ABİDİN YAĞMUR
Eğitim-Sen Mersin Şubesi, 2022-2023 Eğitim Öğretin Yılının sona ermesi dolayısıyla bir basın açıklaması düzenleyerek geride kalan yılda eğitimde yaşananları değerlendirdi.
Özgür Çocuk Parkında yapılan basın açıklamasında öğretmenler “Eğitim patronlara teslim edilemez. Güvenceli iş, demokratik, laik eğitim mücadelemiz dönem bitse de devam edecek” yazılı pankart açtı.
Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, “Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, erken çocukluk eğitiminden başlayarak çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemiştir” dedi.
“ÖĞRETMEN AÇIĞI KAPATILMADI”
Eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam ettiğine değinen Sümbül, “Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin giderilmemesi, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakaları geçtiğimiz eğitim öğretim yılında da devam etmiştir. Öğretmen açıkları sorun olmayı sürdürmekte, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması eğitim emekçileri arasındaki eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştirmektedir” ifadelerini kullandı.
“EĞİTİME ERİŞİMDE ENGELLER YAŞANIYOR”
Sümbül, yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere kız çocukları ve kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda yaşanan sorunların sürdüğünü belirtti.
Sümbül, “Bölgesel, cinsel, sınıfsal eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştiği bir eğitim dönemi daha geride kalmıştır. Karma eğitimi hedef alan uygulamalar okul yönetimleri eliyle hayata geçirilmiştir. Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam etmektedir” dedi.
“SİYASİ KADROLAŞMA DEVAM EDİYOR”
Devlet okulu ve özel okullar arasındaki nitelik ayrımının telafisi mümkün olmayan eşitsizliklerin ortaya çıkmasına neden olduğunu ifade eden Sümbül, “2022/23 eğitim öğretim yılında eğitim alanında yaşanan gelişmeler, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdinin olmadığını göstermiştir. Eğitim alanında yaşanan sorunların çözümü için gerekli adımların atılmadığı, eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın devam ettiği, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
RAPORDA NELER VAR?
Eğitim-Sen Genel Merkezi tarafından hazırlanan 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Raporunda eğitim alanında yaşanan sıkıntıların derinleştiğine dikkat çekildi. Rapordan bazı başlıklar şöyle:
*Depremle birlikte eğitim sistemi de enkaz altında kaldı
Depremzede öğrencilerin 3’te biri okul devamlılığı göstermiyor. 5-17 yaş grubunda yaklaşık 203 bin 483 çocuk tamamen eğitim dışında.
*Çocuklara ve çocuk haklarına yönelik tehditler sürdü
1 milyon 200 bin Suriyeli mülteci çocuğun 850 binden fazlası okula kayıtlı olmasına rağmen 350 bin çocuk okula gidiyor. Çok sayıda düzenleme, çocukların eğitimden uzaklaşmasına ve işçi olarak çalışma yaşamına sürüklenmesine neden oluyor.
*Öğrencilerin beslenme sorunu büyüdü
Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sıradadır. Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır.
*Öğretmenlik Meslek Kanunu okullarda ayrımcılık ve eşitsizlik yarattı
Eğitim emekçilerinin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren ve eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran ÖMK sonrasında aynı işi yapan öğretmenler arasında ciddi ücret eşitsizlikleri ortaya çıkmıştır.