Bülent Ufuk Ateş | Beyaz bir gemidir ölüm | Güney Gazetesi Mersin
Bülent Ufuk Ateş

Beyaz bir gemidir ölüm


hani nerde

o kanayan parlak yıldız, mavi taslak

 

giderken kazağını unutma sakın

ölüler de üşür, ölüler de

 

son konuşmamız bu, güz geldi

düştü yaprak

 

Bu dizelerin şairi Behçet Aysan’ı 2 Temmuz 1993’de Sivas kırımında yitirmiştik. Dostluğuna doyamadan, kırık dizelerini tamamlayamadan eli kanlı gericiler kopardı bizden sevgili Behçet’i. Şiirlerini yeniden ve yeniden okuyarak, anılarımızı tazeleyerek sohbetimizi sürdürüyoruz.

 

Yaşamımda önemli yer etmiş iki insanı yitirmenin elemini yaşıyorum. Geçtiğimiz cuma günü çocukluk arkadaşım, dostum, yoldaşım Emin Kozacıoğlu’nun vefatıyla sarsıldım önce. Pazartesi günü ise meslek ustam Hikmet Çetinkaya’yı yitirdiğimizi öğrendim.

 

 

Emin’i Tarsusluların çoğu tanır. Devrimci tercihiyle, dik duruşuyla, doğaseverliğiyle, dostluklara değer verişiyle… Kozacıoğlu adı nüfusça geniş, orta sınıf üstü aileyi ifade eder. Abdulvahit Kozacıoğlu 3 erkek, 4 kız evlat yetiştirmiş aile büyüklerindendi. Tarsus’un kültürel yapısını bilenler, varsıl sayılabilecek babaların çocuklarının eğitimini sağlamak yerine servetlerini büyütmek rolü verdiklerini bilir. Rahmetli Abdulvahit amca, bu tipolojiye uymayan, yedi çocuğuna da akademik eğitim olanağını sağlayan bir babaydı. Yani yatırımını çocuklarına yaptı. Kızlardan 3’ü öğretmen, diğeri akademisyen. Aydınlanmacı, ilerici, cumhuriyet kadınları.

 

Daha yakından tanıdıklarım ise erkek olanlar. 2008 yılında vefat eden Sait Kozacıoğlu 68 kuşağının ODTÜ’lü devrimci önderlerindendi. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve diğer gençlik önderleriyle bir döneme damga vuran isimler arasında.

 

Ortanca erkek kardeş Mustafa Kozacıoğlu ile üniversite yıllarım olan 70’lerde İzmir’de yoldaşlık ve dostluk yaptık. Birlikte çok badire atlatırken anılar biriktirdik. Ne yazık ki; onu da erken zamanda sonsuzluğa uğurladık.

 

Yaşıtım Emin Kozacıoğlu ile çocuk denecek yaştan başlayarak düşler kurduk. Devrime ve büyük insanlığa dair. Aynı ideolojiyi savunsak da farklı yorumlarımız olmuştur. Tartışmalarımız kimi zaman şiddetlenebilirdi de. Ancak, niyetlerimiz ve samimiyetlerimizden kuşku duymadık. Hep aynı yöne baktık, dostluğumuzu ve yoldaşlığımızı yere düşürmedik. Emin, 69 yıllık yaşamını savunduğu ilkelerden ödün vermeden tamamladı. Parayı, mülkü değil, onurlu yaşamı, toplumun dertleriyle hemhal olmayı seçti. Kardeşleri gibi. Vahit ve Mert adında iki güzel evlat yetiştirdi. Biliyorum, onlar da babaları gibi yaşıyor.

 

Sohbetini çok özleyeceğim sevgili Emin’in. Tere ile rakı tercihini ondan öğrendim. Meyhanede bir tabak limonlanmış, toz biber ekilmiş tere isteyeceğim artık rakının yanında. Bir de döneklere ağız dolusu küfür edişini özleyeceğim. Seni tüm özelliklerinle çok özleyeceğim sevgili dostum.

 

USTAMA VEDA

 

Cumhuriyet gazetesi genç gazeteci adayları için okul niteliği taşırdı. Bu özelliğinin biraz geride kaldığı kanısındayım. Ne mutlu ki bana; o parlak günlerde rahle-i tedrisattan geçtim.

 

İlk gençlik günlerinden itibaren idealim olan gazetecilik mesleğinin akademik eğitimini almak için 1974 yılında Ege Üniversitesi’nde öğrenim görmeye başladım. Ancak akademik eğitimin yeterli olmayacağını anlayınca çalışmaya da karar vermiştim. Şansım yaver gitti ve bir yıl sonra Cumhuriyet’in İzmir Bürosu’nda çalışmaya başladım.

 

Cumhuriyet’in İzmir Temsilcisi Hikmet Çetinkaya o yıllarda genç yaşına rağmen deneyimli bir gazeteci ve röportaj ustasıydı. Okulda teorik olarak öğrendiğimiz “5 N 1 K” kuralını pratik olarak ustamdan öğrendim. İlk yazdığım haberler çöp kutusuna gitti defalarca. Bir süre sonra ise, önemli haberlerde bile görevlendirildim.

 

Cumhuriyet’in İzmir Bürosu kentin kültür, sanat merkezi işlevi görürdü o yıllarda. Sol siyasetin de buluşma noktası. Bu ortamın oluşmasında Hikmet abinin varlığı en önemli etkendi. Bugünden bakınca kişisel gelişimimde Cumhuriyet İzmir Bürosu ile ustamın önemini daha iyi anlayabiliyorum. Nüvit Tokdemir başta olmak üzere aşınmayan nice dostluklar kurduğum mekân.

 

İyi ki yolum kesişmiş Hikmet abiyle, mesleğin usta ismiyle. Uğurlar olsun ustam. Saygıyla, minnetle anacağım.

 

Türkiye’nin geçtiği bu karanlık günlerde Emin Kozacıoğlu ve Hikmet Çetinkaya’yı yitirmek kuşkusuz büyük eksiklik. Umudumuz ise Emin’in ve Hikmet abinin izleğini sürdürecek gençlerin varlığı.



ARŞİV YAZILAR