“Şiir bizi iyiye ve güzele ulaştırır” | Güney Gazetesi Mersin

“Şiir bizi iyiye ve güzele ulaştırır”

Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği (MEŞYAD) üyelerinden Şair Fatma Arıkan, yazma yolculuğundan söz etti. İlkokuldan mezun olduğu yıllarda şiirle tanıştığını dile getiren Şair, “Şiir kelimelerle güzel biçimler kurma sanatıdır.  Şiir bizi bulunduğumuz ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürürken, bizi düşündürür, iyiye ve güzele ulaştırır” dedi.

“Şiir bizi iyiye ve güzele ulaştırır”


ELVAN KONUK

 

Mersinli Şair Fatma Arıkan, ‘Bizim Herif’ isimli şiir kitabıyla okurlarla buluştu. İkinci kitabının tamamlandığının müjdesini veren Arıkan, aynı zamanda eşi Yazar Çınar Arıkan ile kitap çalışmaları olduğundan söz etti. Fatma Arıkan ile şiir ve edebiyat üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

F.A.: 1964 yılında Anamur 'da doğdum. Babamın işi gereği ilkokul ortaokul ve liseyi yurdun çeşitli yerlerinde okula giderek bitirdim. Anadolu üniversitesine devam ederken okula ara vermek zorunda kaldım.www.gazeteanamur.com adlı İnternet sitesinin sahibiyim ve aynı sitenin yayın yöneticiliğini halen sürdürmekteyim. Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği (MEŞYAD) üyesiyim. Şiir ve hikaye yazıyorum. MEŞYAD’ın yayın organı Maki dergisi olmak üzere çeşitli dergilerde ve İnternet sitelerinde bir çok şiirim ve hikayem yayınlanmıştır. Çan Belediyesi sponsorluğunda yayınlanan "Allah Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Muhammed Şiirleri Güldestesi", Anne ve Baba  Yüreğinden Evlada Şiirler, Bu Günden Yarına Biriz Şiir Antolojisi, Yaşayan Şairler Antolojisi, Gaziantep Belediyesince yayımlanan "Bayrak Şiirleri Antolojisi” gibi bir çok antoloji kitaplarında şiirlerim yer aldı. Yurt içinde ve yurt dışında yapılan Şairler ve Yazarların katıldığı çeşitli etkinliklerde yer aldım, bu etkinliklerde çeşitli ödüller aldım.

Bestelenen şiirlerim bulunuyor. “Anamur Sevdası” adlı çeşitli şairlerin “Anamur” temalı yazdıkları şiirlerden oluşan bir şiir kitabı da izinleri alınarak basım aşamasına gelmiştir .Evli ve iki erkek çocuk annesiyim. Üç kız çocuk torunum var. Hayatı seviyorum. Tüm canlıları seviyorum. Evrene aşığım.

 

Yazma yolculuğunuz nasıl başladı? İlk şiir anınızı hatırlıyor musunuz?

F.A.: Yazma yolculuğum ilk olarak lisede Edebiyat dersinde kompozisyon yazarak başladı diyebilirim. Edebiyat öğretmenim yazılıda soru olarak kompozisyon sorardı.  O zamanlar en iyi not 9 ve 10’du… Benim kompozisyon yazımı giriş, gelişme ve sonuç olarak çok beğendiğini söyler ve 9’dan 10’dan aşağıya not vermezdi. Bu da benim çok hoşuma giderdi hep yazmayı düşünürdüm ama çor çocuk okutup büyütme telaşıyla hayat gailesiyle hatta güzel yazamazsam telaşıyla bunu hep erteledim durdum ne yazık ki.

İlk okulda şiirler okurduk ve şiir okumayı çok severdim. Lakin o zamanlar çok bilinçliydim diyemem. Bilinçli olarak ilk okuduğum Şiir Elbistan Cumhuriyet İlkokulundan mezun olduğum yıl yaz tatilinde okuduğum Aşık Veysel’in “Benim sadık yarim kara topraktır” şiiriydi. Yeni taşındığımız evin duvarında önce oturanlardan kalmış bir eski takvim, bu takvim yapraklarında okuduğum  Aşık Veysel’in; “Benim sadik yarim kara topraktır” şiiri  ve okuduğum diğer şiirlerine hayran olmuştum. O takvim sayfalarını çok uzun süre kaybetmeden sakladım ve tekrar tekrar okuduğumu hatırlıyorum. O zamanlar bizim elimizde fazla imkanımız yoktu. İki ağabeyim vardı dışarıda okuyan babam derseniz sürekli işte sabah çıkıp akşam gelme imkanı yok, karayollarında çalıştığı için bazen sadece hafta sonu gelebilirdi eve. Bizde hiç okula gitmemiş annemle kendi kendimize ne kadarsak öyle işte . Ha annem sonra bizim sayemizde Okumayı öğrendi. Sözü çok uzatmayayım ilk şiirimi lise 2. Sınıfta sıralarda otururken pencereden dışarıyı izlerken yazmıştım. Hatta camdan gördüğüm bir hurma (palmiye) ağacının karakalem resmini yapmaya çalışırken bir taraftan cümleler kurmaya çalışıyordum.

ÇINAR/Oturuyorken sıralarda/Seyre dalmışken güzel tabiatı/ Karşıma sen çıktın o anda/Karşıma çıktığın anda/Tabiatın bütün büyüsü bozuldu/Simdi tabiatı seyretmenin ne alemi var/Ama sadece seni düşünmenin bir anlamı var/ Simdi sadece seni düşünüyorum/O/ Anlamlı bakışlarını.

İşte bu benim ilk şiirim.

 

“ŞİİRİN OLMADIĞI YERDE İNSAN SEVGİSİ EKSİK KALIR”

Ülkemizde en az okunan kitap türlerinin arasında şiir geliyor. Bu türde bir kitap ile edebiyat dünyasına adım atmanızı nasıl yorumluyorsunuz?

F.A.: Resim yapmayı seviyorum. Müziği seviyorum. Sanatın her dalını seviyorum ama galiba şiiri daha çok seviyorum. Edebiyat sanatının en temel, en eski, en yaygın, en estetik ve en aslî türü şiirdir. Şiir geçmişten günümüze insanoğlu için en sıcak en etkili ve en lirik söz sanatıdır. Toplumda edebiyat ile şiir özdeşleşmiştir. Edebiyat denilince zihinlerde beliren ilk örnek şiir olmuştur. Şiirin iyisi aklın üstündedir yani aklımızı başımızdan alır. Duygulara hitap ederek insanı allak bullak eder.

 

 

 

Yazılan herhangi bir şiirin her gönülde farklı bir yere ve manaya sahip oluşu şiirin doğasından kaynaklanır. Çünkü şiir bir bilim dalı değil sanat dalıdır. Herkesin estetiği zevki ve kabulü birbirini tutmaz. İste bu yüzden farklı şiir türleri devreye girer. Kimi şairler hece, kimisi aruz, kimi serbest vezinle yazar. Kısacası şiir dil içinde ayrı bir dildir diyebiliriz.

Şiir insanlık tarihi boyunca gücünü ve varlığını hissettirmiştir. Öyle ki geçmişten günümüze tarihi eserler gibi varlığını sürdürür. Karacaoğlan, Nesimi, Âşık Veysel ve daha nice şairlerimiz buna örnektir.

Belki bizim yazdığımız şiirler de gelecekte kendine yer bulacaktır kim bilir? Böyle düşününce şiir bana yeniden çok anlamlı geliyor. Bu günkü duygularla ve düşüncelerle yazılan bir şiirin gelecekte başka yüreklere hitap edebilecek başka başka gönüllerde yer alabilecek, olması ne güzel bir duygu .

Kısaca şiir kelimelerle güzel biçimler kurma sanatıdır.  Şiir bizi bulunduğumuz ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürürken, bizi düşündürür, iyiye ve güzele ulaştırır. Ben burada İstiklal Marşımızı örnek verebilirim. Bizi öyle güzel bir duygu dünyasına ulaştırıyor ki bunun üzerine ne söylesem az gelir . Şiirin olmadığı yerde insan sevgisi eksik kalır. Hatta insanlar korkunç bir duygusuzluğun pençesine düşmüş desek yeridir.

Şiirin etkileme gücü duygularımızı uyararak bizi sonsuz güzelliklere ulaştırır,  fikirlere ışık verir, şiir tüm insanlığı sarabilecek güzelliğe ve özelliğe sahiptir. İşte bu yüzden Edebiyat dünyasına ilk şiir kitabımla adım attım. Hayatında hiç şiir okumamış insan var mıdır? diye soracak olursak yoktur diye cevap alacağımızdan eminim. Ülkemizde en az okunan şiir kitapları değil ülkemizde kitap okuyan okuyucu sayısı çok az aslında. Diğer eserlerin de istenilen ölçüde okunmadığı bir gerçektir. Yani okumayan bir toplum için şiir, hikâye, masal, roman hiç fark etmez. Okumayan bir toplumdan okuyan bir topluma geçmemiz gerekiyor.

 

“Bizim Herif” kitabının ortaya çıkış hikayesinden söz eder misiniz? Genellikle hangi tarz şiirleriniz var?

F.A.: Bizim Herif kitabım adını Bizim Herif adlı şiirimden aldı. Bizim Herif adlı şiirim bir kilo soğandan ortaya çıktı diyebiliriz. Eşime “evde soğan kalmamış” dedim.  Bana yüksek sesle bir çıkış yaparak “kalmamışta bu ney?” dedi. Elinde bir poşet torba, içinde ise iki veya üç tane soğan. Sen misin bunu diyen? Aldım elime kalemi verdim veriştirdim. Ama sonradan soğan ayıp olur diyerek bunu ekmeğe çevirelim en iyisi dedim ve; “Evde ekmek yok deyince kızar bağırır/ Habersizken eve eş dost çağırır” diyerek devam ettik sözler hece şiiri olarak döküldü ortaya. Ve eşimde MEŞYAD başkanımızla birlikte “bizim herif” şiirime “bizim hanım” şiirini nazire yazdılar.

Şiir yazmayı ve okumayı çok seven biri olarak şiirin özelliklerini ve güzelliklerini doğru şiir yazmayı hatasız şiir yazmayı öğrenmem gerekir diye düşünüyordum. Çünkü şiirin de kendi içinde kuralları vardı. Hece ölçüsü Türk şiirinin milli ölçüsü olduğu için ben şiirlerimi genellikle hece ölçüsü kullanarak yazmaya çalışıyorum

Hem hece şiirinde ses ahengi yüksek olan şiirler bestelenmeye müsait oluyorlar. Benim şiirlerimden birçoğu bestekârlarımız tarafından bestelendi.

 

“PİR ELİNDEN BADE İÇMEDİM AMA ELBETTE İLHAMA İNANIRIM”

 

İlhama inananlardan mısınız? İlham aldığınız kişiler veya şairler var mı?

F.A.: Pir elinden bade içmedim ama elbette ilhama inanırım. İlham demek bana göre hislerimizin en yoğun olduğu zaman demektir aslında. Bir şey düşünürken veya bir yerlere bakarken bir olay, bir tesadüf, bir dağ bir deniz, bazen bir kara göz, bazen bir mavi göz, Sevdiklerin bazen, bir şarkı, bazen çekilen bir sıkıntı, bir başkasının hüznü, yaratıcıyı düşünmek, bir rüya bile yazmaya sebep olabilir.

İlham deyince bir şiirim var "Arakana Yürüyelim" adında 12 kıtadır, ben o şiirimi kalemi elime aldım ve bitirdim. İlham olmasa bu mümkün değildi herhalde. Her zaman böyle değil elbette. Bazen 4 satır bazen iki satır olur bu ilhamla gelen dizeler ve onun üzerine çalışarak devam ederim. Bazen de olmadık yerde gelen birkaç satırı da ben bunu unutmam nasılsa diyerek hafızamda tutmaya çalışırken  yine de unuturum ne yazık ki. Aslında sürekli elinde kağıt kalemle dolaşmak gerek galiba.

Severek okuduğum  şairler olarak; Yunus Emre, Köroğlu, Karacaoğlan v.s. gibi halk edebiyatının tüm temsilcilerini sayabilirim. Çok beğenerek okuduğum her şiirin şairini de ilham aldığım kişiler olarak cevaplamış olayım.

 

Yeni kitap projeleriniz olacak mı?

F.A.: yeni kitap projelerim var elbette, ne yazıkki günümüzde ekenomik kriz aldı başını gidiyor. Bu kırizden bizde etkilendiğimiz için hem eşimin hem de benim basıma hazır kitaplarımız olduğu halde uygun zamanı bekliyoruz maalesef. Bu zaman ne kadar sürecek bilemiyorum, inşallah fazla uzun sürmez dileyelim.

 

Son olarak neler eklemek istersiniz?

F.A.: Türk edebiyatına yeni esereler kazandırabilirsem, arkamda bir iz bırakabilirsem benim en büyük mutluluğum bu olacaktır.