Naci Sapan | Normalleşme ve Fantezi | Güney Gazetesi Mersin
Naci Sapan

Normalleşme ve Fantezi


Normalleşmeyi konuşup, tartışırken, toplumsal huzuru ve barışı konuşurken, gelecekle ilgili ‘fantastik’ hayaller kurarken her şey tersine döndü. Normalleşmeye inanlar oldu, ancak, inanmayanların sayısı çok daha fazlaydı.

Nedeni de çok açık; İktidara, Cumhur ittifakına olan güvenin sarsılmış olması. Bu girişimi, tamamen seçim zaferi kazanmak üzere organize edilmiş bir durum olarak görenlerin sayısı bir hayli fazlaydı, hala da öyle.

Bu durumu ‘Fantezi’ olarak değerlendirenlerin sayısı da bir hayli fazlaydı.

Yazıya başlarken, konu ile ilgili direk olmasa da yakından ilgilendiren Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in geride bıraktığımız hafta içinde Özlem Akarsu Çelik ile yaptığı röportajda kullandığı bir cümleyi hatırladım. Seçer, ‘normalleşme’ süreci ile ilgili ciddi bir belirleme yapmış, ‘Fantezi’ demişti. Normalleşme sürecine atıf vardı, ancak, bu parti içi tutumlarla ilgili yapılan bir belirlemeydi.

Başkan Seçer, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'normalleşme' politikasını 'gereksiz fantezi' olarak nitelendirmiş, CHP’nin yapması gerekenin, Türkiye’nin gerçek gündemi olan ekonomiye odaklanmasının yanı sıra, belediyelerin başarısına katkı sağlamak olduğunu çok net ifade etmişti.

“Gereksiz fanteziler peşinde koşup normalleşme, yumuşama. Bunlar ana muhalefet partisinin gündemi değildir" ifadesinin yanı sıra, parti disiplinine yaptığı vurgu son derece önemli. Genel Başkan ile Belediye Başkanlarının söylediği sözlerin birbiriyle çelişmemesi gerektiği hususu, partinin kurumsal kimliğinin yaratacağı disiplinin sağlanması gerektiği konusu son derece dikkat çekici  

CHP, Ana muhalefet partisi olarak kendi gündemini belirlemeli, bütün kurullar aynı disiplin içinde ısrarlı olmalı. Seçer haklı, "Bir partinin kurumsal kimliği, parti içi disiplini, parti tüzüğü olur. Herkes farklı ağızdan konuşmaz. Bir parti bundan uzaklaşırsa o partiyi derdest etmek kolaylaşır. Mevcut parti yönetiminin bu konuda çok daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum" diyor. Benim de katıldığım eleştiri ve uyarılar.

İşin özü; Başkan Seçer, ‘Popülizm yapılmamalı, gerçekçi olunmalı’ diyor. Cumhurbaşkanlığı adaylık tartışmasının erken yapılması, Kürt meselesi ile ilgili erken yapılan açıklamalardan uzak durulması gerektiği konusu da Seçer’in eleştirileri arasında yer alıyor.

Uyarılar, manifesto niteliğinde. Gerçek bir partilinin yapması gereken, Genel Merkezin de dikkate almasında yarar olan uyarı-eleştiriler, kıymetlidir. Bunu yapan Mersin’de 2 dönem Belediye Başkanlığı yapan, geçmişinde iki dönemde Milletvekilliği olan bir şahsiyetse üzerinde durulmalı.

Başkan’ın son sözleri de hem genel merkez hem de CHP tabanı için çok uyarıcı, şöyle diyor;

 "Eğer bir barış süreci yürütülecekse bu, CHP ve MHP’siz olmaz. Ancak iktidar yetkilileri barış süreci demiyor. İlk barış sürecinde CHP ve MHP sürecin dışında kalmış, karşı durmuştu. Ben bugün de böyle bir samimiyetin olduğuna inanmıyorum. Bir Kürt sorunu vardır. Sadece Türkiye'de de değil Irak, İran, Suriye ‘de de var ve bu dört ülke arasında bunu en rahat aşabilecek ülke Türkiye. CHP’nin yetkili görevlilerinin ince eleyip sık dokuyarak politikalar üretmesi gerekiyor. Her söze atlamamak gerekiyor"

Dikkate değer değerlendirmeler. 



ARŞİV YAZILAR