Hülya Aslan | BİYOLOJİ ÖZELİNDE MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİNİN SÖYLEDİKLERİ | Güney Gazetesi Mersin
Hülya Aslan

BİYOLOJİ ÖZELİNDE MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİNİN SÖYLEDİKLERİ


 Son söyleyeceğimi başta yazayım çok uzun bir yazı oldu… farkındayım ve fakat  sabırla okumanızı isterim

Canlı bilimidir Biyoloji..yeryüzü değil sadece,evrende var olabileceği ihtimali olan tüm canlı varlıkları inceleyen bilimin adıdır. Bu sebeple uzay biyolojisi, yan dal çalışmaları da içinde bulunduğumuz genetik yüzyılında son sürat devam etmektedir.

 Merkezde canlı ve onu oluşturan hücre/ hücreleri açıklama gibi Türkçe karşılık buluyor gibi görünse de asıl olan o hücrenin nasıl oluştuğuna uzanan sürece de açıklama getiren bir bilim dalıdır Biyoloji. Tüm varlıklarda olduğu gibi atom ve atom altı parçacıklarından başlar işe yani…moleküler düzeye ulaşma ve ardından organel ve hücre kavramı ile canlı varlık olma sürecidir bu ve önemli bir organizasyon ve milyonlarca yıllık süreç…….

 Kısacası Tıptan..ziraata…dişçilikten..eczacılığa…genetikten…veterinerliğe uzanan canlılık ile,  canlı –cansız ilişkisini ortaya koyan ekoloji gibi alt bilim dalları ile araştırma, uygulama ve inceleme alanı çok çok geniş bir bilimdir Biyoloji…

tüm bilim alanlarında olduğu gibi uygulama, araştırma ve incelemenin kuralı da sorgulama yapmaktan geçer.

Neden… niçin ve nasıl sorularına karşılık aramak ve bulduklarınızı ispatlamak ve bilim dünyasına gerekçeleri ile ortaya koymak zorundasınız ki teori olma noktasına gelmiş olsun o çalışma…

 Bu yazımın konusu ne bilimsel bilgi başmaklarını ne de biyoloji bilimini anlatmak olmasa da bu uzun giriş kaçınılmaz oldu. Çünkü Milli Eğitim Sistemimizin bilimden -bilimsel kavramlar gölgesinde ama- nasıl uzaklaştırılmaya çalıştırıldığının en güzel örneğini açıkladıkları felsefe ile bu ders özelinde daha net ortaya koymuş oldular.

Şöyle başlayayım;

 Milli Eğitim Bakanı sayın Yusuf Tekin  müfredat değişikliği olacağını koltuğa oturur oturmaz açıklamış ve hemen çalışmalara başladıklarını duyurmuştu, bir yılı henüz doldurmadığı bakanlık koltuğundan( 4 Haziran 2023)

Bu hafta başında da “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlığı ile hazırlamış oldukları müfredatın dersler bazında ne tür değişiklikleri içerdiği felsefelerini ve öğretim programlarının neler olduğunu böylece öğrenmiş olduk.   

İşte bu derslerden biri olan Biyoloji Dersine ayrı bir önem verdiklerini geçmiş müfredat değişikliklerinden de biliriz ..

Yani;Evrim Teorisinin tümden kaldırılıp Darwin ismini salyangoz kabuklarına sıkıştırarak geçiştirmeye çalışan… modifikasyon, varyasyon, adaptasyon, seleksiyon kavramlarını açıklamak zorunda kalıp ve fakat Darwin ve evrim teorisini  (ki bu kavramların yaratıcısı bu bilim insanıdır) gizlemekteki mahirlikleri biyoloji kitaplarında ispatlı delilli orada duruyor.

Bugün olan ne peki?

Olan;

  Yukarıda belirttiğim gibi milyonlarca türün hücre öncesi sonrası tüm süreçlerini ilgili alt dalları ile açıklayan/açıklamaya çalışan bu kadar kapsamlı bir bilim dalının ve böylesi bir pozitif bilimin siyasi ve felsefik düşüncelere kurban edilmesidir. Hem de ne bu felsefenin ne de bu siyasi yaklaşımın dünyanın başka bir yerinde karşılığı olmadığı ve bu yapılanın hiçbir sorgulamayı kabul etmediği gerçeği ile..

Benim yukarıda evrensel olarak kabul edilen biyoloji bilimi tanımım ile“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”başlığında ki Biyoloji tanımı ve felsefesi taban tabana zıttır.

 

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”başlığında Biyoloji tanımı ve felsefesi için yazılanları okuyalım;

“bir plân ve programın gereği olarak ortaya çıkar, kâinat ve içindeki canlı cansız tüm varlıklarda görülen mükemmel dengeye ve düzene işaret eder. Canlılar hem kendi yapı ve işleyişlerinde hem de birbirleriyle tam bir uyum içinde mükemmel bir denge oluşturur. Biyoloji bilimi ise yaşamın bu kusursuz düzenini, canlılığın ince detaylarını ve yaratılışın muhteşem tasarımlarını anlamaya kapı açar” diyor

 Amerika’dan dünyaya pompalanan “akıllı tasarım”(Tanrı) yaklaşımı öne sürülerek, Harun YAHYA(ADNAN Hoca) ve benzeri kitaplar anımsatılıyor.

 

“…. Öğrencilerin; biyoloji biliminin sağladığı bilgilerle, varlığın derinliklerini sorgulayarak, yaşamın anlamı üzerine düşünmeleri, aynı zamanda da yaşamın ve varlığın, canlı, cansız varlıkların mükemmel yapılarının ve işleyişinin  arkasındaki büyük resmi görmeleri amaçlanmaktadır”

diye devam ettirerek de bir bilimde mutlak olması gereken sorgulama kapılarını kapamaktadır.

Öyle ki

“Öğrencilere, canlıların ve ekosistemlerin olağanüstü uyumunu ve düzenini gözlemleme ve bu gözlemleri daha geniş bir bağlamda değerlendirme fırsatı sunan biyoloji bilimi sayesinde öğrenciler biyoloji derslerinde; canlıların muazzam çeşitliliğinin, emsalsiz bir sanatın yansıması olarak nasıl anlaşılabileceğini keşfedecek ve kâinatta örgülenen muhteşem yapıyı görmeleri ve anlamaları mümkün olacaktır. Ayrıca öğrenciler, bilim ve yaratılış arasındaki ilişkiyi anlamlandırarak daha derin bir kavrayışa sahip olabileceklerdir. Bu doğrultuda canlıların varoluşuyla ilgili doğruluğu ispatlanmamış teroriler olmakla birlikte Türkiye YüzYılı Maarif Modeli kapsamında geliştirilen biyoloji dersi öğretim programıyla yürütülen eğitim öğretim süreçlerinde yaratılış teorisi benimsenmektedir.”

Şeklinde devam eden ifadeler ile de bu dersin bilimden tamamen uzaklaşmış felsefesini net olarak ortaya koymuş olmaktadır Milli Eğitim Bakanlığı..

 

 Hem de nasıl yapılarak,

bilimsel olarak teori olamaz bir kavramı (çünkü araştırma uygulama ve incelemesi imkansız olan ve ancak görüş olabilir bir kavramı –yaratılış) bilimsel basamakların en güçlü aşaması olan teori ile bir araya getirip yaratılış görüşü değil yaratılış teorisi diye kıvırıp sunarak

 Biyoloji dersi bilim olmaktan çıkarılmıştır….

 araştırma …. düşün ama bir yere kadar… uygulama ,deney vs boş çünkü öğrencilerin bu muazzam çeşitliliği emsalsiz  sanatı ,kâinatta örgülenen muhteşem yapıyı görmeleri ve anlamaları için teorilerle uğraşmaması yaratılışı benimsemesi  “bizim için” yeterlidir denilmektedir.

 Uzaya astronotları götürmeyi  ve uzay araçlarını başkaları yapsın biz parasıyla havasını atalım….

Cipleri başkaları üretsin biz yapay zekaların din kitaplarında karşılığını arayalım…

 bilimsel raporlara ihtiyaç ve gerek duymaksızın ve hatta “ne alakası var” diyerek madenlerimizi işletenlerin tarumar ettiği doğamızı bu işin fıtratı ile açıklayalım….

Ve ardından da bakan ağzı ile “Allaha kaldı işimiz bundan sonra” diyelim….

Valla bu ülke de her şey çok kolay eğer yüz milyar sinir hücrenin yattığı beyni aldırır ve sorgulamaktan vazgeçersen….

 Müfredat dediğiniz işlerde bundan ibaret zaten….



ARŞİV YAZILAR