Takdir ve övgüde bulunmak güzeldir
Bazı kişiler vardır. Tüm yaşamları boyunca “övgü” ve “takdir” konusunda çok cimri davranırlar. Doğru bir işi ya da onu doğru yapan bir kişiyi övmek, yüceltmek konusunda nasipsizdirler.
Çok şükür, tüm yaşamımda böylesine bir kişilik “eksikliği” içinde bulunmadım. Fakat memnuniyetle söylemeliyim ki yaşım ilerledikçe bu konuda çok daha fazla “cömert” olmaya başladım.
Tek bir şartla: Beğenimi ya da takdirimi yönelttiğim kişinin bunu hak ettiğini düşünmem kaydıyla.
Ailemden, çevremden ya da topluma mal olmuş bazı kişileri zaman zaman yazılarımda tanıtmam da işte bu yaklaşımımın bir tezahürü.
***
Benim bu şekilde bir davranış tarzını benimsemem, değer vererek övgüde bulunduğum kişilere bir şey katmayabilir. Veya onlar için bir şey ifade etmeyebilir. Ya da bundan haberleri bile olmayabilir.
Olsun. Hiç önemli değil.
Bu yaklaşım tarzımın kendime, hak eden kişiye ve topluma karşı görevim olduğunu düşünüyorum.
Bu hususta doğru davranışı sergilediğimi biliyor olmamın manevi hazzı bana yetiyor.
Ayrıca, bu davranış biçimim, kişilere olan vefa borcumu yerine getirmek ve onları teşvik ederek yüreklendirmek açısından da benim için çok önemli.
***
Kararında ve uygun üslûpla yapılan eleştiri, sağlayacağı katkılar düşünüldüğünde çok önemli.
Unutulmamalıdır ki takdir duygularını ifade etmek de en az o kadar önemlidir.
***
Herkes kendisi hakkında olumlu sözler işitmekten hoşlanır. Bunun istisnası yoktur. İnsan doğası böyledir.
Hatta sonuçları hüsran olsa da kimileri buna aşırı ihtiyaç hisseder ve bundan “beslenir.”
Böyle kişileri ben “ilgi arsızı” olarak nitelendiriyorum ve hâllerine üzülüyorum. Sürekli ilgi odağında olmaya çalışmak, övgü sözleri işitmek için gayret göstermek ne kadar da yorucu olmalı…
Zaten konumuz onlar değil…
***
Bazı kişiler kendisi için olumlu şeyler duymaktan hoşlansa bile çevrelerine karşı bu konuda hasis davranır. Başkaları için ağızlarından kerpetenle bile hoş sözler alamazsınız. Bu da tüm aile ve sosyal iletişimlerini olumsuz etkiler. Haberleri yoktur…
Bazı kişilerse her insan gibi takdir edilmekten hoşlanmalarının yanında, takdir etmeyi de bilirler. Ailelerinden başlayarak, iş ve sosyal çevrelerine ve hatta tanımadıklarına bile olumlu duygularını hem ifade eder hem de tavırlarıyla gösterirler.
Ve inanıyorum ki böyle kişiler iç huzuruna ve dinginliğe en yüksek derecede sahip
olanlardır.
***
Genç okurlarım, özellikle size bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Evvela ailenizden başlamak üzere, eşinize, kız arkadaşınıza, sevgilinize takdir hislerinizi ve övgü sözlerinizi çekinmeden cömertçe kullanınız.
Eğer genç anne-baba iseniz evlâtlarınızı bu davranış kalıbı içinde yetiştirmenizi hararetle tavsiye ediyorum. Bu yaklaşımınız çocuklarınızı teşvik eder, kendilerine güvenmelerini sağlar ve onları öz güveni yüksek bireyler olarak hayata hazırlar. Zaman içinde evlâtlarınızın nasıl olumlu tavırlara ve rafine kişiliklere sahip olduğunu görerek, ne kadar doğru bir iş yaptığınızı göreceksiniz.
Böyle davranmakla ilave bir fayda daha temin edeceksiniz: Hangi yaştan olursanız olunuz, sosyal ve iş hayatınızda da bu şekilde davranmanın yaşamınızı nasıl kolaylaştıracağını ve konfor sağlayacağını görerek mutlu olacaksınız.
İnsanlara olumlu hislerinizle dokununuz. Onlara temas ediniz. Gözlerinizle, sözlerinizle…
Farka şaşıracaksınız…
Gençlere son bir öneri: Sevgili gençler, hayatınızdan lütfen ve teşekkür ederim kelimelerini eksik etmeyiniz.
İki sihirli kelimedir. Yaratacağı olumlu etkiler sihirden de ötedir…
Not: 25 Haziran Cumartesi günkü yazımda fiziken hiç tanışmadığım bir kişiyle ilgili övgü ve takdir hislerimi okuyacaksınız.