Prof. Dr. İhsan  Kamalak | Tarsus: Altın Madeni Üzerindeki Fakir Kent | Güney Gazetesi Mersin
Prof. Dr. İhsan  Kamalak

Tarsus: Altın Madeni Üzerindeki Fakir Kent


Dün (Salı) akşam Cem Barut’un daveti ile Ali Uyan abimizle sohbet etme fırsatı buldum. Ali abi ile 2017’de tanıştım. 2’si büyükşehir olmak üzere 3. dönemdir Tarsus’ta belediye meclis üyesi. Tarsus belediye başkan yardımcılığına atandığı için de mutlu oldum.

Sohbetimizin sonuna doğru Tarsus’un durumu aklımıza geldi. Tarsus’la ilgili şu kanıya vardım sonra, ‘altın madeni’ üzerindeki yoksul bir kent. St Paul Kilisesi ve Kuyusu gibi her yıl milyonun üzerinde turisti çekebilecek bir tarihi mirasın kullanılamamasına üzüldüm. Aynı şekilde “Hristiyan, Musevi ve Müslümanlar tarafından peygamber olarak kabul gör”ülen “Türkiye'deki tek peygamber kabri” Danyal Peygamber Kabri ve Makam-ı Şerif Camii Tarsus’ta bulunmaktadır. Bu ikisi dini turizm için altın değerinde zenginliklerdir. Benzer şekilde Kleopatra Kapısı, Tarsus Ulu Camii, Şahmeran Hamamı, Kırkkaşık Bedesteni ve Antik Yol Tarsus’un altın madeni değerleridir.

Peki bu ‘altın madeninin’ değerlendirilmemesinden en çok kim zarar görüyor? Tabi ki başta Tarsus esnafı olmak üzere Tarsuslular. Milyonun üzerinde gelmesi gereken turistlerin günübirlik de olsa Tarsus’ta konaklamaları, yemek-içme, alacakları hediyelik eşyalar göz önüne alınınca, Tarsusluların, Tarsuslu esnafın ne kadar kaybı olduğunu hayal bile edemiyorum. 1 milyon turistin ortalama 100 ABD$ harcayacağını varsayarsak toplamda 100 milyon ABD$ eder. TL karşılığı ise, 3 Milyarın üzerinde. Tarsus belediyesinin 2024 bütçesinde öngörülen gelirini geçiyor. Tarsuslular her yıl bu kadar gelir kaybı yaşıyor.

Tabii kayıp sadece Tarsusluların değil, Türkiye’nin de kaybı. O kadar turizm gelirini elde edemiyor.

Diğer sorumuz ne yapılabilir? Tarsus’un üzerine oturduğu bu ‘altın madeni’ nasıl açığa çıkarılabilir? Kimler sorumluluk almalıdır? Tarsus’un bu ‘altın madenini’ kullanılır hale getirmek, yani gelire dönüştürmek Tarsus Belediyesini aşar. Mersin Büyükşehir Belediyesini de aşar, çünkü uluslararası tanıtım ve ciddi yatırım gerektirir. Bu değerlerin onarım ve bakımının maliyetini belediyeler karşılayamazlar. Ayrıca tarihi eserler üzerinde yetkileri de yok. Yetkili olan Kültür ve Turizm Bakanlığı. Merkezi hükümet de ilgisiz olmasına ek olarak CHP’li belediyelerin bu tür taleplerine karşı negatif hareket de ediyor.

Uzun dönemli de olsa bu sorunun çözümü mümkündür. Geriye kalan başta Tarsus esnafı olmak üzere Tarsusluların örgütlenmesi ve taleplerini, yani Tarsus’un bu ‘altın madenlerinin’ kullanılır hale getirmek için baskı oluşturmalarıdır. Tarsuslular böyle lobi baskısı oluşturmazlarsa sonuç alınamaz.

Tarsus ve Mersin Büyükşehir belediyelerine düşen görev ise, bu lobiye destek olmak. Bunun dışında imar planlarını hazırlarken bu eserlere daha dikkat etmek, otel ve ulaşım gibi hizmetleri geliştirmek, broşürler hazırlamak, otel gibi konaklama hizmetlerini desteklemek, üniversitelerin turizm, arkeoloji ve tarih bölümleriyle görüşüp bu eserler hakkındaki bilgi havuzunu büyütmek, yapılabilecek projeleri hazırlamak.

Bunun Tarsus için kalkınma planı olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Kalkınma planı da çok kapsamlı hazırlanmayı gerektirir.

Ancak her ne olursa olsun bu kalkınma planının arkasında güçlü, kararlı bir Tarsus lobisi olmazsa, vizyonsuz yöneticilerin kısır siyasi çekişmeleri arasında Tarsus üzerine oturduğu altın madenine rağmen yoksul yaşamaya devam eder.

Tarsus esnafı, bu lobinin itici gücü olursa, ‘altın madeni’ işlemeye başlar ve Tarsus’a dolarlar akmaya başlar.

Evet Tarsus esnafı top sizin ayağınızda.



ARŞİV YAZILAR