“İnfaz Yasası düşünce ve fikir özgürlüğünü de kapsamalı” | Güney Gazetesi Mersin

“İnfaz Yasası düşünce ve fikir özgürlüğünü de kapsamalı”

Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, halk arasında af yasası olarak da bilinen infaz yasasının düşünce ve fikir özgürlüğünü de kapsaması gerektiğini belirtti.

“İnfaz Yasası düşünce ve fikir özgürlüğünü de kapsamalı”


Hasan KÜÇÜK

Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, AKP ve MHP’nin birlikte hazırlayarak Meclis Başkanlığı’na sunduğu ceza infaz düzenlemesi ile ilgili görüşlerini Güney’e açıkladı. Cumhurbaşkanının çekinceleri arasında bulunan bazı su çeşitlerinin kapsam dışında bırakılması konusunda kendilerinin de çekince ve şerhlerinin bulunduğunu ifade eden Yeşilboğaz, “Bunların başında çocuğa şiddet, çocuk istismarı, kadına şiddet, kadın istismarı gibi suçlar bizim şerhlerimiz arasında bulunuyordu. Hükümet tarafından şu anda açıklanan çekinceler arasında veya bu kapsamda olmayacak suçlardan bazıları bu bizim bahsetmiş olduğumuz kadın ve çocuklarla ilgili suçlar ve uyuşturucu ve terör suçları bu kapsam dışarısında kalıyor. Uyuşturucu tabii en önemlisi. Şu anda kasten adam öldürmeyi de içine dahil ettiler. Yani 5 konu infaz yasası kapsamı dışında bırakılıyor. 90 bin civarında insanın tahliye edilmesi bekleniyor. İnfaz yasasında yapılan bu değişiklik denetimli serbestlikte yapılan değişiklikler çerçevesinde bu insanlar serbest bırakılacak” şeklinde konuştu.

 

“SUÇ VE CEZA KAVRAMLARINA BAKIŞIMIZ DEĞİŞMELİ”

Kamuoyunda af olarak bilinen infaz yasasının ceza sisteminin kendi çıkmazı olduğunu anlatan Yeşilboğaz, “Suç ve ceza kavramlarına bakışımızın biraz değişmesi gerekiyor. Burada en önemli unsur neyin suç olduğuna o andaki toplumdaki siyasi düşünce veya siyasi yapı karar vermemeli. En büyük sıkıntılarından bir tanesi bu. Geçenlerde bir meslektaşımız ve müvekkiline aynı arabada olmalarına rağmen silahla saldırı oluyor: Bu şahıs sadece ifadesi alınıyor serbest bırakılıyor. Bir adli kontrol hükümleri daha uygulanmıyor. Ama bir başka yerde görüyorsunuz bir insan bir tweet atıyor. Sosyal medyada bir paylaşım yapıyor. Herhangi bir kimseyi kötülemeden herhangi bir kimseyi suçlamadan sadece özgür bir birey olarak kendi düşüncesini aktardığı için gece yarısı göz altına alınabiliyor ve bu insanlar adli kontrol şartıyla serbest bırakılabiliyor. İşte asıl bizim çıkmazımız bu” ifadelerini kullandı.

 

“GENEL AF ÇOK DAHA ETKİLİ OLACAKTIR”

Burada bir siyasi iktidarın netleşmesi gerektiğini vurgulayan Yeşilboğaz, “Sadece kendisine yapılan eylem ve söylemleri eğer suç olarak kabul edip bunları müeyyidelere bağlamaksa bu zaten infaz yasasında olmayacağı için çok da bir anlam ifade etmeyecektir. Bizim bu infaz yasasından daha önce beklediğimiz aslında belki de bu toplumun şu koronavirüs nedeniyle yaşamış olduğu şok. Biraz insanların özüne döndü bir süreçteyiz. Burada belki de toplumsal uzlaşıyı ana hedef olarak gözetip genel af çıkarılabilir mi acaba? Belki gerçekten ülkedeki birlik beraberliği sağlayabilecek bundan sonraki politikaların insan temelli, hoşgörü temelli ve birlikte yaşama kültürünü geliştirebilecek nitelikte olması anlamında bir uzlaşı olması anlamında belki de bir genel af çok daha etkili olacaktır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

 

“ADALET MEKANİZMASI ORTADAN KALKINCA TEK GÜÇ SİLAH KALIYOR”

İnfaz yasasının siyasi düşünce ve fikir suçlarını da kapsaması gerektiğini anlatan Yeşilboğaz,

“Halk arasında en çok duyduğumuz ‘o suç aslında bana karşı işlendi bana sormadan devlet bunu nasıl affedebilir’ şeklinde. İnsanlar ‘devlet affetti, bu kişi çıktı benim mağduriyetim ne olacak’ diyor. Bu af benim mağduriyetimi gidermiyor. İnsanlarda bu sefer ters bir algı başlıyor. İnsanlar kendi öcünü kendisi almaya çalışacak. Kendi cezasını kendisi uygulamaya başlayacak. Buda adalete olan güveni inancı sarsacaktır. İşte o zaman kaos ortaya çıkar. Devleti devlet yapan önemli unsurlardan bir tanesi adalet mekanizmasıdır. Burada devlet müeyyideyi koyar ve yaptırımları uygular. Devlet bunu objektif bir şekilde kullanmadığı takdirde adalet mekanizması ortadan kalkar. Adalet mekanizması ortadan kalkınca bir tek güç olan silah kalır. İnsanların kafalarındaki adalet duygusunu yok etmeden, hakkaniyete uygun bir karar vermesi gerekiyor. Devletin bize göre affedebilecek tek bir suç vardır kendine karşı işlenen suçlardır” diye konuştu.

 

İNFAZ YASASINDAKİ DÜZENLEME İNSANLARI NORMAL HAYATA DÖNDÜRMELİ”

Toplumsal uzlaşma çerçevesinde diğer suçlarda da belli oranlarda indirim yapılabileceğini anlatan Yeşilboğaz şunları söyledi: “Bu diğer ülkelerde de Avrupa ülkelerinde de uygulanıyor. Kişinin nedamet getirmesi, aktif pişmanlığı ve cezaevindeki ruh hali, sosyal düzene katılma çabaları eğer varsa bu gerçekten insanlar affedilebilir ama bu bireysel anlamda olabilir bunun iyi izlenmesi gerekiyor. Yoksa bir insanın hiçbir şekilde sosyal hayata dönüş imkânı bırakmadığınız zaman bu insan zaten her şeyini kaybetmiştir. Cezaevinde de her türlü kötülüğü yapabilir. Orada da suç işlemeye devam eder. Önemli olan sizin cezaevi ve bu infaz yasasında yapacağınız düzenlemelerle bu insanların sosyal yaşama dönüşünü sağlayabiliyor musunuz?  Bu insanlar eski normal hayatlarına dönebilecekler mi? Toplumda artık normal bir birey olarak yaşayıp aynı suçları işlememeliler. Onu sağlamanız gerekiyor. Bu insanlara umut vermeniz gerekiyor.”

 

“İNFAZ YASASI ÇIKMALI VE SUÇ NEV’İ DEĞİŞMELİ”

İnfaz yasasının çıkması ve suç nev’inin değişmesi gerektiğini vurgulayan Yeşilboğaz, “Özellikle düşünce ve fikir özgürlüğü kapsamında bu suçlara ilişkin maddelerin gözden geçirilmesini hatta ortadan kaldırılmasını net bir şekilde talep ediyoruz. Sadece bu suçlama nedeniyle o kadar çok insan şu an cezaevinde ki. Cezaevlerindeki bu şişmenin en büyük nedenlerinden bir tanesi budur. Anayasamızda ve imza atmış olduğumuz evrensel hukuk normlarından düşünce özgürlüğü bütün vatandaşlarımıza tanınmış.  Yasalarımızda net bir şekilde var ama en büyük sorunumuz nedir düşünce özgürlüğü var ama düşüncenizi açıkladığınız zaman suç kapsamına alınıyor. En büyük sıkıntı bu. Düşünebilirsiniz ama söyleyemezsiniz. Bu bir çelişkidir ve bu çelişkinin giderilmesi net bir şekilde gerekiyor. 21. yüzyıl Türkiye'sine maalesef bu garabet sistem yakışmıyor” diye konuştu.