1940’lı yıllarda İdman Yurdu! | Güney Gazetesi Mersin

1940’lı yıllarda İdman Yurdu!

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında kurulan ve emeklemeye başladığı ilk yılda şampiyon olan Mersin İdman Yurdu’nun 1940’lı yıllarda yaşadıklarını yazdık. O dönemde kulübe kimlerin emek verdiği ve yaşanan olaylar bu yazımızda…

1940’lı yıllarda İdman Yurdu!


AHMET SÜTCÜ İLE MİY TARİHİ

 

Mersin İdman Yurdu tarihi üzerine son yazımızda 1930’lu yıllardaki İdman Yurdu’nda yaşanan gelişmeleri yazmıştık. Şimdi ise 1940 ile 1950’li yaşananları kaleme alacağız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında emekleyen Mersin İdman Yurdu, ard arda yakaladığı başarıların ardından duraklama dönemine girmiştir. 1 Ekim 1939 tarihinde  Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle başlayan 2.Dünya Savaşı, 1945’li yıllara kadar sürmüştür. O dönem dünyada yaşanan maddi sıkıntılar ülkemizde de görülmüştür. Bir eğlence aracı olarak görülen futbola değer azalmış, maddi anlamda yetersizlikler yaşanmıştır…

FENERBAHÇE, MERSİN’E GELDİ

2.Dünya Savaşı nedeniyle futbola olan özlem devam ettiği için Mersin İdman Yurdu takımı, Mersinliler’in hasret duyduğu bir maç seyrettirme ve kendileri ise bir maç oynama özlemiyle Fenerbahçe Futbol takımını Mersin’e davet eder. Dönemin Mersin İdman Yurdu yönetimi, her misafirin yemeğinin bir tüccar tarafından karşılanmasını sağlar. Fenerbahçe’nin gelebilmesi için 8 bin TL’lik masrafı gidermek içinde o dönem eski stadyum diye tabir edilen stadyuma 20 tane masa yerleştirir. Masalarda maç izlemek için gelen şehrin zenginlerinden ücret alınarak maçın giderleri tamamlanır. Maça gelecek olursak; Maç günü kaleci Mikail hastalanır, onun yerine ise Mersin Askerlik Şubesi’nde görevli Teğmen Hüseyin beyi kaleci olarak oynatırlar. İbrahim Tinli, Halil, İlhan Taşucu gibi Mersinli oyunculardan kurulu takım kalecinin acemiliği nedeniyle 3-0 Fenerbahçe’ye mağlup olur.

GRUPLAR ŞAMPİYONU İDMAN YURDU!

Fırtına gibi esen 2.Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru ve savaşın ardından yükselişe geçen Mersin İdman Yurdu 1944 yılında, Adana şampiyonu olması münasebetiyle yurt çapında tertip edilen gruplar arası şampiyonaya davet edilir. Mersin’de; Trabzon, Samsun, Balıkesir, Manisa, Zonguldak ve öteki grup şampiyonlarının takımlarını mağlup eder. Mersin İdman Yurdu o dönem, 10.kez düzenlenen Türkiye Futbol Şampiyonası’na davet edilir.

 

 

TÜRKİYE ŞAMPİYONASI’NDA 3.OLDU

Ankara’da gerçekleştirilecek şampiyona öncesinde Mersin İdman Yurdu futbolcularına verilen söz tutulur. Gruptan birinci çıkılması halinde o dönem santimi dahi zor bulunan İngiliz kumaşından birer takım elbise hediye edileceği sözünde durulmuştur. Gruptan takımın birinci çıkmasıyla İngiliz kumaşından takım elbiseleri dikilir. Takım elbiselerini giyen takım Ankara’ya yolcu edilir. Türkiye Şampiyonası’nda ise kırmızı lacivertlilerin rakibi; 1943-44 İstanbul Şampiyonu Fenerbahçe, 1943-44 Ankara Şampiyonu Harp Okulu ve 1943-44 İzmir Şampiyonu Göztepe’dir. 27 Mayıs tarihinde ilk maçta Göztepe ile karşılaşan Mersin İdman Yurdu rakibini 4-0 mağlup ederek ilk kez mücadele ettiği şampiyonada ilk galibiyetini elde eder. 28 Mayıs’ta ikinci maçta Ankara şampiyonu Harp Okulu ile karşılaşan kırmızı-lacivertliler rakibine 11-1 mağlup olur. Üçüncü maçta İstanbul şampiyonu Fenerbahçe’ye 4-2 mağlup olan Mersin İdman Yurdu, her galibiyete 2 puan verildiği dönemde 2 puanla şampiyonayı Göztepe’nin üzerinde 3.tamamlayarak şehre döner…

 

İDMAN YURDU’NA RAKİP: MERSİNSPOR

1946 yılında Mersin’de ikinci bir spor kulübü kuruldu. Adı da Mersinspor. Renkleri sarı-kırmızı. Dönemin insanları Mersinspor’un Mersin İdman Yurdu’na rakip olacağını düşünüyor. Hatta ve hatta Mersinspor’u o dönem kurulan siyasi parti Demokrat olarak nitelendiriyor. Mersin İdman Yurdu’nu ise CHP olarak görüyor. Şair ve Gazeteci Mersinli Özdemir İnce ise yazdığı bir köşesinde şöyle anlatıyor: “ 946’da Demokrat Parti kurulmuştu. Yaşım ondu. Mersin Spor (Sarı-Kırmızı) kurulmuştu. Artık CHP ve İdmanyurdu’nun karşısında Demokrat Parti ve Mersin Spor vardı. Mahmudiye Mahallesi’nin çocukları toptan DP’li ve Mersin Sporlu olduk. Mersin Spor kalecisinin adı Hanri idi. Tarsus Amerikan Koleji’nde öğrenciydi. Gözlükle kalecilik yapardı. Bir gün Hanri’yi Halkevi’nin önünde gördüm ve yanına gittim. “Hanri Abi Mersin Spor, Demokrat Parti’nin takımı mı” diye sordum. “Futbol takımlarının siyasal partisi olmaz” dedi”