Televizyon çocuğu
Televizyon, 1950’li yıllardan beri dünya genelinde en etkili, en çok izlenen kitle iletişim aracı olarak öne çıkar.
Son 20 yılda internet teknolojisine bağlı olarak gelişen mecralar da (youtube, tiktok, instagram, facebook) yaygınlaşıyor olsa da dünyanın birçok yerinde televizyon hâlâ tek görsel kitle iletişim aracı olma özelliğini koruyor.
*
Çünkü internet sağlayıcıları hem her yere ulaşamıyor hem bu hizmeti parayla veriyor.
Televizyon yayını ise daha geniş alana, ücretsiz olarak ulaşıyor.
*
Bununla beraber, henüz internetin “çoktan seçmeli” dünyasıyla tanışmayan, bilgisayar, cep telefonu gibi cihazları tam olarak kullanamayan 2-5 yaş arası çocukların da vakitlerinin büyük kısmını televizyon önünde geçirdiğini vurgulamak gerekir.
*
Çocuklar, genellikle ebeveyn kontrolünde, belli başlı çizgi film kanallarını izlerler ve ebeveynler “Kontrol bende. Çocuğumun ne izlediğini biliyorum” diye düşünürler.
*
Gerçekte öyle midir?
*
Bir kitle iletişim aracı olarak televizyon da Gramshi’nin işaret ettiği gibi “Hegemonya ve rızanın inşası” sürecinde rol oynar.
Peki ne hegemonyası, neyin rızası?
*
Altuzer, rızanın inşası sürecinde ideolojik aygıtları sayarken din, aile ve eğitim gibi kurumların yanına medyayı da ekler. Yani medya (özellikle televizyon) çocuklara toplumun değerlerini öğretme araçlarından biridir.
*
Peki kimin değerini, kim, kime, nasıl öğretecek?
*
Jean-Jacques Rousseau, çocukluğu insan yaşamında özel ve ayrı bir yere koyar. Düşünüre göre çocukluk başlı başına özel bir evredir.
*
Bu düşünce günümüzde de tüm hukuk ve siyasal sistemlerce kabul edilir. Çocukluk ayrı, özel, özerk bir evre olarak değerlendirilir.
*
Medyanın etkisinin ister zayıf, ister güçlü, ister sınırlı olduğunu var sayalım, çocukluk özel, özerk bir evre olduğu için, medya tüm çocuklar üzerinde güçlü etkiye sahiptir.
*
S.Hall, Kitle İletişim Araçlarının etkisini incelerken “Hakim Hegemonik”, “Müzakereli” ve “Karşıt” okumadan söz eder.
Çocukların televizyon karşısında “Hakim Hegemonik” okuma yaptığını yani televizyonda açık ya da kapalı mesajla ne veriliyorsa ona inanıp onu içselleştirdiğini tartışmaya sanırım gerek yoktur.
*
Şu halde çocuklar, medyanın (televizyonun) güçlü etkisi karşısında tamamen “savunmasızdır” ve her türlü yönlendirmeye açıktır.
*
Bu yönlendirmeler neler olabilir? Televizyondaki her bir “metin” (Burada, İngiliz kültürel çalışmalarına atıfta bulunmak için özellikle metin ifadesini kullandım. Daraltarak ifade etmek gerekirse çizgi filmler ve reklamlar ifadesi kullanılabilir) çocuklarda nasıl etkiler yapabilir. Bunları şöyle özetlemek mümkün:
1)Anne, baba, kız çocuk, erkek çocuk rollerinin dayatılması (Cinsiyetçilik)
2)İnsanlar dünyanın hakimidir, hayvanlar ise onların kölesidir algısı (Türcülük)
3) Beyaz olan güzel ve sempatiktir, renkli olan çirkindir algısı (Irkçılık)
4)Paramız varsa her şeye sahip olabiliriz algısı (Tüketimcilik)
5)Toplumda kimileri liderdir, kimileri daha düşük seviyededir algısı (Elitçilik)
6)Herkeste varsa bende de olmalı. (Tek tipçilik)
*
Listeyi daha da uzatmak mümkün ancak bu yazı kapsamında geleceğin bireylerinin sosyal, siyasal, ekonomik duruşlarına etki edebilecek riskleri özetlemek istedim.
*
Her bir başlık, kendi içinde yan dallara ayrılabilir. Örneğin televizyon metinlerinden cinsiyetçi kültürün etkilerini alan çocuğun, anne ve babasıyla, akranlarıyla ilişkisinde bazı sorunlar yaşanması muhtemeldir.
Ya da ırkçı kültürün etkisinde kalan çocuk, ailesinde ya da okulda ırkçılık karşıtı söylemlerle karşılaştığı zaman ailesiyle ve okuluyla bir gerilim yaşayacak, bunu ifade edemeyecek ve belki de gençlik yıllarında bu gerilimin sonuçlarını yaşayacaktır.
*
Günümüzde medyanın (televizyonun) çocuklar üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğunun, çocukların hayata bakışını şekillendirdiğinin kanıtı olarak oyuncak kültürünü sunmak mümkündür.
Bugün bir çizgi film, dünyada aynı anda aynı oyuncağın milyonlarca adet satılmasını sağlayabilmektedir. Benzer bir tüketim biçimini, “boyalı” gıdalar diyebileceğimiz gıdalarda da görmek mümkündür.
Televizyon (ilerleyen yaşlarda youtube) çocukların oyuncak, giyim, müzik, oyun, saç şekli ve diline kadar her alana etki etmekte, çocukları adeta yeniden “inşa” etmektedir.