İnsanoğlu dünyaya geldiği günden beri ayı güneşi, gezegenleri, gökyüzünde gerçekleşen olayları merak etmiştir. Günlük ihtiyaçlarına çözümler bulmaya ve hayatı, varoluşu, yaşadığı dünyayı anlamlandırmaya çalışan insan, doğadan, gökyüzünden yardım almaya çalışmıştır. Günlük ihtiyaçları karşılama dürtüsüyle yapılan bu gözlemler ilk astronomi çalışmalarıdır. O dönemlerde astronomi ve astroloji birbirinden ayrı değildi. Babillerde din adamları, Mezopotamya-ırak bölgesinde ise uzman gözlemciler bu işi yapmaktaydı. Ayrıca danışmanlık hizmeti de verildi.
Astroloji, temelinde astronomi ve istatistik bilimi bulunan matematik tabanlı bir ilimdir.Asırlardır yapılan gözlemler sonucunda elde edilen veriler ile yapılan öngörülerin fal veya falcılık ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Aslında astrolojinin hava durumu tahminlerinden de pek bir farkı yoktur.
Bizler tek bir burçtan oluşmuyoruz. Kişisel doğum haritamız yani göbek bağımızın kesildiği anın haritası, 12 tane burcun, 8 tane gezegenin ve 2 tane ışığın (Güneş ve ay) bir kombinasyonudur. Ve bu kombinasyon tıpkı 10 tane rakamın sonsuza kadar giden bir sayı potansiyeli oluşturması gibi sonsuz sayıda çeşit çeşit insan karakteri yaratır. İşte doğum haritası budur..
Doğduğunuz an güneşin gökyüzünde hangi takımyıldızında olduğu güneş burcunuzu, ayın hangi takımyıldızında olduğu ay burcunuzu, merkürün hangi takımyıldızında olduğu merkür burcunu gösterir.. Siz örneğin ‘benim burcum oğlak’ derken aslında şunu demek istersiniz: ‘Ben doğduğumda güneş, oğlak burcundaydı..’ Bunun gibi ay burcunuz, yükselen burcunuz, mars burcunuz, venüs burcunuz, satürn burcunuz, jupiter burcunuz, Uranüs, pluton ve neptün burcunuz vardır ve hepsinin ayrı ayrı anlamları olmakla beraber, herbirinin hayatınızın farklı bir alanında etkisi vardır. Burçların ve gezegenlerin doğum haritanızda yerleştikleri evler ve birbirlerine yaptıkları açılar sizi, ruhunuzu, nereden geldiğinizi, nereye gidiyor olduğunuzu, potansiyel hastalıklarınızı, kişisel ve mesleki eğilimlerinizi, travmalarınızı, neden aynı döngüden çıkamadığınızı ve kendinizi değiştirmediğiniz, aynı bilinçle gittiğiniz taktirde neler yaşayacağınızı gösterir. İşte biz astrologlar da doğduğunuz anın gökyüzü haritasını çıkartarak, 12 burcun, 8 gezegenin, güneşin ve ayın birbirleriyle ilişkilerini inceleyerek yorumlar, analizler yaparız.. O yüzden yapılan burç yorumlarının çok ta işlevsel bir yanı yoktur. Doğum haritanız bir denizse, okuduğunuz burç yorumları o denizde sadece küçük bir damladır. Çünkü her birinizin doğum haritası farklıdır ve bu harita parmak iziniz kadar size özgüdür.
Yanlış bir yargı: ‘Ben akrep burçlarıyla anlaşamıyorum’, ‘aslan burçlarını hiç sevmiyorum’..
Bu tarz cümleler kuruyorsanız eğer, ‘gerçek astroloji’ hakkında pek fikriniz yok demektir. Kendi haritanızda siz de bir yerlerde akrepsiniz veya aslansınız bunu unutmayın! Herkeste olduğu gibi sizin de akrep burcunda bir gezeniniz veya bir ev girişiniz mutlaka var.. Özünde kendi kendinle anlaşamadığın ama bunu kabullenmediğin veya henüz farkında olmadığın noktadır orası.. Bütün sorunlarının da kaynağıdır. Senin gölge yönündür.. ve şifalanıp iyileşebileceğin yer de yine orasıdır.. Astroloji işte tam da bunun için vardır. Kişisel ve ruhsal gelişim açısından sağlıklı bir araçtır. Doğum haritan seni o kadar iyi tanımlar ki, özellikle psikoloji bilimi ile birleştiğinde sonuç mükemmel ötesi olur. Derinlik psikolojisinin kurucusu Jung’un astroloji konusunda derin araştırmaları olmuştur. Carl Gustav Jung’un dediği gibi ‘bilinçaltındaki düşüncelerimiz bilince çıkmadıkça karşımıza kader olarak çıkar.’ Astrolojinin amacı işte o bilinçaltını bilinç yüzeyine çıkartmak, farkında olmanı sağlamak ve kadersel, değişmez sandığımız olasılıkları engellemek, ya da hafifletmektir.. Astrolojiyi burç yorumlarına indirgeyerek basite alıyoruz. Astroloji insan için muhteşem bir yol haritası ve kendi potansiyellerini keşfetmesine yardımcı olabilecek harika bir kılavuzdur.. ve her insan ömründe en az bir defa astroloji danışmanlığı almalıdır.
Sevgiler
astrologbilgeasli