Baha Sadık Akıner | Dünyanın bütün çiçeklerini getirin | Güney Gazetesi Mersin
Baha Sadık Akıner

Dünyanın bütün çiçeklerini getirin


 

“Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum!

Bütün çiçeklerini getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya.

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer;

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara.

Son şarkımı söyleyeceğim: Getirin, getirin...

Ve sonra öleceğim…” der “Dünyanın Bütün Çiçekleri” adlı şiirinde, ne güzel de anlatır öğretmeni ve öğretmenleri; çiçeklerle, çocuklarla birlikte Ceyhun Atuf Kansu…

 

Buyurun, önce şiirin ilginç hikâyesine:

 

Öğretmen Şefik Eren Sınığ, 1925 yılında Konya-Seydişehir'de dünyaya gelir. Babasının adı Hulusi, annesinin adı Nazife'dir. Küçük yaşta annesini ve babasını kaybeden Şefik, hem yetim hem de öksüz kalır. Kimsesiz kalınca o yıllarda Denizli'nin Çivril ilçesinde PTT müdürü olan eniştesinin yanına gelir. Burada, ilçenin tek ilkokulu olan 30 Ağustos İlkokulu'nda öğrenimine başlar…

 

Çivrilli Osman Gürkan, Isparta - Gönen Köy Enstitüsü'nde tarım öğretmenidir. Çevresinde zeki, çalışkan, yardıma muhtaç çocukları teşvik ederek, hatta çoğunlukla o çocukları okula kendisi götürerek öğrenim görmelerini sağlar. Şefik de bu çocuklardan biridir. Öğretmen Osman Gürkan, Şefik'i Isparta - Gönen Köy Enstitüsü'ne götürür. Orada parasız yatılı okumasını sağlar. O’na bir baba şefkati gösterir. Sahip çıkar…

 

Şefik Sınığ, Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirir ve Afyon’un Dinar ilçesi, Sütlaç Köyü İlkokulu'na öğretmen olarak atanır. Burada ilk görevine başlar. 1949 yılı Ekim ayında bir gün, görev yaptığı Sütlaç Köyü'ne yakın Bostancı Köyü'ne futbol oynamaya giderler. O köyde Çivril'den ve Gönen Köy Enstitüsü'nden sınıf arkadaşı olan öğretmen Mehmet Aydeniz görev yapmaktadır. Maç esnasında futbol topu patlar. Şefik öğretmen ve arkadaşları, topu tamir etmek için okula girerler. Şefik öğretmen, topu tamir ederken okulun ara duvarı üzerlerine çöker. Yalnızca Şefik öğretmen ağır yaralanır…

 

O yıllarda ulaşım şartları hayli zor olduğundan Çivril'e güç şartlarda getirilir. Doktor Şerif Gürsel, ağır yaralı olan Şefik öğretmeni muayenesi sırasında omuriliğinin hayli ezilmiş olduğunu fark eder. Şefik öğretmen çaresiz bir şekilde, Çivril'den Sütlaç'a geri götürülür ve orada okul odasında yatağına yatırılır. Hasta yatağının başında öğretmen arkadaşı Mehmet Aydeniz ve köylülerden birkaç kişi bekler. Ancak durum umutsuzdur…

 

Dünyanın bütün çiçeklerini, köy çocuklarını, öğretmenlik mesleğini çok seven öğretmen ölmek üzeredir. Sürekli öğrencilerini sayıklar. Bu sayıklaması gün boyunca sürer. Hissetmek ya aslolan, vadesinin dolduğunu hisseder ve son ânında ağzından şu cümle çıkar: Bana çiçek getirin. Dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin…

 

Son cümlesi ağzında, oracıkta yaşama gözlerini kapar. Zorluklarla geçen yaşamı acı bir olayla son bulmuştur. Artık o çok sevdiği köy çocuklarından, okulundan ayrıdır…

 

Dedim ya: Bu oldukça acı olay, 1949 yılında Ekim ayının bir Perşembe günü meydana gelir. Çivril'de de hemen duyulan bu acı olay üzerine bir grup öğretmen arkadaş, bir kamyonla Şefik öğretmenin cenazesini Çivril'e getirmek üzere Sütlaç'a giderler. Giden öğretmenler; Süleyman Çavdaroğlu, Hasan Başkaya, Ali Dönmez, Rüştü Özen ve Mehmet Reşit Akay'dır. Yanlarında cenaze için beraber gittikleri öğretmenlerden birisinin Çivril'de misafiri olan bir üniversite öğrencisi de vardır. O üniversite öğrencisi de bu olaya çok üzülmüş ve duygulanmıştır…

 

Şefik öğretmen, arkadaşlarınca Çivril' e getirilir ve şehir mezarlığında toprağa verilir. Mezarının başına adı, soyadı, doğum ve ölüm tarihleri yazılı bir mezar taşı dikilir…

 

Çivril'den öğretmenlerle beraber Sütlaç'a giden o üniversite öğrencisi; bu acı olayı yazar, şair ve hekim olan Ceyhun Atuf Kansu'ya anlatır. Bu acı olayı ve Şefik öğretmenin son sözlerini duyan Ceyhun Atuf Kansu çok duygulanır. Şefik öğretmenin anısını ölümsüzleştirmek için “Dünyanın Bütün Çiçekleri” adlı bu oldukça duygulu, anlamlı şiirini kaleme alır…

 

Ceyhun Atuf Kansu, bu şiiri 1950 yılında yazmıştır. Kansu; Şefik öğretmenin, sonsuza kadar bu şiiri okuyanlar ve duyumsayanlar tarafından yaşamasını istemiştir ya, gerçekten de "Dünyanın Bütün Çiçekleri" şiiri, yıllar boyu bir türkü gibi söylenip durur…

 

O Şefik öğretmen ki; Anadolu'nun her köşesinde bir fısıltı gibi dünyanın bütün çiçeklerini, bütün köy çocuklarını çağıracak hep, sonsuza kadar…

 

Kaderleri ona benzeyen, yalnızlıkta açan, kimsenin bilmediği o köy çocuklarını. O köy çocuklarına son bir ders vermek için. Son şarkısını söylemek için…

 

Denizli’nin Çivril ilçesinde, her ilkbaharda açan renk âhenk çiçeklerle bezeli yüksekçe bir tepede yatar şimdi Şefik öğretmen, ebedi istirahatgâhında…



ARŞİV YAZILAR