“28 gün kapanma şart” | Güney Gazetesi Mersin

“28 gün kapanma şart”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından illere göre 100 bin nüfusa karşılık gelen haftalık toplam vaka sayılarını harita üzerinde paylaştı. Paylaşılan tabloya göre Mersin yüksek riskli (turuncu) şehirler arasından çok yüksek riskli (kırmızı) şehirler arasına girdi. Yayınlanan yeni haritayı değerlendiren Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şube Eş Başkanı Zeki Sinan Doğan, “Bu yasaklamalarda yetmeyecek. Şu anda vaka sayısında ciddi artış var. Kalıcı çözüm için ülkemizin 28 gün kapanması gerekiyor” dedi.

“28 gün kapanma şart”


Zeliha ÖZİEPEK

 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesaplarından güncel koronavirüs risk haritasını yayımladı. 17 il olan çok yüksek riskli il sayısı 58’e çıktı. Mersin yeni haritada turuncudan kırmızıya bürünerek yeni kısıtlamalarla karşı karşıya kaldı.

Uygulanan yeni yasakların yetmeyeceğini söyleyen Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şube Eş Başkanı Zeki Sinan Doğan, kalıcı çözüm için ülke genelinde 28 gün tam kapanmanın gerekli olduğunu söyledi. Doğan, “Bu yasaklamalarda yetmeyecek. Şu anda vaka sayısında ciddi artış var. Yoğun bakımlarda şu anda eskisi kadar yoğunluk ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Alınan tedbirler bizim istediğimiz seviyede değil. Bizim istediğimiz tam kapanma. Bu tam kapanma yaparken de zorunlu çalışacak iş kolları hariç diğerlerine sosyal hakları ve geçinecekleri bir şeyin verilerek 28 gün kapanması gerekiyor ülkemizin. 14 gün kapanmayla artık bu iş önlenemez. Türkiye ekonomisi bunu kaldıramadığı için dünyada hiç görülmeyen bir uygulama yapılmakta. Çok yetersiz olan bu tedbirler salgını önleyemez. Daha önceki tabloda turuncudaydık. Zaten turuncuda olduğumuz dönemde de bir vakayla turuncuda kaldık. Ciddi bir artış oldu. Bu ciddi artıştan sonra zaten kırmızıya geçtik. Bayağı yükseldi sonra bir düşüş oldu ama ben düşüşün çok fazla olduğuna inanmıyorum. Test yapılma sürecinde de bir bilgiye sahip değiliz. Detayları öğrenmemiz gerekiyor. Kaç test yapılıyor? Kaç kişide çıkıyor? Filyasyon nasıl yapılıyor? Bunlar hakkında hiçbir bilgi verilmiyor. Bize verilen bilgilerle yorum yapmaya çalışıyoruz. Örneğin bir ailede bir kişiye virüs bulaştıysa ve ailenin diğer fertleri de test olmak isterse semptom durumlarına göre test yapıyorlar. Buna benzer birçok örnek gördük. Halbuki bizim bildiğimiz bir ailede bir kişi virüse yakalandıysa diğer aile üyeleri de kontrol amaçlı da olsa testlerin yapılması lazım. O zaman vaka çıkar. Test yapmazsak o zaman vakaların gerçek anlamda sonuçlarını alamayız” dedi.

 

“NÜFUSUN YÜZDE 65’İNİN BAĞIŞIKLIK KAZANMASI LAZIM”

Ülkenin yüzde 65’inin virüse karşı bağışıklık kazanması gerektiğini belirten Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Tayyar Şaşmaz ise “Ülkemizde bu hastalığa karşı aşı ile toplumsal bağışıklık yaratabilmek ve covid virüsünü durdurabilmemiz için toplumun yüzde 65’inde bağışıklık yaratmamız gerekiyor. Aşının etkisi yüzde 85 civarında. Biz toplumun yüzde 75 ini aşılayabilirsek bu yüzde 65’lik bağışıklık sağlayabilecek. 63 milyon insanı aşılanması lazım ki popülasyonda yüzde 65 civarında virüse karşı bağışıklık elde edebilirsiniz. 2 doz aşı alan kişi sayısı bu olmalıdır. Şimdi 2 doz aşı yapılabilen sayısı 6,7 milyon. Biz kabaca yapmamız gereken kişi sayısının ancak yüzde 10’una aşılayabildik. Şimdi Türkiye’nin aşı yapma alt yapısı iyi. Sağlık Bakanımızın dediği gibi günlük 1,5-2 milyon aşı yapabilecek kapasiteye sahibiz. Her gün 1 milyon kişiyi aşılarsak 60 günde aşı sürecini bitirebiliriz. Şu anda bu altyapısını kullanamıyorum çünkü yeterince aşı yol elimizde. Bu anlamda şubat ayında başlayan aşılama yavaş ilerliyor. Şu ana kadar 30 milyon insanın aşılanması gerekiyordu. Yavaş ilerlemesinin de nedeni yeterince temin edemiyoruz” dedi.

 

“AŞI GÜVENLİ”

Şaşmaz “Aşı dünyadaki bulaşıcı hastalıklara karşı kullandığımız en etkili ve en güvenli tıbbi araçtır.  Daha etkili ve güvenli başka bir araç yok. Halkın endişeye kapılmasına gerek yok. Çünkü o kadar bilimsel çalışma yürütülüyor ki, aşı çalışmaları üzerinde o kadar denetim var ki, eğer otoriteler bu aşıyı yaptırmaya karar vermişse halk güvenle bu aşıyı yaptırabilir. Türkiye’de kimin ne zaman aşı olacağı konusunda Sağlık Bakanlığı’nın bir prosedürü vardır. İnsanlar tereddüt etmeden gidip aşısını yaptırsın. Çünkü bu hastalığa karşı aşının yerine koyacağımız başka hiçbir tıbbi araç yok. Ancak kendimizi maskeyle, sosyal izolosyonla kendimizi koruyabiliriz ama bu da geçici olacaktır. Onun için elimizdeki aracı çok iyi kullanmamız lazım” dedi.

 

TABİP ODASI’NDAN 4 UYARI

Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu yayınladığı basın açıklamasında hükümetin insanların aklıyla oynadığını iddia ederek pandemi kuruluna yazılı olarak önerdiği önlemleri kamuoyuyla paylaştı. Mersin Tabip Odası’nın bildirisinde şu tavsiyeler yer aldı:

“1. Verilerin paylaşımı şeffaf olmalı. Bu veriler; Mersin ilindeki pozitif vakaların ilçelere ve yaş, cinsiyet, mesleğe göre dağılımı, kaç kişiye test yapıldığı, mutant virüs sayısı, kaç kişinin hastaneye yatırıldığı ve yoğun bakımlara yatan hasta sayısı, gerek hastanelere yatışlarda ve gerekse pozitif vakalarda aşılı olanlarla olmayan farkını içermelidir.

2.  Filyasyonda ve tedavide yaşanan sorunların giderilebilmesi için, meslek odaları (özellikle sağlık meslek odaları olan Tabip Odası, Eczacı Odası, Diş Hekimleri Odası ve Veteriner Hekimler Odası), sağlık sendikaları ve 1. 2. 3. basamak temsilcilerinin Sağlık Müdürlüğü koordinasyonu ile periyodik bir araya gelmelerinin sağlanması.

3. Vatandaşın düzenli bilgilendirilmesi ve güveninin kazanılması ve bu şekilde aşı tereddüdünün yok edilmesi için toplu taşıma ve toplu çalışma alanlarında düzenli bir faaliyeti belediyelerle organize olarak yapmak.(Bildiri dağıtımı, afiş asma, bilbordlardan duyuru yapılması vb)

4. Yüz yüze eğitimin bundan sonra aksamaması için okullarda her türlü tedbirin alınması, okullardaki filyasyona yönelik daha somut adımların atılması, öğretmenlerin ve diğer milli eğitim çalışanlarının çok acil aşılanmasının sağlanması.

Bu önlemlerin acilen yerine getirilmesi ve ayrıca test sayılarının arttırılması, temaslıların izole edilmesinde kişinin keyfiyetine bırakılmaksızın çok daha özenli olunması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi taktirde önümüzdeki sürecin çok daha karanlık olması kaçınılmazdır.”