Ekin Canaran | Hava soğudu. İçim ateş | Güney Gazetesi Mersin
Ekin Canaran

Hava soğudu. İçim ateş


Kayıpların beni oturduğum koltuktan alıp, bambaşka bir hayatın kapısının önüne bırakmasını taşıyorum içimde. Bir sabah uyan ve eyvah!

Alışılmaz. Büyür. Zamanla seninle taşarak büyür. Bazen tam unutur gibi olursun. Bazen tam da hatırlanmak istercesine kapıları zorlayarak girer bulur seni.

Saatler geçer ağrılar artar. Yeni bir yasın arkasında dururken bulursun o anda. Uzaktan şahit olduğum bir hayatın yasının arkasında beklemek bu. Bir yanım kaybetmek istemiyor. İçimde bana en yakın bir yerde saklamak istiyor. Rüya değil ki uyanılmıyor.

*

İçimde kendimle birleştirdiğim parçalar bir bir ayrılmaya, dökülmeye başladı bir anda. Canını acıtarak çekip alıyor hiç beklemediğim anda. Uzaktan uzağa bir hayatın içine ne kadar dâhil olduğumu düşündürten bu kaybı, düşünmeyi bırakamıyorum bu saatler.

İçimde bir yerde bir yerler acıyor. Canım acıyor. Sonra gözlerime sıra geliyor. Nefes aldıran bir yaşamın değerini anlıyorum. Var olurken kendinden başkalarına da bir nefes bırakmak bazen de nefes olmak nedir daha iyi anlıyorum.

*

Hava soğudu. İçim ateş. Ağaçlar renkleri severken bir çıkıp bir giden güneşle beraber bu dünyada yalnız senin ve benim gibilerle bir olmanın tekrar yaşattığını düşünmeden edemiyorum. Uzaktan sevdiğim bir hayat ve yetmez, dünya denen koca evin dertlerini aldım kucağıma. Çünkü aynı dertleri kendine yük eden insanlar bu evi her gün önce kaybederek ve yeniden bularak taşıyordu. Bu koca ev zordur. Acıyı buldurur. Acıyı hatırlatır. Dertleri sayarsın bitmez. Dertleri sayarsın eksilmez.

Ve şanslıysak birileri hep seninle çeker bu koca evi sırtından. Derdini bulduran bir sese sahip olmak, kaçmadan peşini bırakmadan bir derde sahip olarak yaşarken değerlenir bütün boşluklar.

Birileri ağlayacak şimdi. Tam kalbinin üstünde gökyüzü kararacak. Hayat ne acayip bir yer. Kalp kırılır da söz kırılmaz mı? Dağılır. Parçalanır.

*

Bak şimdi denizden ne kadar uzaktayım. Oysa sana ne kadar yakınım. Şimdi çal aynı şarkıyı.

Duyduğum andan beri bitmeden aynı şarkıyı başlatıyorum. Bir manzaranın bitmesini istemiyorum şimdi. Israrla, inatla gözümü ayırmadan dolaşıyorum dünya evini.

Sen tam kaybettiğini sandığında bir ses belirir arkada.

İyi ki.

“Çilesi bol kapısı bol gemisi

Alçak kaptan sırra kadem o anda

Keşke anlattıklarım yalan olsa

İnsanın insana ettiğine bak !”



ARŞİV YAZILAR