Bülent Ufuk Ateş | Deniz Naki’nin suçu neydi? | Güney Gazetesi Mersin
Bülent Ufuk Ateş
SEYİRLİK

Bülent Ufuk Ateş

Deniz Naki’nin suçu neydi?


Türkiye ve dahi tüm dünya soru ve ünlem işaretli cümlelerin kurulduğu belirsizlik ortamından geçiyor. Kalem ve söz erbabı gazeteciler köşe yazılarında, ekranlarda kuralsızlığın egemen olduğu ahval ve şerait içinde hüküm kurmaktan geri kalmıyor.

Dünya üçüncü dünya savaşı olasılığını, psikopat liderlerin ölçüsüz kararlarını, süper güçlerin ticaret savaşlarını konuşuyor. Bizim en önemli gündemimiz ise “Terörsüz Türkiye.” Cumhurumuzun reisi, 23 yıllık iktidarının ardından, “Geçmiş hükümetler terörü bitiremedi” derken kendi başarısızlığının özeleştirisini mi yapıyordu! Ardından ekledi: “AKP, MHP, DEM Parti olarak bu yolda birlikte yürümeye karar verdik.”

İtiraz hemencecik DEM cephesinden geldi. Düne kadar terör örgütünün legal temsilcisi, bugün “ortak” görülen Pervin Buldan, “Biz süreç ittifakıyız” dedi. Bu söz, Cumhur İttifakına siyasal ittifak kapılarının kapanması anlamı taşımıyor mu? Reis ise köprüleri atmamak için olsa gerek çark etti.

R.T.E. aynı günlerde, “Türk, Kürt, Arap birlikte güçlüyüz” mesajında “ümmet milleti” vurgusunu gündeme taşıdı. Destek büyük abi ABD’den geldi, “Osmanlı ümmet milleti doğrudur” benzeri tümcelerle. Muhalefetin yanıtı ise sert oldu. Özgür Özel başta olmak üzere “Cumhuriyet’in bekçileriyiz” mealinde muhalefet korosu ses yükseltti.

Bölgesel soruna görüş belirtenler arasına büyük patron ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da katıldı. “Çocuklar arası oyunda hakemlik yapacağız” ifadesi, bölgenin nasıl şekilleneceğine kendilerinin karar vereceği anlamı taşımıyor mu?

- Anaya tartışmaları,

- Erken seçim,

- Tutuklamalar, operasyonlar…

Ülke yangın yerine döndüğü halde sorunların nereye evrileceği bilinmezliğini korurken bu kez siyasal analiz yapmak istemedim. Belki de yetersizliğimden!

Genci yaşlısı ile yurttaş çoğunluğunun gündeminde olan futbola bakalım birazcık. Heyecan fırtınası transfer haberlerinde. İzlenmeyen TRT, ATV ve diğer yandaş TV’lerin spor kanalları reyting rekorları kırıyor bu ara.

Haziran boyunca ve temmuzun ilk günlerinde Osimhen gündemin birinci sırasındaki yerini korudu. Futbolcu, antrenör, hakem eskileri haftalar boyunca temcit pilavı gibi benzer cümlelerle derin analizler(!) içeren cümleler kurdu. “Napoli 75 milyon avro istiyor ama Galatasaray bunu taksitlendirme talebini iletti”, “Osimhen 25 milyondan aşağı inmiyor”, “Nijeryalı golcü tatilde karar verme aşamasında” vs.vs…

Derken Beşiktaş transfer atağıyla milli futbolcumuz Orkun Kökçü’ye imzayı attırdı. Anlı şanlı yorumcular bu kez her gün saatlerce ‘Orkun’lu cümleleri yineler oldu.

Benim yorumumu sorarsanız şunları anlatabilirim: Orkun Kökçü Hollanda’da yetişmiş, Portekiz’de yıldızlaşmış bir topçu. Beşiktaş ise köken itibariyle yüzünü batıya dönmüş 122 yıllık spor kulübü. Jön Türk hareketi ile tarihsel ve ruhsal bağlantıları var. Balkanlı Naci, Şeref Bey gibi komitacıların da olduğu benzer insan kaynakları tarihinde yer almıştır.

Tarihte biraz daha geriye gidelim. Osmanlı’nın parlak geçen büyüme günlerinde Avrupa’nın birçok bölgesine uç beyleri yerleştirilirdi. Malkoçoğlu bilinen bir örnek. Uç beylerinin görevi, bulundukları bölgede devletin egemenliğini sağlarken payitahta da yeni savaşçılar göndermekti. Beşiktaş tarihsel misyonuna uygun transfer hamlesiyle ön almıştır. Yani, batıcıların temsilcisi olduğunu belgelendirmiştir.

Galatasaray ise doğuya yönelik Osmanlıcı hamlesinde henüz sonuç alamamıştır.

Fenerbahçe’yi sorarsanız; rotasını belirleyememiş halde “ya şundadır ya bunda” diyerek günlerini geçirmekte.

Bunları düşünüp yazarken aklıma AMED Spor’un Almanya kökenli futbolcusu Deniz Naki geldi. Hani maçlarda attığı golün ardından zafer işareti yapan, kolundaki “AZADİ” dövmesiyle dikkat çeken Kürt sporcu. Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “2018’de 3 yıl 6 ay müsabakalardan men cezası” alan, Milliyetçi-Türkçü kamuoyunca lince uğrayan genç adam. Şimdilerde “kardeşlik, barış” sözcüklerini dillerinden düşürmeyenlerce Türkiye’yi terk etmek zorunda bırakılmıştı. “Deniz Naki’nin suçu neydi?” diye sormak gerekmiyor mu?

Barış sözcüsü, uzlaştırıcı Sırrı Süreyya Önder’in yokluğunda Deniz Naki’yi Almanya’dan çağırıp “Barış Komisyonu”na dahil etmeyi düşünür mü etkili-yetkili siyasiler!



ARŞİV YAZILAR