Prof. Dr. Erkan Aktaş 

Prof. Dr. Erkan Aktaş 

Mersin’de Demokrasi Oyunu


Mersin’de demokrasi sahnede, ama senaryo çoktan yazılmış.

Sandık formalite, liste hazır. Gerçek demokrasi tabanda başlar.

*

Mersin’de son dönemde yaşananlar, aslında Türkiye genelindeki demokratik tıkanıklığın yerel bir yansıması.

*

Her şey bir “demokrasi” görüntüsü altında yaşanıyor; ama perde arkasında başka bir oyun sahneleniyor.

*

Listeler önceden hazırlanmış, isimler çoktan belirlenmiş.

Sandık sadece bir formalite.

Sözde seçim, özde atama.

Soruyor insan ister istemez:

“Bu liste kimin listesi?”

*

Parti içi demokrasinin işlemediği yerde fikir değil, sadakat konuşur.

Yöneticiler örgütü belirler, örgüt yöneticileri değil.

*

Kongreler bir yarış değil, önceden yazılmış bir senaryonun oynandığı temsillere dönüşür.

Ve o sahnede alkışlayan da, susturulan da aynıdır.

*

Mersin gibi dinamik, üretken bir kentte bile demokrasi, ne yazık ki birkaç ismin inisiyatifine bırakılmış durumda.

*

Oysa bu şehirde gerçek demokrasiye inanan, emeğiyle, fikriyle, cesaretiyle var olan binlerce insan var.

Onlar, bu “oyunu” görüyor.

*

Gerçek demokrasi, tabelalarda değil, tabanda başlar.

Ve Mersin, bu oyunun değil; sahici bir değişimin adresi olmayı hak ediyor.

 

*

Ekonomide “kötü para, iyi parayı kovar” ilkesi vardır. Türkiye siyasetinde de benzer bir tablo yaşanıyor: Kötü siyasetçi, iyi siyasetçiyi kovuyor.

Dar kadroların, rant odaklı ve tek adamcı anlayışın hâkim olduğu bu siyaset düzeni; liyakatli, demokrat, eleştirel düşünen insanları dışarı itiyor. Bugün listelerde gördüğümüz isimler, işte bu çarpık düzenin bir yansımasıdır.

*

Artık açıkça görülüyor ki, kötü siyaset tek adamcılıkla birleşip teşkilatlara dönüşmüştür. Bu yapı, sadece siyaseti değil, kurumları da dönüştürmekte; demokratik işleyişi bir kişinin gölgesine mahkûm etmektedir.

Bugün karşımıza çıkan listeler de bu dönüşümün ürünüdür. O listeler artık bir kişinin listesi haline gelmiştir.

Ve biz bu listeleri deşifre etmek, halka göstermek zorundayız. Çünkü bu listeler, kötü siyasetin vesikalarıdır.

*

Oysa iyi siyaset, kişisel çıkarla değil toplumsal faydayla ölçülür.

İyi siyasetçi; egosunu değil halkı, rantı değil emeği, sessizliği değil adaleti savunandır.

Ancak tek adamcı siyaset öylesine bir hale gelmiştir ki, bir belediyenin yıllarca yaptığı onca iyi işi bile gölgeleyebilecek kadar yıkıcı bir kötülüğe dönüşmüştür.

*

Yıllardır bu düzeni görüp siyasetten uzaklaşan ya da girmek isteyip de giremeyen her yaş ve meslek grubundan binlerce insan var.

Bu kesimleri harekete geçirmedikçe, bu siyaset daha da kötüleşecektir.

O yüzden artık yüksek sesle söylemeliyiz:

Biz sana biat etmiyoruz!

*

Listeleriniz, halkın değil, kendi dar çevrenizin listesidir. Ve bu listeleri deşifre etmek, gerçek demokrasiyi savunan herkesin görevidir.

Adnan Yücel’in dediği gibi:

“Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek…”

Biz de kötü siyaseti siyasetten uzaklaştırana kadar mücadeleye devam edeceğiz.



ARŞİV YAZILAR