YA SABIR
Siyaset kulvarında ipi göğüsleme tarihi kesinleşti.
Ana aktörler belirginleşti.
Adaylar sahaya indi.
Taraflar netleşti.
İki tarafın da kazanma umudu var.
Bu durum, cepheler arasında gri alanda kalanlara hiç de hak etmedikleri bir önem bahşetti.
Yani 14 Mayıs seçiminde ölçülemeyen boyutta ufak partilerin yönelimi belirleyici olabilecek.
O nedenle küçük partiler, küçük adaylar, küçük hesaplar masaya kondu.
Adı bilinmeyen partileri, şans verilmeyen isimleri sık sık duymaya başladık.
Ülkenin böylesi kritik bir aşamasında temsiliyeti olmayan yapılanmaların belirleyici konuma taşınması kimine göre haksızlık, kimine göre de olması gereken.
Bana göre ise derin kutuplaşmış siyasetin zararlı meyveleri…
Küçük oluşumlar olduğundan daha büyük, önemsiz isimler ise taşıdıkları değerden fazla önem arz ediyor.
Üstelik kendilerini de ağırdan satıyorlar.
Hizbullah terör örgütüyle organik bağı bulunan HÜDAPAR’ın allanıp pullanması, yerli ve milli ilan edilmesi, Yeniden Refah Partisi’nin medyada bu denli geniş yer bulması Fatih Erbakan’ın siyasi ağırlığından değil cumhur ittifakının çaresizliğinden.
TİP Lideri Erkan Baş’ın dediği gibi 2018’de seçmenini “Adam kazandı…!” mesajıyla yüzüstü bırakan Muharrem İnce’nin ipi göğüsleme şansı taşımasından değil Millet İttifakı’na vereceği zararın kıymetinden.
Doğal sınırlarına ulaşan bileşenler, cephesini genişletebilmek için küçük aktörleri kazanmak dolayısıyla da egolarına, şımarık tavırlarına tahammül etmek mecburiyetinde hissediyorlar.
Bu sıkışma ve baskı, ittifak içindeki küçük ortaklara, mızıkçı karakterlere kapris yapma ve koşul dayatma lüksü sunuyor.
İki blok arasında marjinallerin kıymete bindiği, herkesin yüzer gezer oylara kilitlendiği bu sevimsiz süreç, birkaç hafta daha sürecek.
Ancak tarih bize gösteriyor ki ağırlık merkezi bu hızla muhalefetten yana güç kazanmaya devam ederse siyasetin mıknatıs etkisi devreye girecek.
Küçükler, ortada kalmamak için kazanma şansı yüksek ittifaka kenetlenecek.
Sabır. Sadece biraz daha sabır.