25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çeken DİSK Emekli-Sen Mersin Şube Başkanı Özcan Damla, “Kadına karşı şiddet, bugün tüm dünyada güncelliğini koruyan bir olgudur. Dünyanın her bir köşesinde kadınlar şiddete karşı tepkilerini koymaya devam ediyor. 2024 yılında, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde yaşadığımız coğrafya Ortadoğu başta olmak üzere Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ve Filistinlilerin yaşadığı savaş cehenneminin en büyük mağdurları kadınlar ve çocuklardır. Ülkemizde de durum farklı değil; kadına yönelik şiddet, günden güne tırmanıyor. Ancak kadınlar susmuyor, mücadele ediyor. Her bir kız kardeşimizin gördüğü şiddet, tecavüz ya da katli, biz kadınları öfkeye, isyana sürüklüyor. Siyasal iktidarın kadın düşmanı politikalarına, cezasız ve yaptırımsız bırakılan şiddet eylemlerine, gasp edilen tüm haklarına ve haksızlıklara karşı kadınların örgütlü mücadelesi yükselmeye devam ediyor” dedi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE DÖNÜLMELİ”
Türkiye’de son 10 ayda yaşanan şiddet olaylarına dikkat çeken Damla, “Türkiye’de sadece 2024 Ocak ayından bu yana erkekler 327 kadını öldürdü, 100 kadını taciz etti, en az 39 çocuğu öldürdü, 175 çocuğu istismar etti, 521 kadına şiddet uyguladı, 13 kadına tecavüz etti, 240 kadının ölümüyse “şüpheli” olarak kaydedildi. 2023’ün ilk on ayıyla kıyaslandığında 2024’te kadın ve çocuk cinayetleri, çocuk istismarı arttı ve daha çok kadın, erkek şiddetine maruz kaldı. Ülkemizde siyasi iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi kadın cinayetlerinin artmasının önemli etkenlerinden biridir. Siyasi iktidarın laiklik anlayışını erozyona uğratmasıyla gelinen nokta; kadının özgürlüklerinin kısıtlanmasının hedeflenmesidir. İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliğini iyi anlamak için içeriğini de iyi anlamak gerekir. Bu sözleşme, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesini amaçlamaktadır. Bu derece önem arz eden sözleşmenin derhal hayata geçirilmesini talep ediyoruz. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un etkin şekilde uygulanmasını siyasi iktidardan ısrarla istiyoruz. Erkek şiddetine, tacize, tecavüze, cinsel istismara, istismarı meşrulaştırmaya çalışanlara, haklarımıza ve kazanımlarımıza göz dikenlere, kadınları koruyan yasaları “aile kurumuna zarar verir” diye kaldırmaya çalışanlara, eşitlik talebini bize çok görenlere, krizin bedelini bize ödetenlere, çocuk istismarını erken evlilik diye yutturmaya çalışanlara, emek hırsızlarına, "kreşe, sığınağa değil, kanala, betona, savaşa" bütçe ayıranlara, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olanlara, boşanmayı engelleyerek kadını şiddet gördüğü eve hapsedenlere, nafaka hakkını gasp etmeye çalışanlara, 6284`e göz dikenlere, İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekenlere, bizi görmezden gelenlere, emeğimizi "evde, işte, her yerde" sömürenlere, yaşamımızın sınırlarını aileyle çizenlere, “alanlara çıkamazsın” diyenlere itaat yok, isyan var” ifadelerini kullandı.