Yasmina Lokmanoğlu | Tarsus ve Gastro-Turizm | Güney Gazetesi Mersin
Yasmina Lokmanoğlu

Tarsus ve Gastro-Turizm


 Hatırlar mısınız? Yirmi birinci yüzyılın başından pandemi başlayıncaya kadar çevremiz de ne kadar çok insan yurt dışına gastro-turizm için seyahat ederdi. Döndüklerinde de   arkadaşlarına” işte şu lokantanın kapısında, şu kadar bekledik ama arkadaş değdi nasıl bir lezzetti o” diye anlatırlar, dururlar. Karşıdaki de imrenerek dinlerdi. Gerçek o muydu tartışılır. Çünkü saatlerce bazen soğukta, bazen sıcakta size tavsiye edilen bir lokantanın kapısında bekliyorsunuz, sonra artık açlıktan bayılacak hale girince giriyorsunuz, önünüze ne gelirse silip süpürüyorsunuz. Sonra da ben ne yemiştim diye düşünüyorsunuz. Her zaman olmasa da çoğu zaman olay buydu. İşte bu Gastro Turizmin yansımasıydı. Dalga, dalga yayıldı. Bir sürü TV programı yapıldı. Biz de Ayhan Sicimoğlu, dünyada rahmetli Anthony Bourdain gibi kişiler seyahat ederek evimize kadar bu bilgileri paylaştılar. Halende sosyal medyada yüzlerce yemek sever kendi ülkesinden veya yabancı ülkelerin yemek kültürlerini yansıtırlar. Yapılan araştırmalarda gelen turistlerin yüzde on beş ile yüzde otuz beş arası içeceğe ve yiyeceğe para harcadığını gösteriyor.

2017 yılında Mersin Kent konseyindeydim. Mersin’i keşfet , diye Mersin Büyükşehir Doğan Haber gurubunu Mersin’de ağırlamıştı. Bizler bütün ilçeleri davet ederek kentimizi tanıtmıştık. Oradaki gözlemlerimiz doğrultusunda Tarsus’un tarihiyle ve 9000 yıldır devam eden kent yaşamı ve gıda mirasıyla öne çıkması gerekliliğiydi.  Çünkü Tarsus’ta komşu kentlerin tersine hem arkeoloji mirası, hem de yöresel geleneksel yöntemler ile üretilen artizan ürünler var. Doğru tanıtım olmadığı için sadece küçük bir gurup biliyor ve faydalanıyor.  Tarsus Kent Konseyi ile saha çalışması yapıldı. Tarsus’ta yenilen içilen gıdalar bir dosya haline getirildi. Bu çalışma ile Tarsus Mersin ilinin Turizmde lokomotifi olabilir ve gelirini artırabilir inancı yükseldi. Ülkemizde ki turizm gelir dağılımına baktık. Ürgüp- Nevşehir örneği bize ilham verdi. O zaman ki adıyla Gazi Üniversitesi hocaları, Şimdilerde galiba üniversite ikiye ayrıldı ve adları değişti. Projede ismi geçen Gazi olduğu için onu kullanmaya devam edeceğim ve Doç. Dr. Ece Konaklıoğlu’nu davet ettik. Mersin Üniversitesi ve Tarsus Kent Konseyi ortaklığında bir alan çalışması yapıldı. Bizim yol haritamız çıktı.

O gün bugündür Tarsus’un Gastronomi Kenti olması için Tarsus Belediyesi ve Tarsus Ticaret Sanayi Odası, Tarsus Ticaret Borsası, Tarsus Ziraat Odası ortaklığında çalışıyoruz.  Tarsus Slow Food Yeryüzü Pazarını kurduk. Tarladan, Çatala bütün izlerini takip edebileceğiniz yöresel ve yerel ürünler satılıyor.  Slow Food Vakfının uluslararası yayınladığı kıstasların Üç ayağı var. 1- Biyo çeşitliliği  2- Eğitim 3-Savunma.  Ürünler yörenin biyo çeşitliliğini koruyan ve toprağa, suya havaya zarar vermeyecek şekilde yetiştiriliyor. Geleneksel yöntemler ile üretiliyor ve paketleniyor. Plastik ve benzeri ürünler kullanılmıyor ve satılmıyor. Pazardan aldığım gıdaları tüketirken doğaya zarar vermeden yemenin mutluluğunu hissediyorum. Üreticiler her hafta yeni bir konu ile eğitim alıyorlar. Bu sayede satış yaparken hem ürünlerini hem de arkasında yatan felsefeyi anlatabiliyorlar. Pazarın İklim Değişikliği ve Çevreyi koruması duruşu ile ulusal ve uluslararası tanınırlığı arttı. Dünyada ki 70. Pazar. 77 Pazar arasında örnek Pazar konumuna geldi. Gururluyuz. Sizlerin de desteğini bekliyoruz.

Yapamadıklarımız ve yapmayı planladığımız şeyler tabi ki mevcut. Tarsus Yemeklerini öğretecek kurslar, servis sektörünün eğitimi. Tarsus’ta otel sayısı arıttırmak. Böylece gelen Turistin birkaç gün ilçemizde ve komşu ilçelerde daha çok vakit harcamasını sağlamış olacağız.

Bundan sonra ki Tarsus Slow Food Yeryüzü Pazarı 12 Aralık ve 26 Aralık’ta Makam Mevkiinde açılacak. Yöresel doğal ürünlerimizi tatmak almak isteyen herkesi bekliyoruz. Beni orada bulabilirsiniz. Gelin sohbet edelim.

Sağlıklı ve Mutlu Haftalar,

 

 

 

 



ARŞİV YAZILAR