Hülya Aslan | ‘Diploma’lar tarihimize ufak bir yolculuk | Güney Gazetesi Mersin
Hülya Aslan

‘Diploma’lar tarihimize ufak bir yolculuk


Sevgili okuyucularım bu köşemden sizlere seslendiğim her yazımdan çok iyi bilirsiniz ki konularımı ele alırken bir kronoloji izler ve neden sonuç ilişkisi kurmaya mümkün olduğunca dikkat ederim

Ancak bu yazımda hepsini kenara koyup kitabın ortasından gireceğim…

Geçmişin öğrencisi, uzun yılların eğitimcisi olmanın dolayısıyla yaşamımın neredeyse dörtte üçünü eğitim sistemi içerisinde geçirmenin bilgi ve bilinci ile bu yazımda kitabın ortasından başlamayı izninizle hak sayıyorum

Bu sebeple hiç eğmeden bükmeden dosdoğru ve sonda söyleyeceğimi başta belirteceğim

Otuz yılı aşmış bir eğitimci olarak özellikle 1980’den sonra yapılmış pek çok sınavın bir şekilde şaibe barındırdığı dolayısıyla birçok diplomanın geçmişinin sakat olduğu kanaatindeyim.

Bu kanaatimin alt yapısını besleyenlerse geçmişe uzanan sınavlar ve neticesinde alınan diplomaların usulsüzlükler, haksızlıklarla dolu bir tarihe sahip olmasından kaynaklanmaktadır.

Çünkü 45 yıldır YÖK-ÖSYM kaynaklı sınavlarda, yatay ya da dikey geçişlerde, üniversitelerin yüksek lisans öğrenci alımlarından doktoralarına kadar usulsüzlüklerin benzeri görülmemişi bu ülkede yaşandı/yaşanıyor.

Hatırlayalım lütfen KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı)de karıkoca Türkiye birincisi olmamış mıydılar? TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) da soru satılması, çalınması, verilmesi olmadı mı?

Özellikle 90’lı yıllarda cemaatten olmadıkları için TUS sınavı sorularına ulaşamayanların ya da o kadar parayı vermeyenlerin (çünkü o dönemde cemaatten olmayanlara cemaat içinde ki bazı uyanıklar parayla soruları satışa çıkarmışlardı) Türki Cumhuriyetlerden (özellikle Azerbaycan’da) denkliği o dönemlerde olmadığı halde uzmanlık almaları diploma tarihimizin gerçekleri değil mi?

Kapsam alanı bakımından sınavların en önemlisi sayılan ve onlarca yıldır değişen isimlerle yapılan Üniversite Giriş Sınavlarında soruların terabaytlar ölçeğinde yüklenip istenilen kişilere servisleri yapılmamış mıydı?

Bunlar olurken gün bugündür velilerin derse kursa çocuklarını gönderebilmek için bırakın özel yaşamını temel gıda maddelerinden bile kısmak zorunda kaldıkları ve de gözlerinin nuru olan her şeyden sakınıp korudukları bildiğimiz çocuklarının geleceği çalınırken o yıllar beni olabildiğine hayretlere düşüren artık halk bunu asla kabul edemez diye düşündüğümü dün gibi hatırlarken aynı velilerin/halkın hiçbir şey olmamış gibi sessiz sedasız kalması diplomalar tarihimizde yerini almadı mı?

O tarihlerde FETÖ’nün sınav sektöründeki gücünü, etkisini ve sınav sorularını nasıl çalıp ülkenin dört bir yanında ki okullarında uygun gördükleri öğrencilere verdiklerini ve neticede askeri okullardan tıp fakültelerine siyasallardan eğitim fakültelerine öğrencileri yüksek yüksek puanlar ile yerleştirdikleri diploma geçmişimizde sayfalarca yer almadı mı?

Hoca efendi denilen (İzmir’de bizce adı sümüklüdür) ve hasretle yolları beklenenken FETÖ oluverdiği gecenin ardından ÖSYM başkanı Ali DEMİR ile FETÖ’nün ÖSYM’den sorumlu imamı Bekir ŞİMŞEK isimlerini ve yıllarca soruların nasılda kopyalanıp kopyalanıp geleceğin imamlarına dağıtıldığı itiraflarını diploma tarihimize not düşmedik mi?

Eski Genel Kurmay Başkanı, eski Savunma Bakanı yeninin Milletvekili Hulusi AKAR’ın kızının ABD’de Şikago İllinois’deki DePaul Üniversitesi’nde, biological sciences (biyoloji bilimleri) okuyup oradan güzel ülkemin tıp alanında en saygın üniversitelerinden olan Hacettepe Tıp Fakültesine geçip Tıp fakültesi diploması aldığını ve halen Tıp doçenti sıfatıyla çalışıyor olduğu gerçeği diplomalar tarihimizin kirli sayfalarında yerini almadı mı?

Demem o ki;

1980’den sonra bir çoğumuzun işittiği ve bunca usulsüzlüklerin döndüğü sınavlar sektörü ile girilen yerlerden alınan diplomaların pek çoğu için (sayıların çokluğunu FETÖ dönemindeki hoca efendicilerin sayısından ve de azda olsa sayılmayan diplomaların çokluğundan bile anlayabiliriz) utanılacak bir manzara yok mu?

İnsanın ister istemez

Neyin diploması? Ne kadar gerçek bu diplomalar?! Acaba bu diploma da hangi hukuksuzluklar oldu?  … gibi gibi soruları kafasına üşüşmez mi?

 Bizim gibi 80,90,2000’li yıllarda üniversite öğrencisi olan, dişi ve tırnağı ile sıfatlar elde etmeye çalışan güzel insanlar ise her zaman her yerde haklarının yenildiği düşüncesi ile hem ülke adına hem de kişisel olarak kahrolmuyorlar mı?

 O nedenle yine kitabın ortasından söyleyerek bitirecek olursam ülkede ki diplomaların çoğu çürük çoğu usulsüz ve neredeyse tamamı işe yaramaz hale geldi, getirildi.

Sahte… Usulsüz… hukuksuz… bir gece de ya da okula gitmeden alınmış diplomaların çöplüğünde bir eğitim sisteminden acaba nasıl bahsedilir dersiniz?

Ülkenin diplomalar yolculuğunda ki seviyesini ortaya koyarak aslında o toplumun ahlak hak hukuk erdemde çıtayı nerelerde tuttuğunu anlamış olmaz mıyız?

Hazır önümüze beş bilinmeyenli “diploma” bilmecesi konulmuşken bunları da bir hatırlayalım olur mu?

‘Diploma’ size neyi çağrıştırıyor bilmesem de!!!

 

 



ARŞİV YAZILAR