Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler, "Korona virüs salgınıyla mücadele için alınan tedbirler hukuka uygun mu" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Dünya koronavirüse karşı mücadelesini sürdürürken, Türkiye'de de birtakım tedbirler uygulanmaya devam ediyor. Salgına karşı özellikle maske takılması gerekliliği ve sosyal mesafe kuralına uymaya dönük uyarılar sık sık yapılıyor.
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler ise, Anayasa.gen.tr sayfasında, "Korona virüs salgınıyla mücadele için alınan tedbirler hukuka uygun mu" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Kemal Gözler, "Türkiye’de Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirlerden, sokağa çıkma yasağı gibi, önemli bir kısmının herhangi bir kanunî dayanağı yoktur" derken, "Kanımca Türkiye’de korona virüs salgını nedeniyle alınan tedbirlerin aşağı yukarı hepsi hukuka aykırıdır; bu tedbirleri ihlâl edenlere kesilen para cezaları da hukuka aykırıdır ve bunlar iade edilmelidir" diye belirtti.
“TEMEL HAK VE HÜRÜYETLER ÖZLERİNE DOKUNULMAKSIZIN SINIRLAMLAR GETİRİLEBİLİR”
Kemal Gözler'in yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Salgınla mücadele etmek amacıyla alınan tedbirlerin hemen hemen hepsi Anayasamızın güvencesi altında olan bir temel hak ve hürriyetin sınırlandırılması niteliğindedir. Örneğin sokağa çıkma yasağı ve yurtlarda 14 günlük zorunlu tecrit “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nı (m.19), maske takma zorunluluğu “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hakkı”nı (m.17), şehirlerarası seyahat yasağı “yerleşme ve seyahat hürriyeti”ni (m.23), camilerde namaz kılma yasağı “ibadet hürriyeti”ni (m.24), iş yerlerinin kapatılması “mülkiyet hakkı”nı (m.35) ve “çalışma ve sözleşme hürriyeti”ni (m.48), icra takiplerinin ertelenmesi “hak arama hürriyeti”ni (m.36), okulların tatil edilmesi “eğitim ve öğretim hakkı”nı (m.42), işçi çıkarma yasağı “sözleşme hürriyeti”ni (m.48) ihlâl eder niteliktedir.
Türkiye’de olağanüstü hâl ilân edilmediğine göre, olağan hâl dönemindeyiz ve dolayısıyla bu tedbirlerin, Anayasamızın 13’üncü maddesinde öngörülen şartlara uygun olması gerekir (Bu şartları yukarıda s.123-133’te görmüştük). Anayasamızın 13’üncü maddesine göre “temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir”.
“ALINAN TEDBİRLERİN ÖNEMLİ BİR KISIMININ KANUNİ DAYANAĞI YOKTUR”
Türkiye’de Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirlerden, sokağa çıkma yasağı gibi, önemli bir kısmının herhangi bir kanunî dayanağı yoktur (1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda Covid-19 hastalığı nedeniyle belirli bir yaş altı veya belirli bir yaş üstü kişilerin veya hafta sonlarında herkesin sokağa çıkmasının yasaklanmasına izin veren bir hüküm yoktur).
Kanunî dayanağı olan bazı tedbirler de (örneğin 25 Mart 2020 tarih ve 7226 sayılı Kanunun geçici 1 ve 2’nci maddelerinde öngörülen tedbirler, 16 Nisan 2020 tarih ve 7244 sayılı Kanunla öngörülen tedbirler) Anayasanın ilgili maddelerine, örneğin mülkiyet hakkını düzenleyen 35’inci maddesine, hak arama hürriyetini düzenleyen 36’ncı maddesine, sözleşme hürriyetini düzenleyen 48’inci maddesine aykırıdır. Çünkü bu maddelerde düzenlenen temel hak ve hürriyetler, olağan dönemlerde, Anayasa, m.13 uyarınca ancak bu maddelerde belirtilen sebeplerle sınırlanabilir ve Anayasamızın bu maddelerinde belirtilen sınırlama sebepleri arasında “genel sağlık” sebebi yoktur.
Bu nedenle, Türkiye’de olağan dönemlerde genel sağlık sebebiyle, mülkiyet hakkı (m.35), hak arama hürriyeti (m.36), çalışma ve sözleşme hürriyeti (m.48), seyahat ve yerleşme hürriyeti (m.23) kanunla dahi sınırlanamaz. Bunun için olağanüstü hâl ilân edilmesi ve sınırlamaların da olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılması gerekir.
Kanımca Türkiye’de korona virüs salgını nedeniyle alınan tedbirlerin aşağı yukarı hepsi hukuka aykırıdır; bu tedbirleri ihlâl edenlere kesilen para cezaları da, hukuka aykırıdır ve bunlar iade edilmelidir." (Odatv.com)