ELVAN KONUK
16 yıldır Mersin’de yaşayan Şair Arif Tatlı, ortaokul ve lise yıllarında yazdığı şiirlerinden oluşan bir kitap çıkarmak için çok uğraş vermiş, ancak uzun yıllar bu hayalini ertelemek zorunda kalmış. Mersin’e taşındıktan sonra arkadaş çevresinin cesareti ile ilk kitabı ‘Şiirlerle Bir Gün’ü çıkaran Şair, şimdilerde şiir ve roman alanında çalışmalarını sürdürüyor.
Merhabalar, okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Yaklaşık 16 yıldır Mersin’de yaşıyorum. Burada bir kamu kuruluşunda Teknik memur olarak görev yapmaktayım. 75 doğumluyum ve aslen Gaziantepliyim. Evliyim ve iki oğlum bir de dünyalar tatlısı kızım var. İlkokulun sonlarına doğru şiirle tanıştım. Gaziantep’te yerel gazete, radyo ve yerel bir televizyonda şiirlerim yayınlanmıştır. Lise yıllarında Ankara Gençlik Antolojisi dergisinde bir şiirim yayınlanmıştır. Ancak tüm çabalarıma rağmen ilk eserim olan "Şiirlerle Bir gün!!" adlı kitabımı bir buçuk yıl önce bastırabildim.
Yazma yolculuğunuz nasıl başladı? Yazdığınız ilk şiir anınızı hatırlıyor musunuz?
İlkokul sonlara doğru şiir yazmaya başladım. İlk yazdığım şiirler çok basitti. Tabiki basitliğini edebiyata olan ilgimin artmasıyla daha iyi şiirler yazarak farkettim. Bunun üzerine arkadaşlarımda yazdığım şiirleri övmeye başlayınca şiirlerimi biriktirmeye başladım.
İlk yazdığım şiiri tam hatırlamıyorum, çünkü yazıp yazıp şiirlerimi bir kenara koymuştum.
“KİTABIMI BASTIRMA SERÜVENİM AİLEME DE SÜRPRİZ OLDU”
Şiirlerle Bir Gün kitabınızın oluşum sürecinden bahseder misiniz?
İlk kitabım olan "Şiirlerle Bir Gün!!!" bence çok gecikmiş bir kitap oldu. Ortaokul sonlarda ve lise yıllarında kitabımı bastırayım diye çok uğraştım ama bir türlü kısmet olmadı. O zamanlarda bulunduğum ilçenin kaymakamından yardım istemek için dahi gittim ama bana fakirlik kağıdı doldurmam gerektiğini söyleyip başından attı. Daha sonraları okulda arkadaşlarım dahi benimle uğraşıp kitap bastırmamı isteseler de o zamanlarda bayağı zor bir durumdu. Evlenip Gaziantep' ten Mersin’e taşınınca zamanla arkadaş ortamımda gelişti. Genişleyen çevrem sayesinde biraz da onların cesaret vermesiyle kitap bastırma serüvenim başladı. Kitabımın ismini ise, "Neco bir gün" lakaplı arkadaşımla ayak üstü konuşurken koyduk. İçimde ukde kalan bu kitabı ailemden habersiz bastırdım ve onlara sürpriz olmasını istedim. Gerçekten de kitabım basılıp eve gelinceye kadar kitabımı bastıracağımdan haberleri olmadı. Yani onlara da tam bir sürpriz oldu.
Şiir yazarken ilhama inananlardan mısınız? Bir ön hazırlık süreciniz var mı?
Şiir yazarken tabiki ilhama ve yazılması gereken kişi, olay veya nedenlere ihtiyaç vardır. Ama ben öyle şiir yazarken derin derin düşünen ve uzaklara dalarak saatler geçiren birisi değilim. Bazen 10 dakikada bazen de yarım saatte şiiri yazar sonuçlandırırım.
“ŞİİR DIŞINDA ROMAN VE ÖZLÜ SÖZLER DE YAZMAYA BAŞLADIM”
En çok hangi türde şiirler yazıyorsunuz? Edebiyatın başka alanları ile de ilgili misiniz?
Genelde aşk, ayrılık, hasret ve hüzünlü şiirler yazarım. Bu şiirlerim genelde şarkı sözü olmaya müsait sözlerdir.
Şiir dışında, roman ve özlü sözler de yazmaya başladım.
Başka kitap projeleriniz olacak mı?
Elbette ömrüm yettiğince elimden geldiğince yazmaya devam edeceğim. İkinci kitabımı da hazırladım ve inşallah en kısa sürede de bu kitabımı çıkarmayı planlıyorum. Üçüncü kitabımda bir aksilik olmazsa roman olacak. Çok hoşuma giden bir şiirimden esinlenerek yazmaya başladığım romanım da şimdilik yarıyı geçmiş durumdadır.
Son olarak neler eklemek isterseniz?
Öncelikle siz ve sizin gibi sanata ve sanatçıya önem veren, onları okurlarıyla buluşturmak için emek harcayan insanlara çok teşekkür ederim. Lütfen okuyalım okutalım ve okuma kültürünü herkese yayalım.
AŞK CEZA MAHKEMESİ
Bugün,
Sana yazdığım şiirlerimi dava ettim.
Dava ettim dörtlüklerimi,
Dava ettim sözcüklerimi.
Ya anlatamıyorlar sana beni,
Ya da anlatmak istemiyorlar sana sevgimi.
Şahit yazdırdım karanlık geceleri,
Şahit yazdırdım defteri ve kalemi.
Yıldızlar çok yüksekteydi, onlar gelemedi.
Ama yine de Çoban Yıldızı ismini verdi,
" Anlatırım" dedi, " her gün çektiklerini "
" Anlatırım" dedi, " gözlerindeki nemi "
Ama sen...
Sen hala kendi dünyandasın.
Nereden bileceksin seni sevdiğimi,
Nereden bileceksin sana değer verdiğimi.
Sen yine de ayakta tut, gururunu ve kibrini.
Tabi ki savunabilirsin, taşa dönmüş o kalbini.
Sen hala dur karşımda,
Dallarının kuruduğunu farketmeyen bir ağaç gibi
Kafama koydum gülüm.
Seni kalbime mahkum ettireceğim.
Mahkum ettireceğim ki, cezanı çekesin.
Biraz da sen yaşa, verdiğin acılarla.
Gör ne hale geldiğimi,
Gör de anla bana çektirdiklerini.
Nasıl sineye çekmişim,
Seninle yaşarken sensizliği.
Şimdi hakim bey,
Yüzüne okuyabilirsin, bana yaptığı densizliği.
Ve artık hükmünü ver...
Ver de anlasın ben varken ben' sizliği...