Ekin Canaran | HER ŞEY VE HER ŞEY | Güney Gazetesi Mersin
Ekin Canaran

HER ŞEY VE HER ŞEY


Aşk, gizem, ayrılık ve biraz daha her şey. Yani “Burası İstanbul.”

“Hayalde yaratılan aşk.” diye geçiyor bir cümlede. Platonik aşkın az hüzünlü tanımlarından biri. Öyleyse hayallerde yarattığım bu şehir için, hayallerin kapısından çıkıp biraz daha yakına, tam içine düşmenin zamanı geldi. Gizli gizli sevmekten, uzaktan uzağa bakmaktan vazgeçip yaşayarak bulmaya karar verdiğim bu şehrin içine neler sığdığını ve her geçen yılda nelerden vazgeçtiğini anlamak için İstanbul’u yaşatan her sokağın, her insanın yanında dikiliyorum.

*

Burada doğanlar, burada büyüyenler ve hala kopamayanlar için ayrı. Geç bulup zor bırakanlar için ayrı rüyalar taşıyor bu şehir.

Bir de geçmiş var tabii. Benden öncesi…

Geçmişi tekrar yaşatamayanlar için, yaşayanların yaşamayanlara anlattığı günleri ve bu koca şehri çözmek için bir filme sığındım.

Sonlara doğru “kendine sarılmak gibi bir his” diyerek bitirdim filmi. Fatih Akın’ın “İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek” filmini izlerken hissettiğim duygulardan sadece bir tanesi.

*

Bizden öncesi geri gelemez belki ama sonrası yani geride kalanlar ve daima yaşayacaklar için İstanbul’u yaşamak ve her zaman özlemek için onu yaşatanları hatırlayarak yaşıyorum İstanbul’u.

*

Hafıza hem unutur hem unutmaz.

Zaman geçerken yanında götürdüklerini unuttuğunu sandıkların, hafızanda bekleyenleri çıkartır karşına. “Ah o eski günler” diyerek şehri dolaşanlar haksız değil. Eskiye özlem, yeninin gelirken beraberinde eksilttiği insanlardan ve şehirden kopan her değeri düşündüğümde “o eski günler” bir klişeden fazlası. Dahası, fazlası, ilavesi: çok özlem.

Filmi izlerken yazdığım cümlelerden bir tanesi: Her şey ve her şeyden daha fazlası burası. Bir şey eksik gibi bu kısımda. Müziksiz ev, ev olmaz. Zaten müziksiz İstanbul da İstanbul olmaz.

*

Nereden geldiğimiz, nereye gittiğimizi şehrin ve insanların sesine, İstanbul’un büyüsüne bir de müziğini ekleyip bir kez daha bakın. Duymayanlara, İstanbul’un sesini biraz daha açın. Eksikler tamamlandı.

Bir başka deyişle filmin adı gibi bu büyüden kopamayanlar için bir “İstanbul hatırası” bu film. Kalanlara ve gidenlere bir hatıra... Yeniden yaşanmak istenen bir hatıra…

Ve her şeyin bir gün biteceği gerçeğini düşündüğümüzde, hepimiz ama hepimiz başkalarının hayatında birer hatıra olduğumuzda tek o kalacak yerinde.

“Hayalde yaratılan aşk” demişler. Ve anlıyorum ki karşılıksız değil. Aynı hisle, aynı özlemle farklı evlerin duvarlarına sıkışmış herkes için.

Unutanların, unutulanların, kalabalıkların ve hep burada kalanların İstanbul’u burası.

Şimdi güneşin batışını ve bu sonsuzluğun tüm renklerini gözlerini kırpmadan izlemek gerekli.



ARŞİV YAZILAR