Av. Alpay Antmen | YEREL BASIN, YEREL DEMOKRASİNİN TEMİNATIDIR | Güney Gazetesi Mersin
Av. Alpay Antmen

Av. Alpay Antmen

YEREL BASIN, YEREL DEMOKRASİNİN TEMİNATIDIR


Yerel basın, yayın yaptıkları il ve ilçelerde bölge halkının gözü ve kulağı konumundadır. Mahalli sorunların kamuoyuna taşınmasında ve çözüme kavuşturulmasında çok önemli bir misyon üstlenmiş olan yerel gazete, televizyon ve radyolar; bu önemli görevlerine ve hizmetlerine karşın büyük sıkıntılarla baş etmeye çalışmaktadırlar.

Yerel medya ve gazetelerin; halkın haber alma özgürlüğüne ve demokrasiye olan katkısı da çok önemlidir. Çünkü mahalli sorunlar ulusal medya ve ana akım yayınlarda çok nadiren yer bulabiliyor. Oysa mahalli sorun dediğim konu; sokağın, yani mahallenin bizzat kendisinin özne olduğu bir tanımlamayı içeriyor. Yerelde yaşanan olumlu veya olumsuz bir konuyu en iyi yerel medya çalışanları bileceğinden; haberleştirme ve toplumsal katmanlara ulaştırma açısından da can suyu konumunda olmaktadırlar.

Yaşanılan sorunları çözüme ulaştırmak; kentleşmenin gelişmesine katkı sunmak, kırsal üretim süreçlerini desteklemek kamusal bir yarar içerdiğinden, yerel medyanın yaptığı tam da bu noktada kamusal faydaya hizmettir. Yani yerel gazeteler bir anlamda kamu faaliyeti yürütmekte, halk adına denetim yapmaktadır. Bu anlamda yerel basın yerelde demokrasinin; bu vesileyle genelde de demokrasinin teminatlarındandır.

Geçtiğimiz günlerde saray iktidarının Meclise gönderdiği Basın Kanunu Teklifinde çok ciddi bir sansür politikası getirilmiş durumda. Yerel medya çok büyük maddi/manevi sorunlarla uğraşırken bunları çözmek yerine, ayakta kalanlara da sansür getirdiler.

Pandemi döneminde ağır ekonomik koşulları nedeniyle çalışanların sigorta primleri, kira ve elektrik, su, internet giderleri başta olmak üzere artan pahalılık karşısında ayakta kalmaya çalışan yerel basın; pandemi sonrası nakavt edilmek istenmekte. Teklifte sansüre, karartmaya ve gerçekleri çarpıtmaya dönük her şey var ama gazetecilik etiğini koruyan, halkın haber alma özgürlüğünü savunan ve onuruyla mesleğini yapan gazetecileri koruyan ve destekleyen tek madde yok!

Basın ilan kurumu ve reklam desteklerinden yerel basının faydalanmasına ve hakkı olan payı almasına yönelik bir düzenleme getirilmeli. Bu teklifte İnternet haber siteleri süreli yayınlara dahil ediliyor. Edilsin de yerel gazetelerin günahı ne? Bununla birlikte internet haber siteleri de resmi ilanlardan faydalanabilecek. Peki yerel gazeteler ne olacak? Yerel gazeteler kağıt ve elektrik zamları, ardı ardına her kaleme gelen zam yağmuru yüzünden çok büyük zorluklar içerisinde zaten. Reklam gelirlerinden faydalanmak için 212 Basın Sigortası sayısı eşiği şartı, zaten kirasını, giderlerini çok zor karşılayan yerel gazeteler için de imkansızdır. Bu imkansızlık bilinmesine karşın çözüm yerine gazetecileri daha da zora sokacak düzenlemeler geliyor.

Türk Lirasının Dolar ve Avro karşısında durmadan değer kaybetmesi kağıt, mürekkep, yedek parça, kamera, fotoğraf makinesi, tripodların da durmadan zamlanması anlamına geliyor. Bir kamu görevi yapan yerel gazetelerin, Anayasa’daki halkın haber alma özgürlüğünün sigortaları olan yereldeki gazetecilerin de yaptıkları bu kamusal ve anayasal görev karşısında kamunun da onlara olan sorumluluğu bulunmaktadır.

Bahsettiğim ve reklam ilanları başta olmak üzere yerel medyaya verilecek destek lütuf değil; bahsettiğim Anayasal ve demokratik temellendirmelerle hukuki bir gerekliliktir!

Basın Kartları Komisyonunda yerel medya temsilcilerinin olması kesinlikle sağlanmalıdır.

İlgili Kanun teklifinin 25. Maddesindeki düzenlemde; resmi ilan ve reklamların hangi mecralarda yayımlanacağını belirliyor. Teklifin resmi ilanlarla ilgili düzenleme içeren bölümü, mevcut resmi ilan pastasını doğru şekilde ve hakkaniyetle paylaştırılmasını gerektirmektedir. Konuyla ilgili olarak toplam muhammen bedellerin de yerel gazetelerin paydan haklarını hakkaniyetle almaları için yeniden düzenlenmeli. Bizler hem komisyonda hem de genel kurulda konuyla ilgili yerel gazetelerin leyhine olan tekliflerimizi vermeye devam edeceğiz.

Bu sözde basın kanunu ama gerçekte sansür kanunu olan teklifte “yalan haber” konusu önemli. "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" diye TCK’ya suç uyduruyorlar. Halkın soyulduğunu yazarsanız bu yalan mı? Döviz geçiş garantili köprülerle kamunun yağmalandığını yazarsanız bu yalan mı? Ülkede konserler yasaklanıyor, iktidar çöl kanunu uyguluyor derseniz bu yalan mı? İktidar mensuplarına göre yalan. Oysa gayet ortada olan bir gerçek. Şimdi siz bu gerçekleri yazanlara 3 yıla kadar hapis isteyeceksiniz. Bu, konunun otosansür kısmı. İnsanlar gerçeği bilse ve yazsa karşılarına bunu çıkarmaya kalkacaklar. 

Seçime giderken bunlar ülkedeki yoksulluğun, soygunun, hukuksuzluğun yazılmasını istemiyor. Akıllarındaki kaos ortamı seçim hazırlıklarının bir parçası bu. Şimdi sansürü kılcal damarlara kadar yayma peşindeler. Yereldeki gazetecilere destek yok ama ceza çok! Burada, onuruyla, emeğiyle ve binbir zorlukla mesleğini yapmaya çalışan yerel medya mensuplarına da görev düşüyor. Bu ve benzeri yasalar mesleğin ahlakını bitirmeye yönelik hamleler. Buna karşı hangi düşünceden hangi inançtan olurlarsa olsun medya çalışanlarının tamamı bu kanuna karşı çıkmalı. Çünkü bu şekilde saraya bağlanmayan, onların dediğini yapmayan kimse onurlu gazetecilik mesleğini yapamaz hale gelecek.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “Türkiye basını milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır. Bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesi. Basın görevlilerinden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır.” derken işte tam da bunu kast etmiştir. Cumhuriyeti, özgürlükleri, demokrasiyi, kadın erkek eşitliğini ve hukukun üstünlüğünü hep birlikte savunmalıyız. O çelikten kalenin surlarında hep birlikte olursak hiçbir güç demokratik haklarımızı gasp edemez ve özgür basını susturamaz.



ARŞİV YAZILAR