Kutsanmış Cehalet
Hayat ne garip gerçekten, değil mi?
İnsanı A noktasından artık hangi harfe erebildiysen getiriyor da yolculuğun sonunda sen artık aynı insan olmuyorsun.
Baksanıza Sezen Aksu’nun son şarkılarından birine. Adı ne?
‘Sen Ağla!’
Sen Ağlama’dan,
Sen Ağla’ya bağlanmış 50 yıllık kariyer…
“Sen ağlama dayanamam
Ağlama gözbebeğim sana kıyamam” noktasından,
“Sen ağla derdine”ye gelinmiş.
Duygusal yengeç burcu Sezen’i bu seviyeye taşıyan hayat, duygusuz sayılan oğlak, aslan, kovalara ne yapmaz?
Şaka bir yana yaşam kalitemiz düştü.
Normalde bu denli pahalı bir hayat ultra lüks olması gerekirken pespaye ömürlere hapsolduk.
Kendimi ‘yedi yıldızlı otel ücreti ödeyip pansiyon hizmeti alan enayi müşteri’ gibi hissetmiyorum desem yalan olur.
Tam da Cahit Külebi’nin
“Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti
Yine kamyonlar kavun taşır
Fakat içimde şarkı bitti” dediği yerdeyiz…
Eskiden de cehalet vardı ama hiç bu kadar özgüvenli olmamıştı. 25 yıllık Saray İktidarı tam da bunu yaptı. Bilgisizliği, yeteneksizliği, liyakatsizliği kutsadı.
Geçenlerde bir eğitimcinin anılarında okudum.
Üniversitede profesör, sınıfa daha ilk derste “Arkadaşlar, bu dönem sınavlarda sınıfın ortalama notunu alacaksınız” diye duyurur.
İlk sınav yapılır. Çalışkanlar hayal kırıklığına uğrarken tembeller bayram eder. Ortalama notu iyidir.
İkinci sınava çalışkanlar az, tembeller nerdeyse hiç çalışmaz. Ortalama ‘iyi’den ‘geçer’ düzeyine inmiştir.
Finale ise hiçbir öğrenci hazırlanmaz. Ve tüm grup dersten kalır.
Profesör, okulun son günü amfide kürsüye çıkar ve der ki:
“Başarılı olanları cezalandırıp tembelleri ödüllendiren bir sistemin sonucu daima sıfırdır.
İstisnasız sıfır.
Evde, okulda, işte, ülkede sıfır.”
O zaman yeni yıl gelmekteyken bir dilek tutmanın tam zamanı.
“Bir dilek tut
Zevksizlik, sakilik, çirkinlik, kabalık, yakışıksızlık, görgüsüzlük, hamlık, nobranlık, arsızlık, suratsızlık son bulsun.
Estetik, zarafet, hoşgörü hâkim olsun.
Bir dilek tut
Atatürk devrimleri kazansın
Bedevi zihniyeti kaybetsin.
Bir dilek tut
Yarın güzel bi gün olsun...”
