Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Ekim ayı yıllık enflasyon oranını yüzde 48,6 olarak açıklamasına rağmen, Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) aynı dönemde yıllık enflasyonu yüzde 89,77 olarak hesapladı. Gülcan Kış, “Bu kadar büyük bir farkın izahı yapılmalıdır. Vatandaşların market raflarında gördükleri, hissettikleri bu enflasyon, TÜİK’in açıkladığı düşük enflasyon rakamları ile uyuşmamaktadır” dedi.
BİSAM ve Türk-İş’in verilerine göre, asgari ücretin açlık sınırının altına düştüğünü ve temel gıda ve enerji masraflarını karşılamada yetersiz kaldığını belirten Gülcan Kış, “Asgari ücretliler açlık sınırının altına düşen maaşlarıyla, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Üstelik hükümet, IMF ve büyük şirketlerin taleplerini ön planda tutarken, işçilerin geçim mücadelesini görmezden geliyor” ifadelerini kullandı.
“SENDİKALAR SESSİZ, İŞÇİLERİN UMUTLARI KIRILIYOR”
Asgari ücret zam masasında, işçileri temsilen bulunan sendikaların da işçilerin taleplerine duyarsız kaldığını vurgulayan Gülcan Kış, telaffuz edilen zam oranının işçilerin geçim kaygılarına çözüm getirmeyeceğini belirtti. Kış, “Bu oran, mevcut enflasyon karşısında erimiş asgari ücretin karşılığını veremeyecek kadar düşük. İşçilerin yoksulluk sınırının üzerinde bir yaşam talep etmesi en temel haklarıdır. Fakat sendikalar, talepleri dile getirmekte çekingen davranıyor, bu da işçilerin umutlarını kırıyor” diye konuştu.
“ASGARİ ÜCRET EN AZ 30 BİN LİRA OLMALI”
Türkiye’deki asgari ücretin dolar karşısında her geçen gün daha fazla değer kaybettiğine ve temel yaşam masraflarını karşılayamayacak hale geldiğine dikkat çeken Kış, “İktidar, halkın ihtiyaçlarını göz ardı eden bir ekonomi politikası izliyor. Asgari ücretin yetersizliği işçilerin sırtına bir yük olarak kalıyor. Bu koşullarda asgari ücretin en az 30 bin TL olarak düzenlenmesi bir zorunluluktur. Eğer iktidar vatandaşın refahını sağlamayı başaramıyorsa, bu görevi devretmelidir” dedi.
Hükümete ve sendikalara çağrıda bulunan Kış, işçilerin taleplerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek “Milyonlarca asgari ücretli, ekonomik büyümenin nimetlerinden yalnızca belirli bir kesimin değil, tüm toplumun faydalanmasını hak ediyor. Bu hak, gerçekçi bir ekonomi politikası ve toplumu kapsayıcı bir anlayışla sağlanabilir” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)