“Edebiyat ürünleri şiir gibi olmalıdır” | Güney Gazetesi Mersin

“Edebiyat ürünleri şiir gibi olmalıdır”

Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği (MEŞYAD) eski başkanlarından Abidin Güneyli ile edebiyat ve şiir üzerine konuştuk. Öykü kitaplarının yanında ağırlıklı olarak şiir türünde eserler veren Güneyli, “Şiir bütün edebiyat ürünlerinin anasıdır. Roman ya da öyküden bahsederken şiir gibi demez miyiz? Edebiyat ürünleri şiir gibi olmalıdır” dedi.

“Edebiyat ürünleri şiir gibi olmalıdır”


ELVAN KONUK

 

Mersin’de yaşayan edebiyatçı Abidin Güneyli, şiir ve öykü türlerinde çıkardığı 11 adet kitabıyla okurlarla buluştu. Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği (MEŞYAD) üyeleri ile birlikte 2 antoloji kitabının çıkmasına katkı sunan Güneyli, yeni kitap projelerinin de müjdesini verdi.

 

Okurlarımız için kendinizden bahseder misiniz?

A.G.: Kendimden kısaca bahsedeyim ama yine de uzun olur.

1947 yılında doğdum. İlk, Orta ve Lise tahsilini Osmaniye’de yaptım. Lise öncesi yıllarında simit sattım, mısır sattım. Lisede öğrenciyken lise futbol takımında ve Osmaniye Gençlik Spor Kulübünde futbol oynadım. Ankara İ.T.İ.A. Kamu Yönetimi Bölümünü bitirdim ve ardından Lisansüstü İstatistik eğitimi aldım.

Ankara’ya üniversite hayaliyle gelmiştim. Hayallerim Varto depremiyle yıkıldı. Çünkü Ankara Yolspor ile anlaşmıştım. Ankara’ya geldiğimde bütün karayolları görevlileri (Yolspor İdarecileri) Varto’ya gittiklerinden ortada kaldım. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde tarlada amelelik ve birçok görevlerde bulundum. Üniversitenin futbol takımı Ziraatspor’da futbol oynadım.

Sonra Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı’nda (TÜİK–Ankara) çeşitli görevlerden sonra aynı kurumun Muğla ve son olarak Adana Bölge Müdürlüğü görevinde bulundum. Ankara’da bulunduğum sırada İstatistik Spor Kulübünde futbol oynadım. 29 yıllık memuriyetten sonra emekli oldum. Adana’dan geldim Mersin/Mezitli’ye yerleştim.

Çeşitli gazetelerde hobi olarak köşe yazarlığı yaptım, şiir köşeleri hazırladım. Halen bu hobilerime devam ediyorum. Radyolarda ve televizyonlarda şiir programları yaptım. Yıllardır Mersin Gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum.

Bir dönem (1999-2004) Mezitli Belediye Meclis üyeliğinde bulundum.

1995 yılına Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği’ne üye oldum. 10 yıl bu derneğin başkanlığını yaptım. (2004-2014). 1997 yılında ilk 10 sayısını çıkardığımız Maki dergisinin 10 yıl dernek adına sahipliğini ve yayın yönetmenliğini yaptım. Maki 97. sayısına ulaştığında.98 sayıyı çıkartamadım. 2014 yılında sağlık sorunları sebebiyle dernek başkanlığını başka bir üyemize bıraktım.

 

 

“YAŞ OLARAK BÜYÜK OLDUĞUM İÇİN SAYGIDAN HEP BEN ÖNE ÇIKTIM. İNSANLAR HEP KURUCULAR ARASINDA OLDUĞUMU SANDILAR”

 

MEŞYAD’ın kuruluşunda yer almışsınız. Dernek faaliyetlerinin şehrin edebiyat dünyasına ne gibi katkısı oluyor?

A.G.: Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği kuruluşunda yer almadım. Uzun yıllar dernek etkinliklerini arkadaşlar ile birlikte yaptık. Yaş olarak büyük olduğum için saygıdan hep ben öne çıktım. İnsanlar hep kurucular arasında olduğumu sandılar. Halbuki hep söyledim. Kurucular arasında en önde Şükriye Turan var. Saygıdan olsa gerek ilk başkan şair Ahmet Ayberkin olmuştur.

Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği’nin Mersin’in edebiyat dünyasına katkısını anlatsam gazetede yer kalmaz. Küçük bir örnek. Okullarda şiir dinletileri birçok öğrencinin ufkunu açmıştır. Maki’de eskiden genç kuşak sayfası vardı. Orada yazısını yayınladığımız bir arkadaş şu anda Mersin’in önde gelen gazetecisidir.

 

Yeni dönem dernek faaliyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?

A.G.: Bıraktığımız yerden hem de daha güçlü olarak devem ediyorlar. MEŞYAD başkanı olduğum dönemde birçok il ve ilçelerimizdeki şiir şölenlerine katılmıştım. Oradaki arkadaşlara bu etkinlikleri nasıl yapıyorsunuz diye sorardım. Hepsi belediyelerinin desteğiyle yaptıklarını söylemişlerdi. Mezitli Belediye Meclis üyesi olduğum dönemde belediyenin tam desteğiyle iki defa Maki Şiir Şöleni yapmıştık. Sonra belediyelerden destek bulamadık. Edebiyata destek veren belediye başkanı bulmak çok zor.

MTSO yılda bir defa ödül veriyor. Ödül alanların yüzde doksanı Mersin dışından geliyor. Ödülünü alıp gidiyor. Gittikleri yerlerde Mersin’in tanıtımı için hiçbir şey yapmıyorlar. Bu konuda MTSO başkanına gittim anlattım, sonuç çıkmadı. Hala öyle devam ediyor.

 

“YAYIN EVLERİ KİTABI BASTIKTAN SONRA REKLAM YAPMIYORLAR”

 

Bugüne kadar yayınlanmış kaç eseriniz var? Eserlerinizin ortaya çıkış sürecinden söz eder misiniz?

A.G.: Eserlerim; Kırk Bahar Geldi Geçti (Şiir), Beş Bahar Daha Geçti (Şiir), 45 Bahar Geldi Geçti (Şiir-Seçki), Sonbahara Çeyrek Var (Şiir), Elma Şekeri (Mini Şiir), Topsuz İğne (Mini Şiir), Pamuklu Şeker (Mini Şiir), Sonbahara On Kaldı (Şiir), Denemeler ve Öyküler (Öykü), Sonbahara Dokuz Kaldı-Osmaniyeli Şiirler/Denemeler, Sonbahara Sekiz Kaldı/Düşümdeki Sevdalar-Şiirler-Denemeler. Ayrıca dernek üyelerimizle birlikte iki tane de antoloji çıkarttık; Mersin Şairler Antolojisi-2009, Mersin Şairler Antolojisi-2010.

Anadolu’da eserlerini basıma hazırlayan şair ve yazarların büyük bir bölümü basım masraflarını kendileri ödüyorlar. İmza günlerinde, kitap fuarlarında satabilenler satıyor, satamayanlar çevresine dağıtıyor. Yayın evleri kitabı bastıktan sonra reklam yapmıyorlar. Kitabı basıp bırakıyorlar. Ünlü olan yazar ve şairlerin kitaplarını basıyorlar. Haklı olabilirler. Çünkü yayın evleri ticarethane. Çarkın dönmesi için para kazanmak zorunda.

Benim ilk kitabım ‘Kırk Bahar Geldi Geçti’yi ben bastırmıştım. ‘Beş Bahar Daha Geçti-Yitik Zaman’ kitabım Ankara’da ‘Güldikeni’ yayınevinden çıkmıştı. Yayınevi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde düzenlenen bir yarışmaya göndermiş, kitabım ikincilik ödülünü kazanınca ödülü almaya gittim.

Bir kitabımı, kitaba reklam alarak bastırdım. Sonraki kitaplarım hep sponsorlar kanalıyla bastırıldı. ‘Sonbahara Dokuz Kaldı-Osmaniyeli Şiirler/Denemeler’ Ankara’da Akçağ yayınevi tarafından basıldı. ‘Sonbahara Sekiz Kaldı-Düşümdeki Sevdalar’ İstanbul’da ritim yayınevi tarafından basıldı. Bu iki kitap internetten satılıyor.

Şu anda ‘Sonbahara 7 Kaldı/ Bitmeyen Sevda’ ismini verdiğim kitap dosyası için yayın evleri ile görüşmelerim sürüyor.

 

 

“YOĞUN İMGELERE BOĞULMUŞ ŞİİRLER OKURU KAÇIRMAKTADIR”

 

Edebiyat türleri arasında şiirin yeri konusunda ne düşünüyorsunuz? 

A.G.: Şiir bütün edebiyat ürünlerinin anasıdır. Roman ya da öyküden bahsederken şiir gibi demez miyiz? Edebiyat ürünleri şiir gibi olmalıdır.

Son dönemde kapalı şiir dedikleri bir şiir türü çıktı. Böyle yazanlar hece vezni ile yazılan şiirlere devri geçmiş diye burun kıvırırlar. Serbest vezin ile yazılmış sade şiirlere yüksekten bakıyorlar. Halbuki kendi yazdıklarını kimse anlamıyor. Yoğun imgelerle dolu. Anlamak için ders çalışmak gerek. Tamam, Şiirde imge olur ama okuyanı yormaz. Daha doğrusu yormamalı. Zaten okuyucumuz az, yoğun imgelere boğulmuş şiirler okuru kaçırmaktadır.

 

Şiirlerinizde nelerden ilham alırsınız?

A.G.: Şiirlerim için ilham gelecek diye beklemiyorum. Zaten hiçbir şair beklemez. Olaylar, güzellikler, aşk, ayrılık, sıla hasreti, vatan sevgisi ve hasreti şiir yazdırır. Sonradan şair olunmuyor. Şairlerin yaratılıştan bir gizi var içlerinde.

 

Yeni dönem şairler veya yazarlardan dikkatinizi çeken isimler var mı?

A.G.: Dikkat çeken isimler var. Burada isimlerini saymam hoş olmaz. Benim beğendiğim şiir ve yazarını siz beğenmeye bilirsiniz. Gerçekten Mersin’de iyi şairler var. İstanbul uyuyor. Anadolu’da şairler –yazarlar var mı diye bakmıyor. Anadolu kendi yayınını ve dağıtımını kendisi yapmalı. Su başlarını devler tutmuş kimseyi yaklaştırmıyor. Anadolu’daki şair ve yazarları İstanbul yayınevleri sömürüyor.

 

Yeni kitap projeleriniz olacak mı?

A.G.: Yaşadığım sürece kitaplar çıkartacağım. Şu anda yayınevi ile konuştuğumuz yeni kitabımın adı; ‘Sonbahara 7 Kaldı/ Bitmeyen Sevda-Sevda Yollarında Geçen Bir Ömür.’

 

 

Son olarak neler eklemek istersiniz?

A.G.: Mersin’de yerel basın krizde. Masraflarını çıkartmak için yoğun çaba harcıyorlar. Sizin gibi gazeteciler edebiyatçılarla söyleşiler yaparak edebiyatçıların reklamlarını yapıyorsunuz. Bu konuda size teşekkür ediyorum.

Edebiyatçı arkadaşlar da Şairler ve Yazarlar Derneği aracılığıyla kitaplarını daha ucuza bastırıp daha iyi pazarlayabilirler. Hatta basılacak kitaplarının daha iyi kontrolünü sağlayabilirler.

Benim son kitabım ‘Sonbahara 8 Kaldı/Düşümdeki Sevdalar-Şiirler/Denemeler. ritimsanatyayinlari.com sitesinde Sonbahara Dokuz Kaldı-Osmaniyeli Şiirler-Denemeler AKÇAĞ yayınlarında satışta.

 

ABİDİN GÜNEYLİ ŞİİRLERİ

 

HOŞÇA KAL

 

Çok pişman olsam da geçen yıllardan

Sessiz, sessiz vurup yıpratmış beni

Ömrü toplamıştım eski yollardan

Çareler tükendi hadi hoşça kal.

**

Pişmanlık dönülmez umutsuz bir yol

Tutmaz oldu artık ne diz ne de kol

Stres kuyusunda çırpındım bol, bol

Çareler tükendi hadi hoşça kal.

**

Sakal kardeş oldu ak saçım ile

Bıyık küstü, sustu gelmiyor dile

Dişlerim yok ağzım çekiyor çile

Yolun sonu geldi hadi hoşça kal.

**

 

DÖN ARTIK

 

Kimlerin elini tutup bıraktın

Bir bakışla bütün dünyayı yaktın

Söyle kaçıp hangi mecraya aktın

Badem çiçek açtı yeter dön artık.

**

Kaderin bağları bağladı beni

Sevdanın ateşi dağladı beni

Gözler yağmur olur yağardı hani

Sel geliyor yeter sende dön artık.

**