“Şiir hayatın kendisidir” | Güney Gazetesi Mersin

“Şiir hayatın kendisidir”

Şair, Yazar Nurettin Günay, ‘Sevdadan Öte’, ‘Kırmızı Balon’ ve ‘Ortaya Karışık’ kitaplarıyla okuyucuyla buluştu.  Eserlerinde şiire ağırlık veren Günay, “Daha çok kendi iç sesimi dinliyorum yazarken. Çoğu zaman kendimi kalabalık içinde yalnız hissediyorum. Yalnızlık üzerine epey şiirim vardır. İnsanların dertlerini, sıkıntılarını, günlük yaşamdaki çilelerini bir şekilde anlatmaya çalışıyorum. Şiir hayatın kendisidir” diye konuştu.

“Şiir hayatın kendisidir”


ELVAN PEHLİVAN

Mersin’de yaşayan Şair, Yazar Nurettin Günay ile yazma yolculuğunu, kitaplarının ortaya çıkış sürecini, şiirin edebiyattaki yerini ve gelecek dönem kitap projelerini konuştuk.

 

Okurlarımız için kendinizden kısaca bahseder misiniz?

N.G: 1966 yılının 22 Kasım’ında Erdemli’ de doğmuşum. İlk ve ortaokulu Limonlu’da, Liseyi o zamanki adıyla Mersin 2. Endüstri Meslek Lisesi elektronik bölümünde okudum. Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik bölümünü bitirdim. Sırasıyla Erzurum, Adana ve Mersin illerinde çeşitli kademe ve branşlarda öğretmenlik ve idarecilik yaptım. Hala Mersin AKİB Zafer Çağlayan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde Fizik öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Evli ve iki erkek çocuk babasıyım. İçel Sanat Kulübü (İSK) ve Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği (MEŞYAD) üyesiyim.

 

İlk kitabınızda adınız Nurittin, sonrakilerde Nurettin bununla ilgili hikayeniz nedir?

N.G: Biliyorsunuz çok eski dönemlerde devlet dairelerinde çalışacak çok yüksek tahsilli insanlar bulamıyorlardı. Lise, ortaokul hatta ilkokul mezunları bile o tip yerlerde çalışabiliyorlardı. Bir de bizde yöresel konuşmalarda Nurettin kullanılmaz çok Nurittin derler. Beni nüfusa yazdırırken Nurittin diye yazmışlar. Ama okulda herkes Nurettin diye sesleniyordu. Hatta üniversite diplomama bile Nurettin yazmışlar askerlik şubesinden geri döndü, nüfusta Nurittin yazıyor diye. Sonra değiştirmeye karar verdim ama bu sürede fırsat olmadı ilk kitap çıktı. Sonra hükümet e-devlet üzerinden Suriyelilere isim değiştirme hakkı tanıyınca biz de ondan faydalandık, Nurettin yaptık.

 

“ORTAOKUL YILLARINDAN BU YANA YAZMAYI HİÇ BIRAKMADIM”

 

Yazma yolculuğunuz nasıl başladı?

N.G: Yazma yolculuğum ortaokul yıllarına dayanır, Türkçe öğretmenimizin vermiş olduğu bir ödevle başladı her şey. Bir konu hakkında şiir yazmamızı istediler. İlk etapta karşı çıktık nasıl yazarız diye. Üzerine düşününce güzel bir şiir yazdım, öğretmenimiz çok beğendi. Bu beğenme beni yüreklendirdi. Ondan sonra sürekli yazdım zaten hiç bırakmadım.

Bir de öğretmenimiz bizi çok kitap okumaya teşvik ederdi, kitap okuma konusunda arkadaşlarla yarışırdık. Tabi şiir merakı başlayınca şiire doğru yöneldik. Ortaokulda başladım, sene 1982 o zamandan beri devam ediyorum.

 

 

Sizi kitap çıkarmaya yönelten süreç nasıl gelişti?

N.G: O kadar çok birikti ki yazdıklarım bunların ziyan olmasını istemedim ki zaten bir kitaplık şiirimi kaybettim ben. Bunların da kaybolmasına gönlüm razı olmadı. Dedim ki şiirlerimi kitaplaştırayım elimde bulunsun. Sonra MEŞYAD ile tanıştım. Zaten karar vermiştim tamam dedim bu iş olacak, kitap bastıracağız.

İlk kitap Sevdadan Öte 2019’da basıldı, ardından Kırmızı Balon 2023’te, Ortaya Karışık da akabinde geldi zaten. Okuduğum öykü kitapları özellikle Sabahattin Ali beni çok etkiledi. Onun öykülerinden yola çıkarak ben de bunları yapabilirim dedim. Bir ara İçel Sanat Kulübü’nde bir öykü gününe katılmıştım.  Dedim ki benim neden öyküm olmasın burada neden okunmasın, ben de yazabilirim. Bir heves ile başladık ve oldu. Ortaya Karışık kitabımda kendi hayatımdan kesitler ve kurmaca öyküler var.

 

Türkiye’de kitap okuma oranları çok düşük, özellikle şiir kitaplarına yönelik bir algı var.  Şiir kitabı çıkardığınızda beklediğiniz ilgili bulabildiniz mi?

N.G: Maalesef bulamadım. Şiir kitapları neredeyse satmıyor diyebiliriz. O yüzden ulusal çapta bir satış yakalayayım anlamında kitap çıkarmadım. Kitaplarımı kendim bastırdım, kendim aldım, dağıtımını kendim yapıyorum. O yüzden ulusal anlamda bir beklentim yok, biliyorum ki okunmuyor. Daha çok yerel ve bölgesel anlamda bizi tanıyanlar alıyorlar ya da şiire meraklı olanlar alıyorlar. Onun dışında çok fazla şiir sevdalısı yok. Hatta yalnızca şiir değil okuma merakı yok.

Teknolojinin ilerlemesiyle okurlar internet üzerinden faaliyet gösteren sitelerden bir şeyler okumaya çalışıyorlar ki yazılanları ben beğenmiyorum. Duygusuz, hissiz, baştan savma, bir şeyler yazmak için yazılmış şeyler.  Emek yok.

 

“ŞİİRİM BİRAZ PİŞMESİ, YERİNE GÖRE KELİMELERLE OYNANMASI LAZIM”

 

Bir şiir yazarken oysa tekrar tekrar dönüp bakıyorsunuz değil mi ona?

N.G: Kesinlikle, bir şiiri hemen karaladım, 3-4 kıta ya da 15-20 mısra bir şeyler yazdım şiir oldu deme şansımız yok. Onun biraz pişmesi, üzerinde çalışılması lazım. Yerine göre kelimelerle oynanması lazım. Cümleler bazen baştan sona, bazen sondan başa devrik hale getirilip bir şeyler yapılması lazım ki anlamlı bir şeyler çıksın. Bir de şiir öyle bir şey ki her zaman söylüyorum; şiir aslında bir romanın ya da koca bir kitabın özetidir. Bir öykü kitabında sayfalarca yazdığınız bir olayı şiirde birkaç dörtlükte anlatabiliyorsunuz. Asıl can alıcı noktası da burası.

 

Şiir yazarken nelere dikkat ediyorsunuz, en çok hangi türde yazmayı seviyorsunuz?

N.G: Ölçü çok kullanmamaya özen gösteriyorum aslında.  Sonunda bir ses benzeşmesi olsun istiyorum ama ölçülü olmasına çok dikkat etmiyorum. Serbest tarzda yazmayı seviyorum. Ama yazan arkadaşlarımıza da özendiğimiz zamanlar oluyor. Şiiri bir ölçüye kalıba sokmak sizi zorluyor, zoraki şeyler ortaya çıkıyor. Serbest şiirde konuşur gibi yazıyorsunuz.

Daha çok kendi iç sesimi dinliyorum yazarken. Çoğu zaman kendimi kalabalık içinde yalnız hissediyorum. Yalnızlık üzerine epey şiirim vardır. İnsanların dertlerini, sıkıntılarını, günlük yaşamdaki çilelerini bir şekilde anlatmaya çalışıyorum. Şiir hayatın kendisidir. İnsan eğer bir canlıyı sevmiyorsa, bir hayvanı, bir çiçeği, bir böceği sevmiyorsa zaten insanı sevmesi biraz zor. O yüzden aşk olması lazım. Aşk her zaman var tabi ama sadece aşkla bitmiyor iş. Bunun yanında günlük hayattan kesintiler de sunmak lazım.

Şiir yazarken belli bir mekâna ihtiyaç duyuyor musunuz, yoksa doğaçlama mı gelişiyor?

N.G: Oturup da burada şiir yazayım deme şansınız yok. Herhangi bir olaydan etkileniyorsunuz. Etkilendiğiniz zaman o dizeler kendiliğinden dökülüyor. En azından onunla ilgili duygularınız düşünceleriniz yoğunlaşıyor bir şekilde. Yoğunlaşan duyguları düzenlemek kalıyor sadece geriye. O anda not alıyorum. Gerek sesli olarak gerekse yazarak not alıyorum. Sonra da oturup düzenliyorum. Daha çok müzikli bir ortam tercih ediyorum, özellikle batı müziği tarzı. Çünkü batı müziği, klasik müzik sizi farkında olmadan alıp bir yerlere götürüyor. Bende öyle bir etkisi var.

 

“ÖĞRENCİLERİMİN ŞİİRLERİNİN DE YER ALACAĞI KİTAP PROJEM VAR”

 

Yeni kitap projeleriniz olacak mı?

N.G: Yeni kitap projesi her zaman var, yazıyorum. Öğrencilerime genellikle ders aralarında yorulduklarını anladığımda ya da dersin sonunda zaman kaldığında şiir okuyorum, hoşlarına gidiyor. Kendilerinden de yazmalarını istiyorum, öğretmenimin benden istediği gibi. Öğrencilerimin yazdıkları şiirleri düzenliyoruz birlikte, çıkaracağım kitapta öğrencilerimin şiirleri de olacak. Sizin isminizle kendiminkini yan yana koyacağım dedim öğrencilerime. Motive oldular. Şu anda 6-7 tane öğrenci şiirimiz var, düzeltilmeyi bekleyen şiirler var. Kendi yazdığım şiirler var. Bir kitaba yakın şiirim var. Ama biraz da zaman çok değişti kitap bastırmak artık çok pahalı. O nedenle dediğim gibi biraz zamanı bekleyeceğiz, ekonomik şartların olgunlaşmasını biraz da şiirlerin birikmesini bekleyeceğiz.

 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

N.G: Şiir güzel, yazmak güzel, hayat güzel her şeye rağmen. Her ne olursa olsun insan yaşadığı andan, yaşadığı zamandan haz alabilmeli. Geçmişe fazla takılmamalı diyorum, geleceği de çok fazla kafaya takmamalı. Çünkü geçmiş zaten yaşanmıştır. Özdemir Asaf demiş ya ‘Bugüne en uzak gün dündür.’ Çünkü dün yaşandı bitti, yarın ne olacağımızı bilmiyoruz. O zaman geriye bir bugün kalıyor, onu da doyasıya yaşamak gerekiyor ve yazmak lazım.