Açıklamada, “Ülkemizde bir süredir yaşanan ekonomik krizin etkisiyle iş ve yaşam koşullarımız ciddi anlamda ağırlaşmıştır. Yıllardır dile getirdiğimiz temel taleplerimiz karşılanmamış ve yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler üretilmemiştir. Bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin yaşadığı ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözmek için yıllardır adım atmayanların, gerçek sorunlarımızı görmezden gelenlerin her yıl aynı cümlelerle tekrarladıkları bildik nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz. Her 24 Kasım’da öğretmenliğin kutsallığından, ‘onurlu bir meslek’ olduğundan söz edilmesinden vazgeçilmesini ve sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesi istiyoruz” denildi.
“BİR ÖĞRETMEN MAAŞIYLA 4 ÇEYREK ALTIN ALINIYOR”
Eğitim-Sen açıklamasında, 1 ABD dolarının ortalama 1.81 TL olduğu 2012 yılında, 1.769 TL aylık alan 9. derece 1. kademedeki bir öğretmenin maaşıyla 977 ABD doları alabiliyorken, bugün aynı derece ve kademede 4 bin 960 TL alan bir öğretmenin maaşıyla 394 ABD doları alabildiği ifade edildi.
Açıklamada, “9/1 derecedeki bir öğretmenin maaşı son 10 yılda, dolar bazında neredeyse 2,5 kat erimiştir. Dolar kurunun sürekli artması yaşanan erime sürecinin artarak devam edeceğini göstermektedir. Benzer bir şekilde 2012 yılında 9/1 derecedeki bir öğretmen, maaşı ile 10 çeyrek altın, 2013 ve 2014’te 14 çeyrek altın alabiliyorken, şu anda aynı derecedeki öğretmen aldığı maaşla ancak 4 çeyrek altın alabilmektedir” ifadeleri kullandı.
“HALKIN ÖĞRETMENLERİYİZ”
Eğitim-Sen Mersin Şube Yürütme Kurulunun açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Ekonomik krizin çalışma ve yaşam koşullarını son derece ağırlaştırdığı bir dönemde ailelerin çocuklarını hangi zorluklarla okula gönderdiklerini çok iyi biliyoruz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi okul içinde ve dışında bekleyen tehlikelerin, eğitim sistemini kuşatan ırkçı-gerici uygulamaların en yakın tanığıyız. Yıllardır yaşadığımız sorunlara somut ve kalıcı çözümler üretilmesini istiyor, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarının çözülmesini talep ediyoruz. Bizler, öğretmenlerin ‘hükümet memuru’ yapılmasını, öğretmen ve yönetici atamalarının siyasi torpillerin gölgesinde yapılmasını değil; nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olabileceği gerçeğinden hareketle, çalışma ve yaşam koşullarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. Şu çok iyi bilinmelidir ki, dünyanın her yerinde eğitim emekçileri siyasi iktidarlara değil; halka ve öğrencilerine karşı sorumludur. Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yaparken, aksi yöndeki tüm politika, uygulama ve dayatmalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmeni olmak için mücadele ediyoruz.”