ELVAN KONUK
Yılbaşında 17 bin 4 lira olarak belirlenen asgari ücret, yüksek enflasyon ve durdurulamayan zamlar karşısında gün geçtikçe eriyor. Bu sene asgari ücrete ara zam yapılmayacağı açıklandı. Öte yandan Mersin’de son bir ay içerisinde ulaşıma, ekmeğe ve simide zam geldi. Elektriğe ve yüzde 25 olan kira artışı sınırının kaldırılmasıyla birlikte barınmaya zam ise eli kulağında. Asgari ücretin her 3 ayda bir güncellenmesi gerektiğini söyleyen DİSK Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, “Yoksulluk sınırının 64 bin lira olduğu bugünkü koşullarda asgari ücretin 32 bin lira olması gerekir” dedi.
En son yılbaşında belirlenen ve ortalama ücret haline gelen 17 bin 4 liralık asgari ücret değişmedi ancak bu altı 6 aylık sürede iğneden ipliğe birçok kalem ürüne zam geldi. Mersin’de son bir ayda ekmek 9 liradan 10 liraya, simit 10 liradan 12 liraya, minibüs ücretleri 20 liradan 25 liraya çıktı. Yurttaşlarda asgari ücrete zam beklentisi oluşurken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Temmuz’da ara zam yapılmayacağını bir kez daha yineledi.
DİSK Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, asgari ücretlinin içinde bulunduğu ekonomik koşullara dikkat çekti.
Göksoy, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun mevcut enflasyon ve zam oranları karşısında asgari ücretin her 3 ayda bir güncellenmesi talebini merkezi hükümete ilettiğini hatırlattı. Bu talebin gerçekçi bir söylem olduğunu belirten Göksoy, “Her sabah kalktığımızda yeni bir zamla uyanıyoruz ve bu zamlar ufak tefek zamlar da değil. Asgari ücretin 17 bin 4 lira olduğu bir yer 21 bin lirayı aşan bir açlık sınırı var. Bunun asıl anlamı şudur; biz açlık sınırının altında bir asgari ücretle terbiye ediliyoruz. Oysa asgari ücretin insanca yaşanır bir ücret olmadığı yerde temel ihtiyaçları karşılayacak bir ücret olması gerekir. Açlık sınırının altında bir asgari ücret ve yoksulluk sınırının altında bir yaşam oluşturuldu. Açlık sınırı, asgari ücret ve yoksulluk sınırı arasında ciddi uçurumlar var. Bu uçurumların ortadan kalkması lazım, bu uçurumların ortadan kalkabilmesi için de milli hasıladan doğan payı adaletli dağıtmak lazım. Bu payı adaletli dağıtmazsak vergide adaleti, gelirde adaleti sağlamazsak, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almazsak bu olmaz” ifadelerini kullandı.
“4 NÜFUSLU BİR AİLENİN YOKSUL OLABİLMESİ İÇİN EVE HER AY 64 BİN LİRA GİRMESİ GEREKİYOR”
Asgari ücretin her 3 ayda bir güncellenmesi gerektiğinin altını çizen Göksoy, “Enflasyon araştırma grubu olan ENAG’ın araştırmalarına göre bugün ülkemizde yoksulluk sınırı 64 bin liraya varmış durmuşta. 64 bin liraya varan bu yoksulluk sınırını şöyle değerlendirmek lazım. 4 nüfuslu bir ailenin evine 64 bin lira para giriyorsa bu aile yoksuldur. Bu zaruri temel ihtiyaçlarının dışında başka bir ihtiyacı karşılamayan paradır. Yani piknik yok, sinema yok, tiyatro yok, eğlence yok. Sadece temel ihtiyaçları karşılayan bir para. Bunun böyle olduğunu düşündüğümüz bir yerde 4 nüfuslu bir ailenin evine 64 bin lira para girmesi gerekiyor. Bu aileden 2 kişinin çalıştığını düşünürsek 64 bin lira olan bir yoksulluk sınırında asgari ücretin bugünkü koşullarda 32 bin lira olması gerek” diye konuştu.
“YA ZAMLAR DURDURULMALI YA ASGARİ ÜCRETE ZAM YAPILMALI”
Asgari ücrete zam yapılmaması halinde alım gücü düşen yurttaşların çalışma verimliliğinin de düşeceğine dikkat çeken Göksoy, “Asgari ücreti yılbaşında belirlediler, bir daha da zam yapmayacaklarını söylediler. Oysa bir daha ara zam yapmayacaklarını söylediklerinde akaryakıta, gıdaya, eğitime, iğneden ipliğe her şeye zam gelmeseydi bu ücret yine yetmez ama bir şekilde tolere edilebilirdi. Her gün her şeye zam yapacaksın ve Türkiye’nin yüzde 80’inin aldığı ortalama ücret haline dönüştürülen asgari ücrete zamdan bahsetmeyeceksin. Bu çelişki ciddi bir çelişkidir. Bu işçi sınıfının iş barışını, yaşam koşulunu, çalışma ortamını, çalışma barışını bozar. Bununla ilgili merkezi düzeyde de söylüyoruz, şimdi de söylüyoruz, ya zamlar durdurulmalı veya zamlar yapılıyorsa her 3 ayda asgari ücret tekrar güncellenmelidir. Yoksa insanların çalışma şevki de bozulur, psikolojik olarak çalışma verimliliği de düşer. Bununla ilgili sendika olarak yıllardır mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Bu ülkenin yüzde 72 vergisini biz işçiler, emekçiler, çiftçi, esnaf ödüyorsa söz söyleme hakkımız da var. Talep etme hakkımız da var, hakkımızı arayacak gücümüz de var. Onun için hükümeti uyarıyoruz. Aile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını da uyarıyoruz. Hakkettiğimiz ücreti almak istiyoruz, vergide adaletin, gelirde adaletin sağlanmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.