Bülent Ufuk Ateş | 30 Haziran’dan 8 Eylül’e | Güney Gazetesi Mersin
Bülent Ufuk Ateş

30 Haziran’dan 8 Eylül’e


Siyasetle kıyısından kenarından ilgilenen herkesin Fenerbahçe-Galatasaray derbisi heyecanıyla beklediği 30 Haziran 8 Eylül’e ertelendi. “CHP’yi mutlak butlan mı, kayyum mu yönetecek?” sorusu bu kez de yanıtlanmadı.

Davacı avukatı 38. Kurultay’da “Para karşılığı oy kullanıldığı için mutlak butlan kararı verilerek Kemal Kılıçdaroğlu yeniden CHP Genel Başkanı olmalıdır” derken davalı tarafın avukatı “İddialar somut veriye dayanmamakta olup dedikodulardan ibarettir. Aslında partiyi kimin yöneteceğine yargı eliyle karar verilmek istenmekte” savında.

Gerçekte olan ise, 23 yıllık iktidarını yitirmekte olduğunu gören AKP, halkı gerçek gündemden uzaklaştırırken ana muhalefet partisini iç sorunlarla uğraştırmak, mümkünse bölmek, parçalamak amacında. Yandaş TV kanallarında olsun, muhalefet sözcülerinin kapladığı ekranlarda olsun aylardır bu konu tartışılıyor. Ertelemeyle 70 gün daha tartışma sürsün isteniyor.

Başta Erdoğan olmak üzere AKP siyasetçileri, troller, yandaş gazeteciler hararetle CHP’nin sorunlarını konuşmaya devam etme arzusundalar. Bu siyasi iklimden yıprananlar ise CHP siyasileri. En çok da Kılıçdaroğlu. Ancak iktidarın asıl işine yarayan CHP’nin kurumsal yara almasıdır.

Mersinli iki önemli politikacının yaptığı açıklamalar süreci doğru yorumladıklarını gösteriyor. Yurttaşlarla yaptığı sohbetlerde “pahalılık, işlenmeyen topraklar, batan işletmeler, mutfağa düşmüş ateş, eğitim, barınma” sorunlarının öne çıktığını anlatan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in “İnsanımızın bu gerçek dertleri arasında CHP’nin iç işlerinin gündem olmasından hicap duyarım” vurgusu önemli.

Davanın usulen ve esasen reddedilmesi gerektiğini belirten Mersin Milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, yaz ayları boyunca “Gerçek gündemi konuşacağız” diyor. Başarır, halkın sorunlarıyla hemhal olarak iktidar yürüyüşlerini sürdüreceklerini, mitingler başta olmak üzere eylemlerinde ısrarcı olacaklarını anlatıyor.

Saray Rejimi’ne karşı muhalefetin yükseldiği dönemde iktidarın devlet eliyle yürüttüğü operasyon her ne pahasına olsa koltuğu terk etmeme anlayışının ürünü. Önce kamuoyunda etkili gazeteci, politikacı ve aydınlar tutuklanarak mayın temizliği yapıldı. Erdoğan’ın en önemli rakibi Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı belirlenince CHP operasyonuna hız verildi. Reis’in söylediğinin özet sonucu şudur: “Rakibimi ben seçerim.” Ben ise, bir adım ileri giderek, “Muhalefetin kazanması halinde bile seçimler geçersiz sayılabilir” görüşündeyim. 7 Haziran 2015 seçimlerinde ilk kez Meclis çoğunluğunu sağlayamayan AKP, hükümeti kuramadı. İkinci parti olan CHP’ye ise hükümet kurma görevi verilmedi. Yani seçim sonuçlarını tanımama konusunda sabıkalı bir iktidar var.

İktidarın yarattığı gündemden halkın taleplerine ve toplumsal hareketliliğe dönelim.

- 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor. İşveren konumundaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı kabul edilemez komik ücret artışları dayatıyor. Destekçisi ise, cuma hutbesinde “iş yavaşlatma ve grev günahtır” diyen imam.

- Emekli aylıkları TÜİK’in sahte enflasyon oranı üzerinden belirlenecek gibi. Asgari ücret ise hiç artmayabilir.

 

- Hak aramak için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen Özel Öğretmen Sendikası üyeleri gözaltına alındı.

- Yoğurtçu Parkı’nda sohbet eden 42 TİP üyesi ters kelepçe takılıp sürüklenerek gözaltına alındı.

- İstiklal Caddesi’nde Leman dergisini basan İBDA-C yandaşları tekbir getirerek dergi yönetici ile okurlarına yönelik, “Ya onlar ölecek ya biz öleceğiz” ve “Kemalist kâfirler hesap verecek” sloganlarıyla saldırdı. Madımak katliamının yıldönümü ertesinde hem de.

- İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanının da aralarında olduğu 157 kişi gözaltına alındı.

Sayfayı benzer örneklerle çoğaltmak mümkün.

Demem o ki; tüm muhalifler 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yasası’na muhalefetten önce gözaltına alınıp sonra tutuklanıyor. Yüzlerce gencin zindanlarda olduğu unutulmasın. Sonuç; siyaset yargı eliyle dizayn edilmek istenmekte.

Demokratik Türkiye isteyen tüm sosyal ve politik grupların hak arama mücadelesine destek vermesi Saray Rejimi’ni yenilgiye uğratacak yegane yoldur. Bedel ödemeyi göze alarak. Sosyal medya kalemşörlüğünün zamanı geçmiştir. 19 Mart’ta başlayan eylemler inatla, daha da kitleselleşerek devam etmelidir. CHP kitlesinin geçmişte yaşadığı sokak korkusunu yendiğini görmek gerek. Keşke 30 Haziran duruşmasına yüz binleri yığabilselerdi.

8 Eylül’e dek Ali Adalıoğlu gibi CHP’nin iç tartışmalarını yazı konusu yapmayacağım. Ancak son söz olarak deprem suçlusu Lütfi Savaş’ın iktidarın aparatı olduğunu dillendirmeliyim. Yok sayılmasını istediği Kurultay’da seçilen CHP yönetimince Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapıldığı unutulmasın. Eğer mahkeme açtığı dava istediği gibi sonuçlanırsa tüm CHP’li belediye başkanlarının yasallığı sorgulanmaz mı?



ARŞİV YAZILAR