NEHİRDEN YOLLAR
Aramaktan yorulmayan, koca dağları delenleri düşünerek, biraz da özleyerek başladı gün. Uyanmakla bitmiyor. En sessizi konuşmaya başladı bir kere. Hikâyesi de böyle başlar. Dili çözülmeye başlamış, bastığı yerler nehirden yollar kurmuş.
En küçüklükten gelir yerle gökle arasında kalma arayışı. Gökyüzüyle tanışmasıyla elini bırakmamış, ilk anda anlamış. Masalların nasıl geldiğine inanması da böyle başlamıştır ya…
*
En eskiden, en parlak o ışıkla gözleri buluştuğunda başlamıştır onların hikâyesi. Buraya kadar tamam ama bundan biraz önceye gitmeli. En başa. İşin aslı baştadır da bu hikâye ortadan anlatılır. Hikâyenin başı değişir durur. Unutulur. Dönüp dolaşır gelir. Sonra bir daha değiştirir. Sevdiğim kısmı anlatmaksa bana düşer.
*
Sabah olmadan uyanır. Birkaç sokak ötede, yıkık dökük evin içine saklanır. Yüksek tavanlı koca evde tek başına, masallarını arar durur. Masallarla büyür. Doğan güneşin ışığından kaçmaz. Masalları biter. Masalları yeniden yazar.
Gelelim bu mahalleye…
Yeni misafirleri vardır mahallelinin. Işıktan kaçmayanların yanına yeni dostlar da eklendi. Bu yüzdendir en çok kuşlara olan ilgisi. Ne merakla ne heyecanla sokakları gezer. Yollara düşer. Zamanın oyununa, yanına arkadaşını da alır gelir. Yanı başında yeni arkadaşı. Zamanla barışır. Konuşmaya razı.
Hikâyeleri başladığı gibi gökte en kızıl gökte devam etmiş. Gökyüzünün planları bu iki dosta ev olmuş. Bitmemiş. Sıra dağlar dizili önlerinde güneş önce batmış sonra doğmuş. Arayan, bıkmayan gözleri kızıl gök buluşturmuş. Dağları fetheden, gönülleri arayan iki dost kendi evlerini yerden uzakta ateş gibi parlayan gökte bulmuş. Ayaklarını yerden çekince gözler görmeye, kulaklar yine duymaya başlamış.
Kalpleri elinde peşlerinde sıralı dağlar. Uzaktan bir ses. Aydınlık sular dağlara karışmış. Yüzler suskun. Kalpler sesli. Evin tüm ışıklarını yaktım. Bu hikâye de bitmeli.
*
Kalpten çıkan harfleri birleştirip dizince gözler doyuyor. Vakit güneşi batırmaya yakın. Kapı açık. Apartmandan adını bilmediğim bir şarkı sesi geliyor. Hüzün masanın ortasında. Ne hikmetse sabrım da taşı da çatladı. Önümde ateşten kelimeler. “Kaçamazsın” diyor bu ses. Bu sefer en yakından. En sevdiklerimden biri. Tanpınar’ın “Beş Şehir” kitabından.
“Biz de senin gibiydik diyorlar. Hiçbir suale cevap alamazsın. Asıl olan içindeki hasrettir; onu söndürmemeye çalış.”