Tarık Ahmet | ÖNCE SİZ | Güney Gazetesi Mersin
Tarık Ahmet

Tarık Ahmet

ÖNCE SİZ


Biz acıyı da mutluluğu da paylaşmasını biliriz. Bu açıdan Batı’nın bencilliği ruhlarımıza sızmamıştır.

-Doğan Hızlan, Hürriyet

 

***

Son kez ne zaman bir başkası için hakkınızdan vazgeçtiniz? Mesela dolmuş, otobüs sırası, markette kasa sırası, ışıksız kavşakta diğer arabaya yol vermek veya dar bir koridorda bir hanım efendiye yol vermek gibi. Hiç tanımadığınız veya bir daha hayatınızda hiç görmeyeceğiniz bir insan için önceliğinizden vazgeçip o önceyi karşınızdakine bağışladığınız oldu mu?

Mesela bu yazıyı okuyan siz kendinizi iyi hissetmek için desem (fazlaca romantik olmaz) evet salt kendinizi iyi hissetmek için içinizden gelen o nezaketin doğallığı ile mutlaka bunlardan birini yapmışsınızdır. Günümüzde bu nezaketi gösterebilenlerimizin sayısını arttırmamız gerekiyor. Niçin mi? Çocuklarımıza bırakacağımız dünyanın bizimkisi gibi bencillerin yaşadığı dünya olmaması için; bizim gibi güzel şeyleri paylaşma cömertliğini göstermeyen insanlar yüzünden sosyal adaletten, tahammülden uzak, insanların birbirlerine öfke ve kin besleyip düşmanlık mayaladığı her günü hesap, ızdırap ve gasp dolu dünya olmaması için.

Bugün hâlâ bir yerlerde aç, susuz, selamsız, dostsuz, arayanı soranı olmayan bir insan varsa bizlerin bencilliğindendir. Sahip olduğumuz güzel şeylere kıskanç olduğumuz, cömertlik yerine cimriliği ve bencilliği akıl hocası edindiğimiz sürece bu dram devam eder. Bonkörlük sadece mallarımızdan vazgeçmek değildir, zamanımızdan, belki hayatımızın bir bölümünden, kim bilir belki tamamından tasarrufta bulunmakla da olur.

Yalnız yaşayan, hayatı tek başına tüketen, hatta bir selam dahi alamayan insanlar da biz bencillerin eseri. Ne kendini beğenmiş ne merhamet yoksunu insanlarız. Hayattaki maddi ve manevi “sahipliklerimizi” başkaları ile paylaşmak, bir gün de onlara” önce siz” diyebilmek bir rüya mı? Oysa altı üstü yirmi otuz kilo kemik, bir o kadar da kan ve etle çıkarız tartıya. Bu kibir, bencillik niye?

 Paylaşmanın en güzeli “önce siz” sihirli sözünde saklı. Bu nezaket toplumsal psikolojinin kuş tüyü yastığı gibidir. Bu yastığa baş koyan toplum bilinci paylaşmayı öğrenir, sosyal adalete ulaşır. İnsan huyu iyileşir, terbiye olur”. Komşusu aç iken tok uyuyan bizden değil” diyen Hazreti Peygamber paylaşmanın, sosyal adaletin, nezaketin en güzel örneklerini verir hayatında.  Hatta uyandırmamak için kedinin eteklerinde uyuduğu elbisesini kesip kalkan şefkat, nezaket, letafetin eşsiz örneğidir.  Sadece insana değil tüm yaşayan canlılara aynı gözle bakmak insanı hayatta en latif makama oturtur.

Cenap Şehabettin, “Nezaket ister iskarpin giysin ister çarık, bastığı yeri çamurlamaz.” Sözü ile geniş bir ufka bakmamızı sağlıyor.

Gelin bugün bir başkasına “önce siz” deyin. Önce o şarkı söylesin, önce o geçsin kavşaktan, önce o çıksın kapıdan, önce o alsın pastadan, önce o içsin sudan, önce o geçsin kasadan, önce o yesin, önce o … Hakkınızdan vazgeçmek olarak görmeyin bunu, güzellik penceresini açın yüreğinizin cömertliğini görsünler.

Lale devrinde İstanbul’da da yaşamış Lady Mary Montagu, “Nezaket parayla alınmaz; ama her şeyi satın alır.” diyor. Üstelik cebinizden de bir şey çıkmaz. Ne saygısını kaybeder insan ne makamını. Zaten kendisine güvenen ve inanan insan nazik olabilir. Ama her kendine güvenen, inanan insan da nazik olamaz! Bazıları nezaketi soylulukla eşleştirse de bakmayın onlara.

Teşekkür ediyorum size zira düşüncelerimi okudum sizlere.

“Dinlemek, gösterilebilecek en yüksek nezaket”miş. (Dale Carnegie)



ARŞİV YAZILAR