Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Mersin Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özge Göncü şunları söyledi:
“Dine, gelenek, göreneğe aykırı buldukları yaşam tarzına sahip kadınların öldürülmesiyle, şiddete, tacize, tecavüze uğramasını haklı mı buluyor Memur Sen Kadın komisyonu? Sırf heteronormatif normlara uymadığı, cinsel yönelimi farklı olduğu için haklara sahip özne olarak görmedikleri, insan dışlaştırıp hukuk dışına attıkları, yok edilmesi gereken sapkınlık, hastalık olarak baktıkları LBGTİ+lara yönelik şiddeti haklı mı görecek, destekleyecek mi Memur Sen kadın komisyonu? Açıktır ki; kadınlara yönelik şiddetin failleri yüzde 80 oranında eş, eski eş, partner iken kadını korumanın yolu onu aile içine hapsetmekten, sadece aile ile tanımlamaktan ve bugünkü yapısı ile aileyi korumaktan geçmiyor. İstanbul Sözleşmesi işte bütün bu şiddeti ortaya çıkaran unsurlara karşı önlem alma sorumluluğunu devletlere yüklüyor. İstanbul Sözleşmesi Memur Sen kadın komisyonunun sahip olduklarını söyledikleri din-gelenek-kültürü kriminalleştirmek şöyle dursun, bunlara dair en ufak bir değinisi dahi yoktur. Cinsiyeti, cinsel yönelimi nedeniyle hiç kimsenin şiddete, ayrımcılığa uğrayamayacağını düzenler; devletlere bu konuda yükümlülükler yükler. Bu yükümlüklerden kaçınmanın, erkeklerin ayrıcalığının korunmasıyla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve şiddeti de daha da derinleştirecek bu karara etki etmekle övünmenin akılla izah edilebilmesi mümkün değildir. Kadınların hiç kimseye bağımlı/bağlı kılınmadan bağımsız, özgür ve eşit bireyler olarak varoluşu, şiddetsiz, korkusuz bir yaşam için mücadele etmek sendikaların varlık sebeplerinden biridir. Bu varlık sebebini değil, iktidara biatı ve onun yapıp ettiklerine uygun açıklamaları üretmeyi çalışmasının odağına koyan bir yapının sendika vasfı da tartışmalıdır.” (Haber Merkezi)