Deprem senaryoları ve gerçekler!
Türkiye deprem kuşağında.
Ha bire sallanıp duruyor!
2023 depreminin bölgemizde komşu illere verdiği hasar ortada.
Birçok kentimizde taş taş üstünde kalmadı.
Nedeni belli.
Sahtekar müteahhitlerin yaptığı çürük konutlar.
Betondan çal,
Demirden çal,
Topraktan çal,
Gözün doymasın!
Kat üstüne kat dik!
Olacağı bu!
Ama onlara göre kusur kendilerinde değil.
Deprem Allah’ın gazabı!
Buyur buradan yak!
Burası Türkiye!
Yapanın yaptığı yanına kâr kalıyor!
Hukuk onlara işlemiyor.
Ceza yok, caydırma yok!
Binlerce ölen insanımız mı?
Allah rahmet eylesin.
Ölen öldüğüyle kalıyor o kadar!
NOKTA.
*
Yasa tanımazlık aldı başını gitti.
Türkiye cezaevlerinde yatan mahkûm sayısında Avrupa 1’incisi.
Ne kadar övünsek azdır!
Ha bire cezaevi inşaatı yapılıyor.
Erken salıvermeler gırla.
Sokaklar suç örgütlerinin!
Bakmayın göstermelik operasyonlara.
Bugün yakaladıklarını yarın salıveriyorlar.
Bireysel silahlanma aldı başını gitti.
Ruhsatlı silahtan çok ruhsatsız silah taşıyan var!
Kafası esen çekip sıkıyor.
Ama havaya ama yoldan geçene ama polise!
Biraz yatıyor, arkasında Adli Kontrol şartıyla serbest!
Böyle başa böyle tarak!
NOKTA.
*
Gelelim deprem senaryolarına!
Aslında senaryo değil gerçek!
Mersin’de panelde konuşan deprem uzmanı, jeofizikçi
Prof. Dr. Ahmet Ercan Mersin ve Adana’yı uyarıyor:
“Zemin çok kötü. 2023 depremleri hem binaları hem zemini yordu!”
Kısacası, “aklınızı başınıza alın, son pişmanlık fayda etmez!” diyor.
Suç yalnız müteahhitlerde mi?
Tabii ki hayır!
Suçlu çok!
Kent planlamacısından başla devam et.
Plan ve projelere imza atan mimar ve mühendisler.
Ruhsat veren Belediyeler!
Aldığı konutun sağlamlığını araştırmayan yurdum insanı.
Kent planlaması nasıl yapılır, yapılıyor bilen var mı?
Belediyelerdeki kent plancılarının çoğu cadde ve sokakları planlıyor.
Sonrasında da eş-dost ve ortak müteahhitlere sufle yapıp, arsaları toplamasını sağlıyor.
Örnek, MERSİN!
Tüm ana cadde ve köşebaşları üç beş müteahhit tarafından parsellenmiş!
Resmen el koymuşlar.
Tabii ki parasıyla!
Ama nasıl?
NOKTA.
*
Sözün ÖZÜ;
Kısacası Ahmet Ercan hocaya göre durum vahim!
Daha da vahimi, MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır’ın sözleri.
Çakır, yapılacak çalışmalarda öncelikle insanın merkeze alınması gerektiğini vurgulayarak, “En son yaşadığımız ve asrın büyük felaketlerinden biri denilen deprem felaketi yanı başımızda gerçekleşti. Ekonomik zararını ölçtük. Ama insan kaybımızı nasıl ölçeceğiz, canımızın değeri nedir? Yitirdiğimiz bu canların bedeli nedir?” diye soruyor.
Ah Hakan Başkan vah Hakan Başkan.
Ne kadar iyimsersin!
Sorduğun soruyu kimse yanıtlamaz, ben yanıtlayayım: Güzel ülkemde insana ne zaman değer verildi ki şimdi verilsin!
Çağdaş, gelişmiş, eğitimli toplumlarda ÖNCE İNSAN gelir!
Bizdeyse önce PARA!
Hem de Napolyon’un dediği gibi “Para, para, para!”
Gerisi hikâyedir!
Her geçen gün kötüye gitmemiz bundan değil mi?
Çetelerin, liboşların, yandaşların artması nedendir bilinmez mi?
Üç kuruş para için ne canlar feda edildi, ediliyor yeni mi farkına vardık?
İyi niyetle sormuşsun “Yitirdiğimiz canların bedeli nedir?” diye.
Sıfır.
Rakamla da yazsan sıfır, harfleri de dizsen sıfır.
Sıfıra sıfır!
Tanrı bizi korusun!