Narin
Nerede Narin?
Narin’e ne oldu?
*
Memleketin dört bir yanında milyonlarca insan, bu soruları soruyor kendine günlerdir.
*
Benim aklımda de hep bir masum gülüş, bir çocuk yüzü.
Oturup ekmeğimi yerim, aklımda Narin.
“Aç mı kaldı acaba? Kaç gün aç durabilir bir çocuk?”
*
Uzanıp düşünürüm, aklımda Narin.
“Uyudu mu? Acı mı çekti yoksa saatlerce…”
*
Belediye otobüsüne binerim, bir kız çocuğu telaşlı yürür otobüsün koridorunda, yüzünde bir heyecan dalgası, aklımda Narin.
“Böyle miydi yüzü korktuğu an?”
*
Narin bir çocuktur.
*
Her çocuk da narindir.
*
Kırılır.
Üzülür.
Korkar.
Kanar.
*
Her çocuk potansiyel Narin’dir bu ülkede.
*
Bir sabah kalkarsın, bakarsın ki…
Kaçırılmış.
Dövülmüş.
Korkutulmuş.
Bedeni suistimal edilmiş.
Öldürülmüş!
*
İran Cumhurbaşkanının uçağı düştüğünde, merkez medyada ne çok Selçuk Bayraktar haberi çıkmıştı, yok İHA’lar İran’a gitti, yok kayıp uçağı bizim İHA’lar buldu.
*
Hatta hükümet yanlısı basın şöyle başlıklar atmıştı:
TÜYLER DİKEN! Akıncı İHA, İran Cumhurbaşkanı'nı Buldu, Gökyüzüne Türk Bayrağı Çizdi!
*
Bizim ülkede, bizim köylerde, güpegündüz bizim çocuk kayboldu
Herkeste bir korku, bir endişe…
Düşündükçe tüyler diken!
*
Nerede bizim İHA’larımız…
*
O İHA’lar bulamaz Narin’i.
Çünkü Narin, köyünde; o çok güvendiği ailesinin, akrabalarının arasında kayboldu.
Kutsal aile, aile yapısı, gelenek, görenek, örf ve adet içinde kayboldu Narin.
Köyün sırrı oldu!
*
Korkunç gerçeği biliyoruz çoğumuz.
Neler yaşanmış olabileceğini hepimiz biliyoruz ama konduramıyoruz Narin’in narin bedenine onu.
*
Gün 24 saat, ahlak dersi, edep dersi verenler…
Kendileri gibi giyinmeyen, kendileri gibi yaşamayan herkesi sapık ilan edenler…
Milletin içtiği biraya, giyindiği kıyafete laf edenler…
Kadının saçına, giyimine taş atanlar…
Bu ülkenin ne çok çocuğunu kaybetti ne çok çocuk öldürdü!
Ne çok sır oldu ne çok çocuk!
*
Daha ne diyelim?
Ne diyelim?