Selami  Gedik | OPERANIZI NASIL ALIRDINIZ | Güney Gazetesi Mersin
Selami  Gedik

Selami  Gedik

OPERANIZI NASIL ALIRDINIZ


Floria TOSCA’nın buram buram kıskançlık kokan aşkını Giacomo PUCCINI’nin eserinden seyredin ve dinleyin, rahat koltuklarınıza yaslanın ve 31 yıldır ilmek ilmek, adım adım, emek emek  Mersin Opera ve Balesinin ulaştığı aşamayı gözlemleyin.

Beş hafta süren yoğun çalışma ile Mersin DOB  sanatçılarının görücüye çıkan  görkemli sanat  gösterisini, Mersinli, Tarsuslu, Silifkeli,üniversiteli,liseli, Ukraynalı, Rus sanatseverlerin tek koltuk dahi kalmadan doldurduğu salonda, bir kez yetmez iki kez seyredin.

Aryalar,kostümler, dekorlar, orkestra çukurunda harikalar yaratan yüksek hazda müzik üreten orkestra ve dahası nefaset kokan çocuk korosu, disiplin, sistematik çalışmanın üretimi, göz alıcı  kostümleri içinde kentin gelecek beklentisini yükselten çocuklarımız.

Puccini sanki ilahi bir görevlendirme ile halka operayı sevdirmek üzere piyasaya sürülmüş bir besteci rolü ile tüm zamanların İtalyan ve batılı bestecileri arasından sıyrılmış ve tahtına oturmuştur. Verdi,Rossini,Monteverdi,Vivaldi gibi sanatçıları göz ardı edecek değilim ama Puccinideki müzikalite, akılda kalan aryalar, duygusallık,  seyirciyi motive eden ses renkleri ve tonları apayrı bir lezzet taşıyor.

Sevgili sanatseverler 120 kişinin rol aldığı klasiklerin klasiği bir eseri anlatıyorum size, üç perdelik, konusu 1800’li yılların başında İtalyada geçen  oyun, neredeyse iki perdeye hünerli bir reji ile indirilmiş, ışıklandırmanın, dekorun güzellikleri arasında rahatça seyrediliyor, Oyunda 4 konuk sanatçı yer alıyor, Cavarodossiler ve Scarpialar,  Belgrad, İzmir, Samsun, İstanbul operalarından gelen sanatçılar. Kadrolu orkestra şefimiz Solinas Avrupa sahnelerindeki üstün  performanslarından sonra yönetimin teklif ettiği kontratı imzalaması ile artık Mersin DOB’lu, Rejisör (yönetmen) K.Korbek senelerin birikmiş uzmanlığı ile sanatçıları,dekoru,müziği harmanlayarak üstün bir lezzetle seyirciye sunuyor.Tosca’da S.Büyüedes ve S.Demirağ değişimli olarak sanatlarını cömertçe sergiliyorlar. Cavarodossi’nin  son perdedeki iç yakan aryasını “E lucevan Le Stelle” (…ve yıldızlar parlarken) dinlerken büyük önderimiz Atatürkü anmamak mümkün değil, Sofyada askeri ataşe iken seyrettiği TOSCA’da bu aryayı not defterine “en sevdiğim arya” diyerek not etmiş ve gramafon plağını alarak yurda dönmüştür. Gelelim çocuk korosu ve çalıştıranına, sabırla ve pedagojik formasyon ile, koruk tadındaki çocuklarımızı  tadından yenemeyecek yüksek lezzette helva düzeyine getiren , yarınlarımızı  yaşken eğiten bugünlere hazırlayan R.Bezdüz hanımefendiye sonsuz teşekkürler.

1947 yılı Mart ayında şimdiki opera binamızın halkevi olarak açılışında Mersin halkı opera ile tanışmış ve operaya kentin bir aşinalığı oluşmaya başlamıştır. Madam Butterfly’ın hüzün dolu hikayesini annemden çocuk yaşlarda dinlemiştim, Operada babamla  annemin giymiş oldukları gayet özel elbiseleri bir gün kuracağımız opera müzesinde sergilenmek üzere özenle saklamaktayım.

Kenti bir kez daha opera ve bale sanatı ile tanıştıran,  Mersin DOB 31 yıl önce perdesini açarken  seyirci bulmakta zorlanmamıştır, çünkü kent bu sanatla 1947 den beri tanışmaktadır. TOSCA prömiyerinde salona baktığımda mutluluktan gözlerim yaşardı, kemikleşmiş standart seyirci yerine çok ama çok genç bir seyirci kitlesinin, hissedilir oranda yabancı çiftlerle (Rus ve Ukraynalı)  salonda yer alması ve salonun iki tarafında biraz daha fazla seyirci almak üzere sandalyeler dizilmiş olması bende mutluluk üstü bir zevk duygusu uyandırdı. Genç Opera müdürümüz  Serbülent BİÇER ile sohbetimizde işin aslı netleşti, son provalara davet edilerek açıklamalı olarak oyunların seyrettirimesi,  üniversite öğrencilerinde bu sanata ilgiyi çokça artırmış, ayrıca  kurumlara yapılan ve bilgi verilen ziyaretler, çevredeki kasabalara konan seyirci servisleri yönetimin hafif dokunuşları olarak öne çıkarken seyirci portföyünüde önemli ölçüde değiştirmiş. Bununda ötesinde unutulmaması gereken gerçeklerden biri ülkenin ilk nükleer santralında artık bölgeye yerleşen ve kalıcı olan mühendis ve teknisyenlerden oluşmuş Rus misafirlerimizin haftalar öncesinden gösteri biletlerini topluca almaları ve hiçbir gösteriyi kaçırmamaları.

Tüm olanak eksiklerine , aldığı sayısız ve kalitesiz göçlere rağmen adeta ayağından aşağılara çekilen kent, örülen kader ağlarını bu tür kurum ve kuruluşlarla parçalamakta kararlı.

Sanatçı, yönetmen ve idarecilerle adeta kente Rönesans yaratan kuruluş “yere düşmekle cevher sakıt olmaz Kadr-ü kıymetten” mısraları ile kent sanatını ve kültürünü daha ileriye taşımakta kararlı.

Teşekkürler Mersin DOB, daha nice klasik eseri sahnede görmek dileği ile..,

Selami Gedik

Mersin Şubat 2024



ARŞİV YAZILAR