Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Özgür Çocuk Parkı’nda öğrencilerin yaşadığı barınma sorununa ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamayı platformun dönem sözcüsü Dr. Mehmet Antmen, “Devlet yurtlarında barınma imkanı bulamayan ve özel yurtlarda kalacak maddi imkanı bulunmayan ya da cemaat/tarikat/vakıf/dernek yurtlarında kalmak istemeyen öğrenciler için paylaşımlı şekilde bir konutta yaşamak da imkansız hale gelmiştir” dedi.
PLANSIZ OKULLAŞMA
Antmen, 1980 sonrasında planlı ve kamucu bir iktisadi gelişimi tamamen terk eden ülkede, barınmaya dair politikalar piyasa mekanizması yoluyla geliştirilmeye başlandığını söyleyen Antmen, “AKP`nin iktidara gelişinden bu yana Türkiye`de inşaat ve gayrimenkul sektörlerinin geçirdikleri dönüşümler ve bu sektörlerin Türkiye ekonomisi içinde adaletsizliği perçinleyen başat konumu ile problem 70 yıldır hiç olmadığı kadar derinleşmiştir. Bugün hepimiz toplumsal alanda iyiden iyiye görünür olan piyasa koşullarının getirdiği iktisadi krizin bir uzantısı olarak ortaya çıkan barınma sorunu ile baş edemeyecek noktaya geldik” dedi. Piyasa mekanizmasının çözemediği toplumsal taleplerden doğan bir planlama sorunu ile karşı karşıya olunduğunu belirten Antmen, “Öncelikle üniversite öğrencilerinin “Barınamıyoruz Hareketi” ile başlayan sürecin bir ayağını yurtsuzluk problemi oluşturmaktadır. Türkiye`de 1980`li yıllar itibariyle ivme kazanan yükseköğretim düzeyinde okullaşmanın ve kontenjanların plansız bir biçimde sürekli artırılması stratejisinin karşısında ihtiyaç duyulan barınma alanları benzer düzeyde geliştirilmemiştir” ifadelerini kulandı.
“KYK SADECE ÖĞRENCİLERİN YÜZDE 18’İNE HİZMET SUNMAKTA”
Üniversitelerin kendi öğrencilerine yurt sağlama kapasitesi yaklaşık olarak %2, Kredi Yurtlar Kurumu eliyle sunulan yurtların ise uzaktan eğitim ve açık öğretim öğrencileri dışındaki üniversite öğrencilerinin yaklaşık olarak yalnızca %18`ine hizmet sunabildiğini söyleyen Antmen, “Sonuç olarak kamunun yokluğunda vakıf/dernek yurtları, özel yurtlar, pansiyonlar, cemaat/tarikat destekli evler, paylaşımlı kiralık evler şeklinde çeşitlenen biçimlerde yeni barınma modelleri piyasa koşulları içinde açığa çıkmıştır. Devlet yurtlarında barınma imkanı bulamayan ve özel yurtlarda kalacak maddi imkanı bulunmayan ya da cemaat/tarikat/vakıf/dernek yurtlarında kalmak istemeyen öğrenciler için paylaşımlı şekilde bir konutta yaşamak da imkansız hale gelmiştir” dedi.
“ÖĞRENCİLERİ MÜŞTERİ OLARAK GÖREN YAKLAŞIMDAN UZAK DURULMALIDIR”
Antmen, “Barınma hakkının kalıcı, bütüncül bir biçimde çözümü için: Devlet, toplumun farklı kesimleri için kentle bütünleşik toplu konutlar, yurtlar, pansiyonlar, lojmanlar, sosyal konutlar üretmelidir. Bölgesel ve kentsel düzeyde, konut için kaynak tahsis stratejileri oluşturulmalıdır. Bu stratejiler kentlerin ve bölgelerin gelişme eğilimleri ile ilişkilendirilmiş nitelikli toplu konut uygulamalarını kapsamalıdır. Konut ihtiyacının ne kadar olduğu ve arz-talep arasındaki uyumsuzluğun tespit edilmesi gerekmektedir. Var olan ancak ulaşım zorlukları sebebiyle tercih edilmeyen konut alanları kent merkezleri ile bütünleşmenin sağlanacağı toplu taşım uygulamaları ile desteklenmelidir. Yerel yönetimler, müteahhit odaklı kentsel dönüşüm süreçlerini öne çıkarmak yerine, toplumcu belediyecilik pratiğini benimseyerek tüm yurttaşların sağlıklı ve güvenli bir çevrede barınma hakkını tesis etmek üzere sosyal konut uygulamalarını yaygınlaştırmalıdır. Ödeme güçlüğü çeken yurttaşlar için kiralık sosyal konutlar inşa edilmelidir. Konutun bulunduğu yöreye göre ortalama kira bedelleri belirlenerek kira artışları sınırlandırılmalı, denetimler artırılmalı ve yaptırımlar tanımlanmalıdır. İhtiyaç sahibi olan tüm yurttaşların barınma hakkına erişim koşulları iyileştirilmeli; sağlıklı ve güvenli bir konutta yaşama imkanı sunmak için gerekli kira yardımları yapılmalıdır. Bugün barınma problemi yaşayan öğrencilerin sorunlarına kalıcı çözüm bulunana kadar kamuya ait misafirhane, boş lojman, sosyal tesislerin ivedilikle öğrencilerin uygun fiyatla kullanımına açılmalıdır. Yüksek öğrenim politikasının artık milyonlarca diplomalı işsiz yarattığı ülkemizde üniversite öğrencilerini kent ekonomilerini kalkındıracak müşteri olarak gören yaklaşımdan vazgeçilmelidir. Bu anlamda yüksek öğrenim politikasında rasyonel gereksinimlerden uzak bölüm ve kontenjanlara ilişkin acil düzenleme yapılmalıdır” dedi.
“GEZİ SÜRECİNDE MÜCADELE ETMİŞ OLMAK ONURDUR”
Barınma sorununu halledemediği için okul kaydını dondurmak zorunda kalan birçok öğrencinin olduğunun altını çizen Antmen, “ “Barınamıyoruz” diyerek seslerini yükselten öğrencilerin taleplerini sahiplendiğimizi, temel bir insan hakkı olan sağlıklı ve güvenli bir çevrede barınma hakkına erişemeyen milyonların sorununun çözüme kavuşması için sunduğumuz çözüm önerilerinin takipçisi olacağımızı, öğrencileri Tarikat/Cemaat yurtlarına mahkum etmeye çalışan, öğrencilerin sesini duyup çözüm üretmek yerine “yurt sorunu yoktur, bu protestolar Gezi’nin devamıdır” diyen AKP iktidarına karşı mücadelemizin süreceğini, bizim için gezi sürecinde mücadele etmiş olmanın bir onur olduğunu kamuoyunun bilgisine sunarız” diyerek açıklamayı sonlandırdı.