Son zamanlarda artan kadına yönelik şiddetle ilgili önemli bilgiler veren Gökalp, kadına yönelik şiddetin artık her alanda boy gösterdiğini belirterek, şiddet gören kadınların izlemesi gereken yolları anlattı. Eğitimli eğitimsiz, kentli köylü, ev kadını iş kadını farkı olmaksızın, kadınların yaklaşık yarısının şiddete maruz kaldığını kaydeden Gökalp, "Son zamanlarda artan kadına yönelik şiddet olaylarına baktığımızda kültürlü kültürsüz, eğitimli eğitimsiz farkı olmaksızın erkeğin kadına olan şiddeti ile sarsılıyoruz. Önceki günlerde Antalya’da avukat meslektaşımıza yapılan saldırı, Hatay vali yardımcısının annesini ve kardeşini öldürmesi bu duruma en büyük örneklerden” dedi.
Toplum baskısından kaynaklı olarak gördüğü şiddeti saklayan kadınları cesaretlendirmek gerektiğine dikkat çeken Gökalp, şiddet gören kadınların başvurması gereken mercileri şu şekilde anlattı. “Kadına yönelik şiddet artık hayatın her alanında boy gösteriyor. Bu şiddetin önüne geçmek için kadınlarımıza büyük görevler düşüyor. 'Toplum baskısından' kaynaklı olarak şiddet gören kadınlarımız susuyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde kadınlarımıza cesaret veren paylaşımlar, destekler, koruyucu tedbirler en etkili yöntemlerden birisidir. Peki şiddet gören kadınlarımız nasıl bir yol izlemelidir? Mevcut istatistiklere göre Türkiye’de şiddete uğrayan kadınların neredeyse yarısının yaşadıkları şiddeti kimseye anlatmadıkları düşünüldüğünde, şiddete uğrayan kadınların korunması için geliştirilen başvuru mekanizmalarının kolay erişilir, etkin, güvenli ve güçlendirici olmasını, kadına yönelik şiddetle mücadelede ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Şiddete uğrayan kadınların ya da şiddete tanıklık eden üçüncü kişilerin, yaşanan şiddetin sonlandırılması ve mağdurların korunması için telefonla ya da bizzat başvurabilecekleri birçok farklı merci bulunur. Bunlardan bazıları ise valilikler, kaymakamlıklar, polis ve jandarma merkezleri, cumhuriyet savcılıkları, aile mahkemeleri, şiddeti önleme ve izleme merkezleri ve barolardır."
Bu başvuru mercilerinin, '6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi'ne dair kanun kapsamında, şiddeti önlemeye ya da şiddete uğrayan kadınları korumaya yönelik hizmetler sunduğunu kaydeden Gökalp, "Yasada şiddet, 'kişinin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranış' olarak tanımlanmaktadır, Yasadan, 'şiddet uygulayanla aynı hanede yaşama şartı aranmaksızın' şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişiler yararlanabilir" diye konuştu.
"ŞİDDET ZANLISI, HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILABİLİR"
Darpa uğramış ve bu nedenle darp raporu almış bir kadın şikayette bulunduğunda hukuki süreçte zanlının alacağı ceza ile ilgili de bilgiler veren Gökalp, şöyle devam etti; "Olayın özelliğine göre eylem öldürmeye teşebbüs, kötü muamele veya cinsel suçlara vücut verebilir. Bu tarz özellikli durumlar söz konusu değilse, suç konusu eylem kasten yaralama olarak nitelendirilecektir. Bu durumda da yaralamanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilip giderilemediğine bakılmaktadır. Eğer, yaralanma basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede hafifse, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunmaktadır. Eğer basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek hafif yaralamanın dışında daha ciddi bir durum söz konusu ise eylemin cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Basit yaralama normal şartlarda şikayete tabi bir suç olmasına rağmen eğer eşe karşı işlenmişse, resen kovuşturulmaktadır. Olayın özelliğine göre takdiri indirim veya artırım sebeplerinin uygulanması mümkündür.”
Şiddet gören kadınlara yönelik uygulanan koruyucu tedbirlere ilişkin de bilgiler veren Gökalp, “6284 Sayılı yasa ile tedbir (yani koruma) kararlarına üçlü bir mekanizma getirilmiştir. Koruyucu tedbir kararlarını almaya yetkili makamlar, mülki amirler, aile mahkemeleri ve kolluk güçleridir. Mülki amirler, şiddet mağduru kadının kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması, geçici maddi yardım yapılması, psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi, hayati tehlikesinin bulunması halinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması, gerekli olması halinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması halinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, 16 yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkanının sağlanması şeklinde koruyucu tedbir kararları alabilirler. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde barınma veya geçici koruma altına alınmaya ilişkin tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülki amirin onayına sunar. Mülki amir tarafından kırk sekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)