24 KASIMLARI ANLAMASI GEREKENLER ANLAR MI…. BİLMEM Kİ !
Bir öğretmenler gününü daha geride bıraktık. Birçok kişinin/öğretmenin/aydının bugünü kutlama olarak görmemesinin çok haklı gerekçelerinden biri ve önceliği bir kere Kenan Evren’in manipülatif yöntemlerinden biri olarak hayata geçmiş olması ki çok haklılar…
Evet Kenan Evren’in cunta rejimi binlerce öğretmeni/aydını işkenceden geçirip, kitapları toplatıp yaktırırken 1981 yılında 24 Kasımları öğretmenler günü olarak kutlatmaya çalışması Atatürk’ün eğitim anlayışı izinde olan aydın çağdaş ve bilimsel kimliğe sahip öğretmenlerin yetişmesi için ve de toplumda saygınlıkları daha da artsın diye değildi elbette.
Çünkü o yıllarda bu kutlamayı hayata koyanlar en büyük eziyetleri öğretmenlere yapıyorlardı. İşkenceden geçirilen öğretmenler, öğretmen örgütlerinin tüm yöneticileri ve üyeleri hapisleri doldururken bir yandan da kitaplar yakılıyor/yaktırılıyordu. Nedenlerini babalarımıza-annelerimize sıkça sorduğumuz ve çocuk aklımızla kavramaya çalıştığımız o yıllarda İzmir de yaşadığımız evin bahçesinin köşesinde duran elektrik direğinin sağına soluna gömülen ve yakılan kitapları, Gültepe de Kıbrıs Şehitleri ilkokul müdürümüz ve o dönem üniversite okuyan kızları ve birçok öğretmenin yaşadığı işkenceleri öğrenmemiz öğretmenler günü kutlamasının başladığı o yıllara denk gelir.
Öyle ki birçok öğretmenin sadece TÖB-DER’li olması sebebiyle görevinden alındığı,büyük kısmının can güvenlikleri nedeniyle yurt dışına kaçmasının kaçınılmaz olduğu bir ortamın ve zihniyetinin öğretmenler günü kutlamasıydı bu….. Atatürkçü kılıfına bürünüp gardırop ATATÜRKÇÜLÜĞÜ(Rahmetli İlhan SELÇUK’un sözü) yapanların dayattığı öğretmenler günü kutlamasıydı yani.
Oysa kılıfına büründükleri ve ardına sığınmaya çalıştıkları, ne tarihsel kalıtı ne de toplumsal değeri ile ne o yapılanları ne de o zihniyeti onaylayabilirdi.
Çünkü ATATÜRK kitapları yaktıran değil savaş meydanlarında kitap okuyan, öğretmenlerini kurşuna dizdiren/ hapislerde çürüten değil, mermi dolu sandıkları boşalttırıp kitaplar doldurtan, cephede savaşlar devam ederken Ankara’da 1.Maarif Kongresini toplayan zihniyetti.
ATATÜRK eğitimin ve bunun yegane uygulayıcısı olan öğretmenin toplumun ileriye ya da geriye gitmesinin biricik etkeni olduğunu biliyor ve dolayısıyla toplumunu çağların ilerisine taşıyacak öğretmenlerin yetişmesi için eğitim devrimlerini gerçekleştiriyordu.
Türkiye Cumhuriyetinin laik, demokratik, çağdaş ve bir hukuk devleti olması için öğretmenlik mesleğinin önemine sürekli vurgu yapıyor, meslek onurunu her konuşmasında/uygulamasında yüceltiyordu.
Kısacası Türkiye Cumhuriyetinin tam bağımsız olabilmesinin yolunun öğretmenlerden ve bu mesleğin onurundan/yüceliğinden geldiğini biliyor ve yaşamın pratiğine geçiriyordu.
O nedenle onun karatahta önüne geçip tebeşiri eline aldığı ve okullarda, dersliklerde öğretmene ve kürsüye saygısını her fırsatta gösterdiği onlarca kare fotoğrafını görürüz.
O nedenle 24 Kasım 1928 tarihinde imzalayarak kabul etmiş olduğu Millet Mektepleri Başöğretmenlik unvanı değerinden dolayı bugün 24 Kasımlar önemli….
O nedenle 24 Kasımların öğretmenler günü olarak hala ve her şeye rağmen kutlanmasının gerçeği tam da bu nedenlerden ötürü olup öğretmenler nazarında değeri çok büyük…….
Bizde tam da bu sebeplerle öğretmenler gününü kutluyor, seksenlerden bu yana mesleksel ve toplumsal değeri bakımından yıpratılan,….madden tükenmişliği yaşayan ve asgari ücret seviyesinde yaşam sürmek zorunda bırakılan……bir kitap almanın, bir sosyal etkinliğe gitmenin bile maliyetini düşünmek mecburiyetinde bırakılan öğretmenliğin yerini ATATÜRK’ünbiçtiği değerde ki öğretmenliğin almasının gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyoruz…
Oturdukları o koltuklarda hatırından çıkarmamaları gerekenler bilmem anlayacak mı?