ELVAN KONUK
Atatürk Parkı’nda liman genişleme projesinin kente vereceği zararlara panelle dikkat çekildi. Mersin Çevre Platformu’nun düzenlediği panelde Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ünal Şahin, Mersin Tabip Odası Başkanı Nasır Nesanır, Şehir Plancıları Odası Mersin Şube Başkanı Uğur İnce, Makine Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı İbrahim Yücesoy ve Araştırmacı Yazar Abdullah Ayan yer aldı. Panele katılan HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca da liman genişleme projesinin kente vereceği zararlardan söz etti.
ŞAHİN: “ANA KONTEYNER ÇALIŞMALARI 2009 YILINDA TAMAMLANDI”
Mimarlar Odası Başkanı Ünal Şahin, deniz ticaretinin artmasıyla Mersin’in büyüdüğünü ve limanla var olma özelliği gösterdiğini söyledi.
Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Türkiye’ye önemli kent tasarımcılarının getirildiğinden söz eden Şahin, limanın kentin doğusuna inşa edilmediğini anlattı. Şahin, “Liman inşa edilirken, çalışma ilkeleri belirlenirken, hizmetlerin nasıl yürütüleceği, vasıfsız personelin nasıl vasıflı hale getirileceği, yabancıların desteğiyle nasıl evrensel nitelikte bir liman işletmesinin oluşacağı devamında saf ve yerli iş gücünün bu alanda nasıl istihdam edileceğine dair yazılı ilkeler süreçler kurgulanıyor. Bu gelişim süreci cumhuriyetimizin kuruluş ilkeleri doğrultusunda 2000’li yılların başından başlayarak tamamlanan etüt fizibilite çalışmaları ışığında ve o dönemde meslek odaları olarak bizlerin de katıldığı, ÇED raporlarıyla ana konteyner limanı yeri belirlendi” dedi.
2009 yılında ana konteyner ile ilgili çalışmaların tamamlandığını dile getiren Şahin, “2017 yılında 1/100 binlik planlarımızda bu çalışmalar yerini aldı. 1/100 binlik planlarımızda hala olan bir ana konteyner limanımız var. Aslında kentimizin var olma sebebi olan liman dünyanın sayılı limanlarından biri olması yönüyle mevcut limanın 5 katı büyüklüğünde olması yönüyle önemli bir alan. 2009’daki yerel seçimlerde tüm siyasilerin, başta mevcut merkezi idarenin temsilcisi olan partinin bilboardlarında limanın doğuya kayarak boşaltılacağı, alanın kruvaziyer limanı olması öngörülürken ne oldu da bu hale geldi? Şuanda rengi yeşil olan ancak ölümcül varlığı ile dip taraması yaparak oradaki faunayı katleden kara geminin hesabını kim verecek? Ne yazık ki bu karar Mersin’de yaşamaya karar veren bizlerin kararı değil, turistlerin ülkeleri dışında kısa sürede sorumsuzca rant sağlamasına olanak sağlayan ve batıya peşkeş çekenlerin kararıdır. Net ve evrensel süreci Mersin için tersine döndüren aklın, hukukun, bilirkişi mekanizmalarının hesabını bizler soruyoruz” İfadelerini kullandı.
NESANIR: “HALK SAĞLIĞI İÇİN KENTTEKİ YEŞİL ALANLARI KORUMALIYIZ”
Pandemide en çok ölüm vakalarının yeşil alanın az olduğu mahallelerde gerçekleştiğini vurgulayan Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Nasır Nesanır, halk sağlığı için kentte yeşil alanların mutlaka korunması gerektiğine dikkat çekti. Nesanır, “Biz dünya kapitalist sistemiyle yüzleşmezsek yani sorunun kaynağını orada aramazsak onun çerçevesinde küresel düzeyde bir mücadele süreci yürütmezsek Atatürk parkına yönelik saldırıları zaman zaman püskürtebiliriz, zaman zaman geri adım da atabilirler ama son kısımda çoğu zaman sermayedarların rant sahiplerinin dedikleri olacak. Pandemide şöyle bir şey oldu biz mahalle mahalle ölüm verilerini aldık. En fazla ölümler yeşil alandan yoksun yerlerde oldu. Yeşil alan olmayınca hava koridoru kapalı oluyor, sirkülasyon olmayınca virüsün yaşaması için gerekli tüm koşulları yaratmışsınız. Çarpık kentleşmenin kanser üzerine etkilerine hiç girmiyorum. Bu durumun size büyük bir ders vermesi gerekirken siz şehirdeki her alanı mümkün oldukça yeşil alan olarak korumanız gerekirken bu alanları yok ediyorsunuz. Toplumu sağlıklı kılmak istiyorsak fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak kentleri mümkün olduğunda yeşil alanlara boğmamız gerekiyor. Bir yerde bir kamusal alan varsa orayı yeşil alana çevirelim” diye konuştu.
İNCE: “LİMAN ÖZELLEŞTİRİLENE KADAR ANA KONTEYNER LİMANI PROJESİ İLERLİYORDU”
Şehir Plancıları Odası Mersin Şube Başkanı Uğur İnce, TMMOB olarak çevreci limanlara karşı olmadıklarını belirtti. Atatürk genişleme projesine karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini dile getiren İnce, “Atatürk Parkı’nın genişleme projesi 2020 yılından beri bizim gündemimizde olan bir konu. Bizim gündemimize girmeden önce de Mersin’de bir çeyrek asırdır ana konteyner limanı süreci vardı. Ana konteyner limanı süreci de aslında 2008-2009’da ete kemiğe büründü. Bunun mekânsal anlamda planları yapıldı, çevre düzeni planlarının dışında. 2008-2009 yıllarında Mersin Ana Konteyner Limanı adı altında projeler tamamlandı. Aslında planlı bir sürece gidiyordu Mersin, ta ki limanın özelleştirilmesine kadar” dedi.
3 yıllık dava sürecini TMMOB olarak yürüttüklerini ifade eden İnce, “Biz TMMOB olarak ana konteyner limanları, yapılacak olan ağır imalatlara hepimiz çevre tahribatından dolayı, plansız yapılaşmadan dolayı karşı duruyorduk. Ama şuan o kadar insanlar liman yapıyor ki, o kadar çevreci liman yapılıyor ki. İnsanlar artık denizi doldurmuyor geri sahasında çözüyor. Bizim ana konteyner diye tarif ettiğimiz yer 6 milyon metrekarelik bir arazi. Şuan bu limana yapılan dolgunun yüzde 10-20 dolgusuyla, ulaşım aksının kente alakası olmayan, 151. Caddeden gelip direkt ana konteyner limanına yanaşabileceği projeler vardı Mersin’de. Biz bunların uygulanmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
YÜCESOY: “LİMAN GENİŞLEME PROJESİNDE BİRÇOK KONU ŞEFFAF DEĞİL”
Makine Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı İbrahim Yücesoy ise “Limanı genişletilmesiyle ilgili birçok yaklaşım, yorum, araştırma yapılıyor. Ancak buradan anlatılanlara göre şu ortaya çıkıyor. Birçok konu şeffaf değil. Hala hala duyumlar üzerine yapılıyor ancak bizler mahkeme sürecine giderken her şey ispatlı, delilli her şey ortada gidiyoruz. Ancak bilirkişi raporları rekor hızlarla buraya gelmeden veriliyor. Ne olursa olsun bu kent hepimizin, biz bu kentin misafiri değil, yaşayanlarıyız. O nedenle bizler burada omuz omuza her türlü mücadelemizi de vereceğiz. TBMMOB olarak ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız” ifadelerini kullandı.
KOCA: “BU PROJELERİN ORTAK ÖZELLİĞİ SERMAYE SINIFINA HİZMET ETMEK”
Mersin’in her taraftan saldırı altında olan bir şehir dinamiğine sahip olduğunu vurgulayan HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca, “Bir taraftan Mersin Avrupa’nın çöplüğü haline getiriliyor. Bir yandan Nükleer Santral garabetinin tam ortasında aslında zehir solumaya ölüm solumaya, ölüm saçan bir dinamitin üzerine oturmaya devam ediyoruz. Bu projeyle beraber de ekosistemi tahrip eden, kentin yaşamını, dokusunu, tarihini, belleğini, deniz canlılarından tutun da halkın gündelik yaşamına kadar etki eden bir projeyle karşı karşıyayız. Bu projelerin ortak bir özelliği var. Hepsi aynı kümede buluşuyorlar. Sermaye sınıfına hizmet etmek. Son derece sınıfsal bir niteliğe bu anlamıyla sahipler” şeklinde konuştu.