ABİDİN YAĞMUR
Covid-19’un Mersin ekonomisi üzerindeki etkilerini ve pandemiyle mücadele sürecinde verilen destek paketlerini değerlendiren MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, bu süreçte Mersin ekonomisinin ayakta durduğunu ama tam toparlanma için devlet desteğinin olmazsa olmaz olduğunu vurguladı. İşte Güney gazetesinin MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan ile gerçekleştirdiği özel röportaj:
-17 günlük tam kapanmayı tüm sektörler açısından değerlendirirsek nasıl bir manzara çıktı ortaya?
AYHAN KIZILTAN: Tam kapanma, kısmi kapanma ve hafta sonu kapanmanın etkilediği kesimler var. Hizmet sektörü, turizm sektörü ve eğitim sektörünü çok fazla etkiledi. Ama en büyük darbeyi yeme-içme sektörü, kafeler, restoranlar ve bir de turizm sektörü gördü. Pandemide büyük problemler yaşayan sektörlerimiz varken sahilde insanları görüyorum masalar, sandalyeler yerleştirmişler, hiçbir denetim yok, içereceğini yiyeceğini alan oturuyor ve iç içeler. Bununla birlikte sahilin tam karşısında restoranı ve kafe sahibi olan işletmeciler diyor ki: “Benim restoranımın açık bölümü var, bahçe bölümü var. Bana da izin versinler ve ben bir masa atayım dört kişilik ama iki kişi oturtayım. Sahilde bulaş olmuyor mu sanki diyorlar. Şimdi insanlar parklarda, bahçelerde yeme içmeye alıştılar. Yarın bir gün tam açılma olduğunda restoranlara belki gitmeyecekler. Her şeyin bir kuralı var, düzeni var. Biz diyoruz ki yasaların, kuralların eşit bir şekilde uygulanması ve bu uygulama sağlandığı takdirde işletmeler arasında dengeli bir rekabet oluşsun. Şimdi bir işletmeye az diğer işletmelere aşırı imtiyaz sağlarsan o aşırı imtiyazların orantısız güç haline gelebilir. Türkiye’de orantısız gücü de ilk defa biz gündeme getirdik. Marina’yı örnek gösterelim. Sen orayı işleten şirkete sürekli imtiyazlar verirsen, içerideki yapılaşmasını sürekli genişletirse dışarıdaki işletmeler buna karşı ne yapacak. Onların karşısında ezilecek. Bir diğer örnek ise zincir marketler. Mobilyacı kapalıydı, ayakkabıcı kapalıydı, elektronik eşyacı kapalıydı, beyaz eşyacı kapalıydı, zücaciyeci kapalıydı. Bunlar hepsi kapalı ama bu zincir marketler her şeyi satabiliyor. O zaman bu haksız rekabet değil mi? Bu marketler gıda üzerine açılmış marketler ama her şeyi satabiliyor. O zaman da bunlar alışveriş merkezi haline dönüyor. Bunları o halde alışveriş merkezi olarak değerlendirmek gerekiyor. Buna karşı şimdi yeni bir perakende yasası hazırlanıyor. Onunla ilgili de çalışmalara başladık. Hem Esnaf Sanatkar Odası hem biz hem de ilgili dernekler yasayı uygun bir şekle getirttirebilirsek Türkiye’deki bu haksız rekabeti önleyeceğiz ve küçük esnafı koruma altına alabileceğiz.
-Şu an sıkıntı yaşayan sektörler için odaların borsaların acil önlem ve eylem planı önerisi nedir?
AYHAN KIZILTAN: Acil eylem planı hükümete hep bildiriliyor. Biz diyoruz ki bunların finansal olarak hazır hale getirilmesi lazım. 1.5 sene işletmeler kapandı ve tekrardan bunların kendilerini toparlayıp işletmelerini açabilmesi için bunların nakit desteğine ihtiyacı var. Bununla birlikte son 1.5 senede çalışamadıkları için daha önceden gelen vergi ve SGK borçları gibi devlete olan borçları silinsin. Verilen 3 ve 5 bin TL’lik desteğin süresi uzatılsın. Bir defa verilmesin en az 6 ay verilsin. Bunlara özel çok düşük faizli ve ödeme süresi 1 yıl ondan sonra da uzun vadeli kredi ve kolay alınabilecek krediler verilmesi lazım. Son olarak da sicil affı çıkması lazım. Kredi verilecekse ön koşulsuz, düşük faizli ihtiyaç sahibine verilsin. Yani şimdi bankada mevduatı olan, büyük parası olan firmalara verilmesin. 200 bin, 300 bin, 500 bin gibi paraları alıp çarkını döndürebilecek ve tekrardan harekete geçebilecek olan esnaflara, işletmelere verilsin. Acil eylem planı dediğimiz bunlar ve bu saydıklarım yapılmadığı sürece bu sektörleri tekrar ayağa kaldıramayız. Bununla birlikte turizmcilerin çok daha büyük desteklere ihtiyaçları var. Turizmciler, otellerini yenilemeye, restorasyon yapmaya başladılar. Gittiler krediler aldılar. Şimdi turizmciler 1.5 senedir çalışmıyor. Turizmciler şu anda kredilerini ödeyemiyorlar. Artık turizm sektöründe insanlar mal varlığı da kalmadı. Onun için çok büyük nakit ihtiyacı var. Hükümetin ne yapıp edip bu ihtiyaç olan nakit desteğini hesaplaması lazım.
-Bu sektörler için gelecek öngörünüz nedir? Toparlanma ne kadar sürer?
AYHAN KIZILTAN: Şu anda turizm sektörü başlıyor ama 2021 yılı için umut yok. Önümüzdeki sezonun sonuna kadar turizmden hiçbir kamu alacağının alınmaması lazım. Belki de birçoğunun borcunun silinmesi lazım ve bununla birlikte hepsinin hesabının kitabının yapılması lazım. Örneğin 1.5 sene önce Mart ayında Türkiye’de pandemi gündeme geldi. Odalar Birliği bize hemen bildirdi ve dedi ki kentinizdeki diğer Sivil Toplum Örgütleriyle ve iş dünyasıyla görüşün ve iş hayatında bizleri nelerin beklediğini rapor haline getirin. Tabi biz bütün STK’larla, mühendisler odalarıyla görüştük ve rapor hazırladık. Ben o raporun altına şunu yazdım: “Bir yandan virüsle mücadele yapılacak. Bir yandan da ekonomiyi ayakta tutma mücadelesi yapılacak ama normalleşme olduğunda virüsle mücadele kazanıldığında bizi ne fatura bekliyor?” Çünkü bu süre zarfında birçok işletme zora girecek. Paralel olarak onun çalışması da hükümet tarafından yapılması gerekiyor. O zaman geldiğinde plan hazır olmalı ve her şeyin tıkır tıkır işlemesi lazım. Aslında o günün planlarının detaylı bir şekilde yapılması lazım. Örneğin 3 ve 5 bin TL’lik hibe küçük esnafa ve şahıs işletmelerine veriliyor ve toplamda 4.5 milyar TL tutuyor. Akaryakıta yapılan zam 45 milyar TL civarında. Oradan 4.5 milyar TL’si desteğe gidiyor. Yani devletin rakamsal desteği şu anda yeterli değil ve bu destek olmadan toparlanılması mümkün değil.
-Toparlanma için olmazsa olmaz devlet desteği nedir sizce? Ne yapabilir devlet?
AYHAN KIZILTAN:
1-Zarar gören sektörlerin 2019’dan 2021’in sonuna kadar olan vergi ve SGK borçlarının hepsinin silinmesi lazım.
2-Hibe yardımlarının uzatılması lazım. Bir defaya mahsus değil en az 6 ay verilmesi lazım.
3-Çok düşük faizli ödemesiz süresi ve ödeme vadesi de uzun krediler verilmesi gerekiyor. Bu krediler verilirken şartları da çok fazla aramadan verilmesi lazım. Burada kamu bankalarına çok fazla görev düşüyor.
-Bu süreçte kapanma, işçi çıkarma, protesto edilen senet, batan kredi gibi vakalar istatistiklere yansımaya başladı mı? Yoksa sektörler biraz daha direniyor mu?
İstatistiklere tabi ki yansıdı. Şimdi bu nefes kredisi açıldı ve bu süreçte bankalarla sürekli görüşüyoruz ve bunlar da sürekli dile getiriliyor. Bankalar, kredi vermeye uygun işletme, esnaf bulmakta zorlanacağız diyorlar. En son verilen nefes kredisinde o zaman 10 milyon lira taahhüt etmiştik Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak sonra da 20 katı banka ve Odalar Birliği koyacaktı. Bununla birlikte bizim taahhüt ettiğimiz 20 milyon liranın sadece 4.5 milyon lirası kullanılabilmiş. Bu da demek oluyor ki işletmelerin krediye erişimi zor. 1200-1300 kişi bizden krediye başvuru yapmak için belge almış. Bunların 750 tanesi sadece alabilmiş. Bu ne demek oluyor? Krediye erişim zor. Krediye erişimi kolaylaştırmak lazım.
“Mersin ekonomisi ayakta durdu”
-Mersin sizce hala canlı bir ekonomiye mi sahip yoksa pandemi Mersin ekonomisini kırılgan hale getirdi mi?
AYHAN KIZILTAN: Mersin ekonomisi kırılgan bir yapıya sahip değil. Mersin ekonomisi ayakta durdu. Mersin’de çok güçlü sektörler var. Çok güçlü ekonomik kimlikleri var. Mersin’i bir tek kimliğe bağlamak yanlış olur. Bir kere lojistik hiç durmadı. Sanayi, ilk başta biraz bocaladı sonra çabuk doğruldu. Çok güzel önlemler alınarak sanayi sektörü hiç durmaması sağlandı. Mersin’deki sanayicilerin sıralaması listelerde de bu süreçte üst sıralara tırmandı. Tarım, zaten Mersin’in lokomotiflerinden bir tanesi. Gıda sanayi ve tarımı da birlikte değerlendirirsek bu sektörler ayakta durdu. Onun için Mersin’in çok güçlü kimlikleri var. Mersin’i tek kimliğe büründürmeye çalışmak Mersin’e haksızlık olur.
“Önemli olan dayanışma”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, zincir marketlerin gıda ürünleri dışındaki diğer ürünlerin satılmamasına yönelik çok fazla mücadele ettiklerini dile getirdi. Kızıltan, “Esnaf ve şirketlerimiz alınan karadan çok memnun oldular. Asıl memnun oldukları konu ise dayanışma içerisinde kırmadan dökmeden sadece şikayetlerini dile getirerek mücadelelerine cevap aldılar. Bu hareketin de bizi yönetenler tarafından duyulması onları çok mutlu etti. Demek ki kırmadan dökmeden dayanışma içerisinde gerçek ihtiyaçlar ısrarlı bir şekilde ortaya konursa bu dikkate alınacaktır. O kesimde dayanışmanın sonucunda elde edilen bir ürün var ortada. Bu ilerisi için birçok kesime de bir örnek oluşturacaktır. Burada en sevindirici olan şey insanların dayanışma içerisinde kırmadan dökmeden demokratik bir şekilde elde edilen hakka sahip olmalarıdır. Asıl önemli olan şey dayanışmadır” dedi.