Akdeniz Belediyesi
Akdeniz Belediyesinin basın toplantısına doktor randevum nedeniyle katılamadım.
Eş Başkan Hoşyar Sarıyıldız’ın konuşmasını sosyal medyada izledim.
Başkan Sarıyıldız, bazı belediye personelinin göreve gelmeden maaşlarını aldıklarını veya görev yerleri değiştirilenlerin ise yeni görev yerlerine gitmediklerini, bu personelin “nasıl olsa bunların yerine kayyum atanacak” düşüncesiyle zaman kazanmaya çalıştıklarını söyledi.
Ayrıca konuşmada vali, emniyet müdürü ve kaymakamdan randevu istemelerine karşın aylardır cevap alamadıklarını dile getirmiş.
Bu iki olay beni yıllar ötesine götürdü.
1999 yerel seçimlerinde Mersin’de üç farklı belediyeyi üç farklı parti kazanmıştı. Akdeniz’i HADEP, Toroslar’ı MHP ve Yenişehir’i ise DSP kazanmıştı.
Cumhuriyet gazetesinde birlikte çalıştığım arkadaşım TV 8 de yöneticiydi.
Benden yeni kazanan başkanlarla haber yapmamı istediği için Akdeniz belediye başkanlığını kazanan Fazıl Türk’le haber yaptım.
Başkan Türk bana yazılmamak koşuluyla başından geçen bir olayı anlatmıştı.
Aradan çok uzun süre geçtiği için yazmakta bir sakınca olmadığını düşünüyorum.
Başkan Türk şöyle demişti:
“Göreve başladıktan sonra üst rütbeli üç asker diğer başkanlar gibi beni de ziyarete gelmişlerdi. Ziyaret bitince bana kartvizitlerini vermişlerdi.
Yaklaşık 15 gün sonra özel kalem müdürüm başkanım bir astsubay geldi komutanının size verdiği kartı istiyor dedi. Ben de kartviziti iade ettim. Başka bir bayram töreninde o subay mahcup bir ifadeyle Başkanım Mardin’de görev yaptığımda sizin ailenizin bana, arkadaşlarımıza çok yaraları dokunmuştur. Sizinle ilgi görevden alınacak şeklinde söylentiler konuşulmaya başlayınca, görevden alınır benim kartım da üzerinde çıkarsa terfi edemem düşüncesiyle o kartı sizden istemiştim diyerek üzüntüsünü belirtmişti.”
O dönem Sayın Türk’ün 30 Ağustos resepsiyonuna alınmadığını da hatırlatalım.
*
İkinci konu ise SHP’de belediye başkanlığı için ön seçim yapılıyordu.
İş adamı Hacı Kaymaklı’da Akdeniz ilçesine aday adayıydı. Atatürk Lisesinin bahçesinde ayak üstü sohbet ederken Hacı Kaymaklı’nın bir şey dikkatini çekmiş.
Hacı “ r “ harflerini söyleyemez. “ Kaydeş ben vebalımıyım her gün seçim büromdan çıkmayan arkadaşlar beni görmezden geliyorlar.”
Anlaşılan kamu yöneticileri başlarına bir iş gelmesin diye halkın oylarıyla seçilmiş başkana randevu vermiyor veya bunlar vebalı ki mikrobun kendilerine bulaşmasını istememiş olabilirler.
*
Gazetenin patronu değerli arkadaşım Ali Adalıoğlu yazısının sonunda “sözün özü” diyerek ana fikrini açıklar. Bende Ali Adalıoğlu’ndan alıntı yaparak sözün özü notunu düşmek istemiyorum:
“Bu saatten sonra hükümet kayyum atayamaz.”