RÖPORTAJ / İBRAHİM AYDEMİR
Genç yaşta Mersin İdman Yurdu altyapısında forma giyen ve futbolu bırakarak müziğe yönelen Ragıb Narin, müziğe olan sevgisini “Bu işi ben 1-2 şarkılık yapmadım. Çünkü üretebiliyorum, dışa bağımlı değilim, sırf sesim var diye dışarıdan şarkı almıyorum. Öyle olsaydı bir iki şarkı çıkarırdım, tutmazdı bırakırdım. Ama benim içim de bir beste fabrikası var ve o fabrikayı kapatmayı hiç düşünmüyorum. Bu bir hobi değil” sözleriyle açıkladı.
Kendini bize tanıtabilir misin?
Ben Ragıb Narin. 19 Mart 1996 yılında Antakya’da doğdum. İngilizce, İspanyolca ve Arapça olmak üzere 3 dil biliyorum. Gıda üzerine ticaretle uğraşıyorum. Aynı zamanda müzisyenim. Eski zamanda kısa bir profesyonel futbolculuk kariyerim var. Yaklaşık 6-7 yıl futbol oynadım.
“ATYAPIDAKİ FUTBOL TEMİZ DEĞİL”
Futbolu bırakıp müziğe yönelmendeki en büyük etmen ne oldu?
Futbolu bırakıp müziğe dönmemdeki en büyük etmen Türkiye’de altyapıdaki futbolun temiz olmamasıydı. Hakkın yerini bulmaması. Birçok sektörde böyle ama bu durum futbolda ekstra bir durumda. Maalesef futbolda zaman çok önemli. Belli bir süre içerisinde bir yerlere gelemezsen bırakmak zorunda kalıyorsun. İstediğim şeyi alamadığımdan dolayı ben biraz erken bırakmak zorunda kaldım. Aynı zamanda ticarette de ailemin ihtiyacı vardı, bu da etkili oldu bırakma kararımda.
Sevda Çiçeği’ni çıkarma sürecini senden dinleyebilir miyiz? Müziğe nasıl başladın?
Mersin İdman Yurdu’ndan tanıdığım arkadaşım Utku’nun (Seyhan) müzik şirketleri (Seyhan Müzik) vardı. Benimde her zaman aklımda müziğe adım atmak vardı. Futboldan sonra 1 yıl boyunca kendimi ticarete verdim ve bu 1 yılda maddi birikimim oldu. Daha sonra Utku’nun gücü ve desteği ile İstanbul’a gittim ve 4-5 ay orada kaldım. Çünkü bu süreç kolay bir şey değil, hele uzaktan yapılacak bir şey hiç değil. İstanbul’da kaldığım süre içerisinde hazırlığımı yaptım ve ilk single çalışmamı çıkarmak için işe koyuldum. İlk çalışmamın aranjesini Yalın, Yıldız Tilbe, Yaşar gibi isimlerle çalışmış Mehmethan Dişbudak yaptı. Klibimi ise film yönetmenliği yapan Caner Erzincan üstlendi. İlk çalışmam olan Sevda Çiçeği böylece piyasaya çıktı. Daha büyük beklentim vardı ama ilk çalışmaya göre de iyi bir sonuç aldım diyebilirim. Çünkü maddi ve manevi olarak çok güçlü girmiştim. PR olarak da güçlüydüm. Ama sektör artık eskisi gibi değil. Önceden birkaç kanal vardı ve o kanala kim çıkıyorsa tüm Türkiye çok rahat tanıyabiliyordu. Artık Youtube var ve günde 1000 tane yeni video yükleniyor. İstediğin kadar iyi ve kaliteli bir müzik yap, eğer güçlü bir isim yoksa yanında beklentini alamıyorsun. Ben de Sevda Çiçeği’nde 2 milyonu geçmeme rağmen beklediğim şeyi alamadım. Daha sonra Mersin’e dönme kararı aldım.
“GÜNDÜZ ÇALIŞIYORDUM, AKŞAM ÇALIYORDUM”
Hem ticaretle uğraşıyorsun hem de müzik yapıyorsun. İkisini aynı anda sürdürmek senin için zor olmuyor mu?
Aslında çok zor olduğu söylenemez. Çünkü gitarımı sırtıma alıyordum, Fas’a, Mısır’a gidiyordum. Gündüz çalışıyordum, akşam çalıyordum. Gitarım yanımdaydı, çalıyordum, kaydediyordum, beste yapıyordum. Müzik ticaretime engel olmadı. İkisi bir şekilde bir arada gidiyordu.
Seksenden fazla besten olduğunu söyledin. Bestelerini diğer sanatçılarla paylaşmayı düşünüyor musun?
Açık söylemem gerekirse en beğendiklerimi kendim söylemeyi düşünüyorum ama paylaşmak lazım. O nedenşe bestelerimi ileride paylaşmayı düşünüyorum.
“BUNDAN SONRA BİRBİRİMİZE DESTEK OLACAĞIZ”
Son çalışman Gel Diyemem’e Taha Duymaz’ın hayat hikayesini anlatan bir klip çektiniz. Bunun nedenini öğrenebilir miyiz?
Bu çalışma benim çok önceden yaptığım ancak bir türlü çıkaramadığım bestelerimden biriydi. Taha’nın yaşadığı zorluklara yakından şahit olan birisi olduğum için bu şarkımın klibinde Taha’nın yaşadığı zorlukları anlatmak istedik. Taha’nın yükselişi ile birlikte çok sayıda tepki geliyordu. Taha için bir basın açıklaması düşünüyorduk, daha sonra bu şarkıdaki sözlerin Taha’nın hayatıyla biraz uyumlu olmasından dolayı böyle bir şey yapmaya karar verdik. Taha’yı eleştirenlere cevap vermek için şarkıyı Taha’nın hayat hikayesiyle buluşturduk. İstanbul’dan profesyonel bir ekip geldi, onlarla çalıştık. Biz şarkıya çok büyük tepkiler bekliyorduk ama tam aksine iyi yorumlar aldık. Bundan sonraki süreçte de Taha ile birbirimize destek olacağız. Birbirimizi tanımamız ikimiz için de şans oldu. Birbirimize verdiğimiz destek kalıcı olacak çünkü Taha’nın bir abiye ihtiyacı var. Tamamen unutulsa bile bir abiye ihtiyacı var. Hayatım boyunca ona destek olacağım. İleriye dönük güzel hedeflerimiz var.
“İÇİMDE BİR BESTE FABRİKASI VAR”
Müziği hobi olarak mı yapıyorsun, yoksa kazanç elde etmek için mi?
Dışarıdan hobi olarak görünüyor çünkü şu an kazancımı ticaretten elden ediyorum. Ağırlığımı da ticarete vermiş durumdayım. Bu işi ben 1-2 şarkılık yapmadım. Çünkü üretebiliyorum, dışa bağımlı değilim, sırf sesim var diye dışarıdan şarkı almıyorum. Öyle olsaydı bir iki şarkı çıkarırdım, tutmazdı bırakırdım. Ama benim içim de bir beste fabrikası var ve o fabrikayı kapatmayı hiç düşünmüyorum. Bu bir hobi değil. İleride asıl işimin müzik olacağını düşünüyorum. Tabi ticareti de hiçbir zaman bırakmayı düşünmüyorum. İkisi bir arada ilerleyecek.
İleride sahne almayı düşünüyor musunuz?
Şu anda sahne teklifleri geliyor ama ben kabul etmiyorum. İstanbul’da çok sayıda mekândan teklif aldım ama ücrette anlaşamadığımız için olmadı. İlerleyen zamanlarda şarkılarım tutarsa ve 10-20 kişi değil de daha fazla kişi beni dinlemeye gelirse sahne almaya başlayabilirim.
Yakın zamanda yeni projeleriniz var mı?
Ağustos ayında belki bir single çıkarabilirim ama geçen hafta Youtuba’a yeni bir şarkı attım. Yeni trap tarzda, hareketli bir şarkı. Tarzım olmaması halde çıkardım. Güzel tepkiler aldım. Az çok TikTok’ta da dönmeye başladı. O şarkı normalde tarzım değil, Youtube’a dinleyicin nabzını ölçmek için attım. Birkaç dönüş oldu, neden Spotify’da yok diye. Bakacağım eğer şarkı iyi giderse, Ağustos ayında şarkının profesyonel halini çıkartabilirim. Ortalama iki ayda bir dijital mecralarda yeni bir şarkı çıkarmayı düşünüyorum.
En çok kimleri dinlemeyi seviyorsun? Türkiye’de beğendiğin isimler kimler?
Türkiye’de pek fazla isim sayamam, öyle hayranlık duyacağım bir isim yok. İlk sırada kim var dersen tabi ki Sezen Aksu. Sonrasında Tarkan ve Yıldız Tilbe’yi sayabilirim. Mustafa Ceceli’yi sesinden ve şarkılarından dolayı dinliyorum. Ezhel’i beğeniyorum. Daha çok Arapça, İspanyolca şarkıları dinliyorum.
“BÜLENT SEYHAN’I BABAM GİBİ GÖRÜYORUM”
Bülent Seyhan ile çalışma fırsatın oldu. Bülent Seyhan ile ilgili neler söylemek istersin?
Profesyonel anlamda değil de daha çok aile bağı gibi onlarla çalışıyorum. Bülent Seyhan’ı babam gibi görüyorum, çok ta severim kendisini. Bülent Seyhan’ın karakterinden çok memnunum. Ben daha çok oğlu Utku ile çalışıyorum. İkisini de seviyorum.
“SEYAHAT ETMEK İNSANIN UFKUNU AÇIYOR”
Seyahat etmeyi seviyor musun?
Seyahat etmeyi çok seviyorum. Benimki biraz tatilden çok iş seyahati gibi oldu ama işlerim arasında bile kendime tatil yaratacak fırsatlar buldum. Mesela 4-5 gün gidiyordum illa bir günü kendime ayırıyordum. Yeni yerler görmeyi ve yeni insanlar tanımayı seviyorum. İnsanın ufku açılıyor. Yurtdışında farklı müzik tarzlarını duyma fırsatım oluyor. Hindistan’a gidiyorum farklı bir melodi duyuyorum ve yeni bir beste yapma fırsatım oluyor.
Son olarak neler söylemek istersin?
Mersin’de oldukları için çok şanslılar çünkü ben futbolculuk yaptığım için Türkiye’de en az 40 şehre gitme fırsatım oldu. Mersin gibi şehir yok diyebilir. Hataylı olmama rağmen Mersin’de yaşamayı daha çok seviyorum. Mersin; denizi, insanı, şehir planı olarak Türkiye’de birçok şehrin üstünde ve hatta Avrupa standartlarında bir şehir. İleride aşırı ünlü olsam bile Mersin’de yaşamayı düşünüyorum.