ABİDİN YAĞMUR
Aynı çadırkentte hem AFAD hem Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri de var ancak başta yardımların dağıtılması olmak üzere birçok konuda tarikatlara ve dinci derneklere öncelik tanınıyor, vatandaşlar yemekten yardım malzemesine kadar birçok alanda dinci vakıflarla muhatap olmak zorunda kalıyor.
“MESCİTLER, KURAN KURSLARI, DİNİ KİTAPLAR”
Mersinli gönüllü öğretmenin, el yazısıyla kaleme alıp gazetemizle paylaştığı izlenimler şöyle:
“Her çadırkentte AFAD bilgi irtibat sorumlusu ve Milli Eğitim çadırkent yöneticisi olarak 2 sorumlu veriliyor. Çadırkentlerde AFAD gözetiminde Çare Derneği, İHV, Müslümanların Elleri ve benzeri isimlerde dernekler yemek çadırları, çamaşır yıkama yerleri, mescit ve kuran kursları, özellikle 4-6 yaş çocukları için kurslar, açarak insanlara zelzele bahsi yazılı kitaplar dağıtıp depremin Allah’tan geldiğini, kendilerinin de çare olduğunu anlatıyorlar.”
“ÇADIRLAR TANIDIKLARA, YARDIM DA O ÇADIRLARA”
“Çadırlar genellikle bu grupların tanıdıklarına tahsis ediliyor. Gelen yardımlar çadıra yapılan yardım adı altında dışarıda kalmış köylerden zar zor gelmiş (ki köylere gidilmediğinden, muhtarların yardımları kendi akrabalarına dağıttığından, çadır bulamadığından) insanlara ancak rica minnet, lütuf gibi veriliyor.”
“KIZILAY ORTADA YOK”
“Çadırkentler, sanki kendileri için kurulmuş bölge gibi verilen iki sorumlu başkanlığında birer haftalık görevlendirmeyle oraya vicdanını rahatlatmaya gelmiş inisiyatifsiz gönüllülerle birer bağış bölgesi gibi işiyor. Hiçbir çadırkent dışı insan için çadır yok. İnsanlar soğukta, gece, çoluk çocuğuyla çadır kent önündeki alanlarda bekliyor. Mevcut çadırkentlerin birçoğunda kurulan duş alanlarına arızalı termosifonlar nedeniyle sıcak su yok. İnsanlar ya soğuk suyla yıkanıyor ya da öylece duruyor. Kızılay ortada yok. Arada bir gönüllü birkaç kişi uğrayıp çocuklara oyuncak dağıtıyor. Gönüllü olarak motorlarıyla ulaşılmayan köylere gitmek isteyenlere yardım verilmiyor.”