| Güney Gazetesi Mersin

İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açıldığı dönemde Mersinli kadınlar bir kez daha alanlara indi.




ESRA ŞASİ YAĞMUR

 

Kadınların birlikte daha güçlü olduğunun vurgulandığı eylemde bir de forum düzenlendi. Birçok kadın platformu temsilcisinin konuşma yaptığı forum öncesinde basın açıklamasını okuyan Mersin Kadın Platformu üyesi Derya Narlı, “Bir kaç hafta önce AKP MYK’sında İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshedilmesi veya bazı maddelerine çekince konulmasının tartışıldığı haberleri basına yansıdı.  Peki siyasal iktidar tarafından bu kadar tartışılan, cemaatlerin, tarikatların ve onların kalemşörlerinin diline doladığı İstanbul Sözleşmesi nedir? İstanbul Sözleşmesi, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin kısa adıdır. Türkiye tarafından 2011’de imzalanmış, 2014’te yürürlüğe girmiştir ve kanun niteliğindedir. Sözleşme kadına yönelik şiddeti bir insan hakları ihlali olarak görür ve taraf devletlere şiddeti önleme, şiddete karşı kadınları koruma, şiddeti kovuşturma ve politika üretme konusunda yükümlülükler getirir” dedi.

 

"AKP SÖZLEŞMEYİ İHLAL ETTİ"

İstanbul Sözleşmesinin birlikte yaşayıp yaşamadığına bakmadan ev içi şiddete uğrayan kadınları, çocukları, LGBTİ+’ları, yaşlıları, göçmen ve mültecileri koruduğunu vurgulayan Derya Narlı, “İstanbul Sözleşmesi bizleri evli olduğumuz ya da boşandığımız erkeğin, sevgilinin, babanın, iş yerinde patronun, üniversitede akademisyenin, okulda öğretmenin, sokakta, çarşıda, toplu taşımada tanımadığımız erkeğin, karakolda, eylemde polisin şiddetinden korur. Yani İstanbul Sözleşmesi, kolluğa karakola sığınan kadına “her evde olur öyle şeyler “deyip şiddet gördüğü erkeğin yanına geri gönderme der. İstanbul Sözleşmesine göre devlet, tüm organları, kurumları ve temsilcileri ile kadına yönelik şiddet eyleminden uzak durmalıdır der. Yani şiddete karşı haklarını savunan kadınlara kelepçe vurarak, işkence ederek gözaltına alamazsın der.  İzmirde İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için sokağa çıkan kadınlara şiddet uygulayarak AKP iktidarı ve kolluk güçleri İstanbul Sözleşmesi’ni bir kez daha ihlal etmiştir” ifadelerini kullandı.

 

"SÖZLEŞME AİLEYE DEĞİL ŞİDDETE DAİRDİR"

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini savunanların sözleşmenin aileyi yok ettiğini iddia ettiğini vurgulayan Derya Narlı, “Oysa İstanbul Sözleşmesi şiddetin önlenmesi için gerekli yükümlülüklerin yerine getirilmesinde aile, evlilik bağı, partnerlik veya aynı evi paylaşma gibi bir şart olmadığını, devletin failin kim olduğuna bakmaksızın şiddeti önlemekle yükümlü olduğunu söylüyor. Yani sözleşme aileye değil şiddete dairdir. Sözleşmenin yuva yıktığını iddia edenler aslında ailenin kadınlara yönelik şiddet ve sömürüyü ürettiğini kabul edip, bunun değişmesine engel olmak istiyor. Şiddeti önlemeyi önceleyen bu sözleşmeyi yok saymak, şiddet karşısında kadınları değil ne olursa olsun aileyi korumak ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaktır. Bu gerekçelerle sözleşmeyi reddedenler hanelerde işlenen her cinayetin sorumlusu, failidir” diye konuştu.,

 

"KADINLARIN İRADESİNİ TESLİM ALAMAYACAKLAR"

Sözleşmenin 4.maddesinin hiçbir ayrımcılık yapılmadan sözleşme hükümlerinin uygulanması şartını getirdiğini, şiddete uğrayan kişinin cinsel kimliği ve cinsel yöneliminin bir insan hakkı olan şiddetsiz yaşama hakkına engel olamayacağını hükme bağladığını kaydeden Derya Narlı, sözleşmeye karşı çıkanların LGBTİ+’lara yönelik söylemleri ile LGBTİ+ düşmanlığını körükleyip hedef gösterdiğini savundu.

Derya Narlı, “Aslında AKP MYK’sında tartışılan kadınların yaşayıp yaşanmayacağı dır. İstanbul Sözleşmesi kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların yaşam güvencesidir. İstanbul Sözleşmesinden çıkmak İstanbul Sözleşmesi’nin bir gereği olarak çıkarılan ve kadınları şiddete karşı koruyan 6284’ü tartışmaya açmaktadır, uluslarararası diğer sözleşmeleri tartışmaya açmaktır, hayatlarımıza kast etmektir. Yaşam güvencelerimizden biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı konuşan AKP öldürülen her kadından sorumludur.  Hayatlarımıza ve haklarımıza saldıranlar çok iyi bilsin ki mücadelemizin geri dönüşü yok. Kadınlara çocuklara, LGBTİ+’lara nefes alma alanı bırakmayan tüm saldırılar karşısında öfkemizi, dayanışmamızı ve inadımızı yanımıza alarak yeniden ve yeniden bir araya geleceğiz. Mücadelemizle kazandık, mücadelemizle savunacağız. Şiddet, baskı ve gözaltılarla kadın mücadelesini susturamayacaklar. Kolumuza vurdukları kelepçe milyonlarca kadının iradesini teslim alamayacak, dayanışmamız ve mücadelemizle özgürlüğe açılacak” ifadelerini kullandı.