BAHA SADIK AKINER
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Namık Kemal Şahbaz, Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi'nden ve bölümü olan Gastronomi bölümünden birincilikle mezun oldu. Mezuniyet Töreni Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Bugün Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi’nden, Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görevli bir “Profesör Doktor” olarak, deyim yerindeyse “Yaşını başını almış” bir insan olarak; hem fakülte birincisi hem de fakültenin Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü birincisi olarak mezun oldunuz. Yıllar boyunca gerçekleştirdiğiniz çalışma ve çabalarınızın sonucunda elde ettiğiniz başarı ve akademik yükselmelerinizin ardından farklı bir alanda yeni bir yola çıkıyorsunuz. Duygularınızı öğrenebilir miyim?
N.K.Ş: Namık Kemal Şahbaz: Bu, benim için çok önemli bir başlangıcın belki de ilk adımı. Bunu zaman gösterecek… 28 yıllık meslek hayatım boyunca bu denli rol çatışması yaşadığım bir ânı hatırlamıyorum. Mezuniyet törenimdeki konuşmamdan bahsediyorum. Zira karşınızda memleketine ve Türkçeye sevdalı hâlâ ilk atandığındaki heyecanla idealist bir Namık öğretmen; sadece öğrencilerine değil evde üç çocuğuna karşı sorumluluğu, onlara rol model olma çabası sergileyen baba Kemal; içinde gençliğin asiliğini ve öğrenme açlığını barındıran öğrenci Şahbaz var…
Sanırım bu üçünün de ortak yanı son nefesine kadar borçlu olması. Kime borçlu? Türkçenin güzelliğini hücrelerimize işleyen yazarlara, şairlere borçlu; kendini yetiştiren hocalara, yetiştirdiği öğrencilerine borçlu; yaşadığı coğrafyaya, kendini büyüten devlete borçlu. Bu borcu ödemenin tek koşulu çok çalışmak. İşte bu çalışma azminin sonucu olarak buradayım. Fakültemden ve bölümümden birincilikle mezun oldum…
“BENİ GASTRONOMİ OKUMAYA İTEN EN ÖNEMLİ GÜÇ KALITSAL SANIRIM”
Öğretmen, baba ve öğrenci konularında kendinize ait isimleriniz de kullanarak vurgular yaptınız. Bu kadar yoğun proje ve çalışmalarınızın, hayatın sizin üzerinize yüklediği sorumluluklarınızın arasından bunu nasıl başardınız?
N.K.Ş: Hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanırım. Attığımız her adımın bir arka planı vardır. Durup dururken “gastronomi” de nereden çıktı diye sizden önce ben de kendi kendime sordum. Yemek yapmayı sevmem gerçeğinin yanı sıra beni gastronomi okumaya iten en önemli güç kalıtsal sanırım. Yani genlerimde aşçılık var. Bilebildiğim kadarıyla babamın ebesi, babaannem, halalarım köyde düğünlerin baş aşçıları olmuş hep. Onlar bir soğan kırsa tadından yenmezmiş… Bir de bilinçaltına attığım bir gerçek var. 1991 yılında üniversite sınavına girdiğimde tercihler sınav öncesi alınıyordu. Benim de edebiyat öğretmenliğinden önce Turizm Fakültesi tercihim vardı. Rehberlik hocası son gün değiştirdi tercihleri. Edebiyat öğretmenliğini öne çekince, benim de kaderim değişti. Sanırım bu yılların bir telafisi. Yeri gelmişken şu durumu da belirteyim. Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi’ni kazandığım yıl olan 2019 yılında sınava hiç ama hiç çalışmadım. Tamamen yılların birikimiyle girdim bölüme…
“HİÇBİR HOCAMA BEN HOCAYIM MAZERETİ SUNMADIM”
Peki bize biraz eğitim hayatınızdan, daha doğrusu hem öğrenciliğinizden hem hocalık zamanlarınızdan bahseder misiniz?
N.K.Ş: Herkesin malumudur, bu dört yıllık süreç bir pandemi ve deprem dönemi oldu. Dolayısıyla özellikle üniversite ortamında öğrenilmesi gereken pek çok uygulama sekteye uğradı. Ülkemizde bu dönemde sadece gastronomide değil, eğitimin her alanında bir mağdurlar kitlesi doğal olarak oluşmuştur. Bu mağdurların içinde en az mağdur olmuş gibi şu an ön plana çıkan benim sanırım. Yaptığım her işte olduğu gibi her derste disiplini elden bırakmadım. Vizesinden 40 alıp geçtiğim dersler de, borçlu geçtiğim dersler de oldu. Her bir derse ilişkin ders notlarım bilgisayarımda kayıtlıdır. Hiçbir hocama ben hocayım mazereti sunmadım. Sanırım beni başarıya götüren en önemli öge zaman yönetimini iyi bilmem. Bir yanda üç çocuğunuz ve eşiniz var, bir yanda Türkçe bölümünde hocasınız, dersleriniz var, diğer yandan da son dönemde Merkez müdürlüğü gibi idari göreviniz var. Bunların hepsine zaman ayırmanız ancak zamanı etkili ve verimli kullanmakla mümkündür.
Turizm Fakültesi’nin Gastronomi bölümünden mezun oldunuz. Niye bu bölümü seçtiniz?
N.K.Ş: Gastronomi ve mutfak sanatları bölümü okuması en sağlıklı, en mutlu ve aynı zamanda en bilimsel bölüm. Kimileri, “Ya bir profesör hocanın ne işi var, bir de bölüm birincisi ve hatta fakülte birincisi olmuş.” diyebilir. Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim benim gönlümde bütün sınıf arkadaşlarım tek tek bölüm birincisi. Onlar hem mektepli hem alaylı olarak yetiştiler. Bölümde teorik olarak öğrendiklerini usta-çırak ilişkisine bağlı olarak staj yerlerinde pratiğe döktüler. Bütün sıkıntıları aşıp birer şef oldular. Ne mutlu onlara… Hepimizi birer şef olarak yetiştiren tek tek bütün hocalarımıza arkadaşlarım adına çok teşekkür ederim. Var olasınız…
“BİR FİNE DİNİNG RESTORAN AÇMAK EN BÜYÜK HAYALİM”
Son olarak, bundan sonraki plânlarınız nelerdir?
N.K.Ş: Bölümü bitirdiğimde ne yazık ki aldığım diploma yemek pişirmiyor, pasta, çikolata yapmıyor. O yüzden kendimi hem sanatsal hem de bilimsel olarak yenilemem gerekir. Kişisel gelişim yaşamımın her alanında en önemli ilkemdir. Bu ilkeden hareketle kendini sürekli yenileyen, bütün ürünlerin organik olarak tedarik edildiği bir mekânda, Osmanlı mutfak kültürünün reçetelerini modern mutfak kültürüyle harmanlayıp şimdilik Mersin halkının hizmetine sunan bir fine dining restoran açmak en büyük hayalim. Hayallerimiz bizi başarıya götüren çok işlevsel ipuçları barındırır. Çünkü önümüzde Hayal ettim, hayalimin önündeki manileri tespit ettim. Manileri kaldırdığımda, hayalim kendiliğinden gerçekleşti. Ve aynı zamanda “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!” diyen, bizlere çalışma disiplini aşılayan, her alanda ilham kaynağı Atatürk’ümüz var.