Ergün Parlat | VE ONLARIN KORKUNÇ ÖYKÜLERİNİ | Güney Gazetesi Mersin
Ergün Parlat

Ergün Parlat

VE ONLARIN KORKUNÇ ÖYKÜLERİNİ


Bir insan iyiyse, ölünceye dek öyle kalacak diye bir koşul yok. Başlangıçta iyi olan biri, daha sonra iyi bir insan olmaktan vazgeçebilir.

Yaşadığı coğrafya insanı biçimlendiriyor. Sürekli erdem kayıpları yaşayan bir toplum. Çirkin, yakıcı, can acıtıcı örnekleriyle görmekteyiz ki; sonsuz denebilecek düzeyde bir sahip olma, ele geçirme ve yok etme hırsına sahip olan insanoğlu, kontrolsüz bir güç kazanma fırsatı eline geçtiğinde, günümüz koşullarında da yakaladığı bu tür fırsatlara “Hayır!” diyemiyor.

Alın terimizle kazandığımızı zannettiğimiz aşklarımızın ödülü ayrılıklar oluyor sonunda çoğunlukla. Güneş herkes için eşit parlamıyor sanki. Her insandan kendi içine doğru yürümeyi başarmasını bekleyemezsin.

Sanki her şey olanaklıymış gibi, sevdiklerimiz bir gün geri geliverecekmiş gibi bir duygu içimizde, bekler dururuz.

Bir insanın bir şeye zarar vermesi için ona düşmanlık duyması gerekmiyor.

İnsan grupları tarafından kabul görebilmek için, kendinize biçilmiş olan bazı rolleri oynamanız gerekir istemeseniz de. Kendiniz olmanıza izin vermezler bir türlü. Böylece anlamış olursunuz: İnsanlar arasında ilan edilmiş bir savaş olmasa da, savaşlar hep var.

Yeni aşklar gelir kapımıza sonra, eskiden kalma o bilindik sızıları da sırtlamış olarak.

Neyin nesi bu Allah aşkına? Geri geri yürüyen uyurgezerler. Tanınmayacak hale getirilmez mi neye inanmışsak? Bir gün mutlaka zenginleşeceği inancıyla düşler kuranlar, ülke kalkınmasına engel olan parazitler olarak görülmezler mi? Hata yapanla bedel ödeyen aynı kişi olmayabilir zaman zaman. Her şeyden uzaklaştırırlar. Sanki sen bu dünyanın insanı değilsindir.

Görürsünüz ama adaletsizlikleri düzeltmeye gücünüz yetmez. Koşarsınız ama dilediğiniz hedeflere ulaşamazsınız çoğu kez. Özgürlük okul kitaplarımızda vardı. Biz yabancı olduğumuz için mi insanlar bize bir yabancıymışız gibi davranır yoksa onlar bize bir yabancıymışız gibi davrandıkları için mi biz bir yabancı oluruz?

‘Ne olur ne olmaz’ diyerek, biz biraz fazla alırız yanımıza azığımızı yola çıkarken. Ansızın ölüverirsek, yanımızda bir şeyler bulacaklar insanlar en azından. Oysa kimi zaman çocukluğumuz çağırır bizi, ama istesek de oraya dönemeyiz ki.

Çoğumuz elbette gökyüzünde uçmadık. Ama güvenli bir düşüş için uçmayı öğrenebilseydik hiç de fena olmazdı.

Kimi zaman kendisine şu soruyu sorar insan: ‘Ya ben değilsem ben, bir başkasıysam?’

Herhangi bir sorunun tek bir yanıtı olmak zorunda değil. Ne kadar insan, o kadar yanıt. Ömründe hiç yalan söylememiş insanı nerede bulacaksınız?



ARŞİV YAZILAR