2024 yılında 421 kadın erkekler tarafından öldürüldü | Güney Gazetesi Mersin

2024 yılında 421 kadın erkekler tarafından öldürüldü

İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi Kadın Komisyonu Üyesi Şükran Aktaş, “Türkiye’de kadınların mücadele ettiği alanların başında gelen erkek şiddeti ve kadın cinayetleri bu yıl daha da artış gösterdi. Medyaya yansıyan haberlere göre 2024 yılında 421 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 259 kadının ölümü ise şüpheli olarak kayıtlara geçti” dedi.

2024 yılında 421 kadın erkekler tarafından öldürüldü


İLKAY ADALIOĞLU

İHD Mersin Şubesi Kadın Komisyonu ve Mersin Kadın Platformu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken cezaevindeki kadınlara mektup gönderdi, ardından artan kadına şiddet olaylarıyla ilgili basın açıklaması yaptı. Basın metnini İHD Mersin Şube Kadın Komisyonu Üyesi Şükran Aktaş okudu.

Kadın Komisyonunun 2024 yılı raporunu paylaşan Aktaş, “Kadın komisyonumuz, Hukuk Komisyonumuzdaki avukatlarımız aracılığıyla kadına yönelik şiddet vakalarının yereldeki hukuki süreçlerine dahil olmakta, davalara müdahillik talep etmekte ve basın toplantılarına katılım sağlamaktadır. Ayrıca Mersin Kadın Platformu bileşeni olarak kadın kurumlarının panel, söyleşi ve eğitim faaliyetlerine destek olup, yerelde İHD olarak görüşlerimizi anlatmaktayız. Ayrıca 8 Mart ve 25 Kasım’a yönelik yerelde düzenlenen etkinliklerde katılımcı ve gözlemci olarak bulunarak kadın dayanışmasına ses veriyoruz. İHD Mersin Şubesine 2024 yılı içerisinde 24 kadın başvurusu yapıldı. Bu başvurulara göre derneğimiz kadına yönelik şiddet vakaları ile ilgili olarak hukuki destek vermekte, kurumlara yönlendirmeler yapmakta, koruyucu ve önerici mekanizmalar için ilgili kurumlarla da yazışmalar yapmaktadır” dedi.

 

“2024 YILINDA 20 KADININ ÖLDÜRÜLDÜĞÜ ANDA KORUMA KARARI VARDI”

 

Türkiye’de erkek şiddeti ve kadın cinayetlerinin artış gösterdiğini belirten Aktaş, medyaya yansıyan haberlere göre 2024 yılında 421 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, 259 kadının ölümünün ise kayıtlara şüpheli olarak geçtiğine dikkat çekti.

Aktaş, “Devletin kadını korumaktaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi, AKP iktidarının kadın düşmanı söylem ve politikalarını erkek egemen sistemin içerisinde yoğurup yargıyı da tamamen erkleştirmesi, faillere uygulanan iyi hal indirimleri ve ödül gibi cezalar tüm bu erkek şiddetinin ve kadın katliamlarının artmasında büyük rol oynamakta. Kadın cinayetlerini durdurmanın anahtarı 6284 sayılı yasanın uygulanması ile başlayabilir. Fakat kanunu uygulaması gereken görevli makamlar görevlerini yerine getirmiyor. Savcılıklara başvuran ve koruma talep eden kadınların hayatlarını kaybetmesi, sistemin yetersizliklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. 2024 yılında 20 kadının öldürüldüğü anda koruma kararı vardı. Bu kadınlar koruma kararına rağmen katledildi. 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi ile kadınların can simidi olan koruma kararı için devletin gereken tedbirleri almaması ve uygulamaması sebebiyle kadınlar, şiddete daha açık hale getiriliyor” ifadelerini kullandı.

 

“KADINLAR ŞİDDET GÖRDÜKLERİ HANELERDEN DERİN YOKSULLUK SEBEBİYLE AYRILAMAMAKTALAR”

 

Kadınların ekonomik sorunlar, yoksulluk ve nefret bahanesi ile öldürüldüğünü dile getiren Aktaş, kadınların en çok yakınları tarafından katledildiğini söyledi. Aktaş, şu şekilde konuştu:

“2025 yılını aile yılı ilan eden siyasi iktidar ve devlet mekanizmaları, kadınları koruyacak politikalar yerine aile çalıştayları düzenleyerek kadınların hayatları, hakları ve bedenleri üzerinden kararlar almaya devam ediyor. Kadınlar en çok aile içinde öldürülürken, kadını aile içinde korumak yerine aile odaklı politikalar üretiliyor. Aile kavramı kutsallaştırılıyor.  Öte yandan kadınlar şiddet gördükleri hanelerden derin yoksulluk sebebiyle ayrılamamaktalar. Sığınma evleri kadınlar için hayati bir önem taşırken; sığınma evlerinin sayısının yeterli olmaması, koşulların iyileştirilmemesi sebebiyle kadınlar şiddet dolu ailenin içerisinde hapsolmaktalar. Tüm bu şiddet, yoksulluk, hak gaspları, ayrımcılık ve eşitsizliklere rağmen biz kadınlar hayatlarımız ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Uçsuz bucaksız ve sınırlarımızın olmadığı bu yaşamda bizleri sırf kadın olduğumuz için daracık alanlara hapsetmeye çalışan patriyarkal toplum yapısına, devlete, aileye karşı eşitlik, özgürlük ve yaşam mücadelesini büyütüyoruz. Sesimizi kısmak, yaşamlarımızı elimizden almak isteyenlere karşı isyanımızı bir kez daha haykırmak ve görünür kılmak için bu 8 Mart’ta da alanlarda olacağız. 8 Mart Cumartesi akşamı saat 19.30’da Kushimoto Sokağında tüm renklerimizle bir arada olacağız.”