Naci Sapan | Türkiye’nin demokrasi sınavı | Güney Gazetesi Mersin
Naci Sapan

Türkiye’nin demokrasi sınavı


Kürt seçmen birinci turun hakkını verdi, şimdi ikinci turun hakkını vermek üzere kolları sıvamış vaziyette. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili verilen mücadelenin hak, hukuk, adalet, demokrasi mücadelesi olduğunun bilincinde olan Kürt seçmen.

Millet ittifakının dışında olmasına rağmen YSP ve HDP yönetim kadrosunun ve tabanının samimi ve ısrarcı çalışması dikkat çekici. Siyaset dünyasında sık rastladığımız küçük hesaplar, kısa süreli taviz koparma ya da rant devşirme gibi bir dertleri yok.

Kürt seçmenin tavrı yerel seçimlerde de aynıydı. Hiç bir talepleri olmadan destek verdiler. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de sergiledikleri tavır büyük fotoğrafa hitap ediyor. Türkiye halklarının, bütün kesimlerin ihtiyaç duyduğu fotoğrafa, yani Demokrasi fotoğrafına dikkat çekiyorlar. Sosyal medyadaki paylaşımlardan görüyoruz, kolları sıvamışlar, tam kadro, son sürat çalışıyorlar. İkinci turda mutlaka başarmak zorunda olunduğu mesajları veriliyor.

Başta CHP olmak üzere Millet ittifakının bileşenleri de birinci turda olduğu gibi aynı heyecanla sahaya çıktılar, onlar da YSP ve HDP gibi birebir, yüz yüze seçim çalışması yapmaya başladılar. Ötekileştirilen bütün kesimler çok kararlı; mutlaka değişim istiyor.

İkinci tur, birinci turdan daha heyecanlı yürüyor. İlk tur, Milletvekili seçiminin kısmen gölgesinde kaldı gibi. Şimdi, muhalefet kesimleri bütün gücünü ikinci tura yönlendirdi, tempoyu da yükseltti. Birinci turda ‘bir oy bana bir oy kemal’e’ deniliyordu. Şimdi, ‘Bütün oylar Kemal’e’ deniliyor. En önemlisi de ideolojik olarak birbirine yakın olmayan, farklı görüşlere sahip parti, grup, bireyler, değişim için bir tek kişiye, Bay Kemal’e işaret ediyor.  

*

Demokratik yönetim biçimlerinin ana denetleyicisi halktır. Siyasi partiler, yönetim erkleri tamamen araçtır ve devletin hizmetindedir. Devletin nüvesi de millet olduğuna göre, asıl devletin millet olduğunu kimse unutmasın.  

Millet, denetimin kendisinde olduğunu hissettirmeli, elindeki gücü yerinde ve zamanında kullanmalıdır. 28 Mayıs tarihi, tam da bu gücü hissettirmenin, gereğini yapmanın zamanıdır.

14 Mayıs’ta parlamento çoğunluğunu Cumhur ittifakına teslim edildi, ilk etap tamamdır. Şimdi sıra 28 Mayıs’ta, Cumhurbaşkanlığı seçiminde. Bu denge sağlandığında, toplumdaki huzursuzluk, gelecek ile ilgili kaygı, ekonomik anlamda çaresizlik gibi. Bu ve benzeri bütün kaygılar, yerini umuda, geleceğe olumlu bakışa yöneltecektir.

Cumhurbaşkanı 14 Mayıs’tan birkaç gün öncesinde yaptığı bir açıklamada, ‘Seçimden sonra 50+1’i gözden geçireceğiz’ demişti. Yani, parlamenter sisteme ‘göz kırpmıştı’. Belki de 28 Mayıs’tan sonra kendilerinde olan parlamento çoğunluğunun desteği ile Cumhurbaşkanı makamında oturacak olan Kemal Kılıçdaroğlu’na, güçlendirilmiş parlamenter sistem için destek olur.  

Neden olmasın?

 



ARŞİV YAZILAR